HDP-Kandil için Öcalan neyse, CHP yönetimi için Atatürk de aynı

A -
A +
Bu nedir diye şaşırmayın, anlatacağım. Ama en başından yazıyı “Fuat Uğur, Öcalan’ı Atatürk’e benzetti” diye çarpıtacak “karanlık oda” benzeri internet sitelerini ve yalancı CHP medyasını şimdiden uyarıyorum:
“Pislik yapıp PKK’nın değirmenine su taşımayı bırakın!”
Şimdi gerçeği konuşma zamanı.
Dün, PKK’nın Guardian başta, 10 İngiliz gazetesine verdiği ilânın haberi vardı. Öcalan’ın fotoğrafıyla birlikte yayınlanan ilânda, PKK Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde TSK operasyonları nedeniyle zor zamanlar yaşadıklarını itiraf ederek yardım istemekte.
İngiliz gazetelerinin alet olduğu terör yardakçılığı rezaletini bir kenara koyuyorum.
Asıl mesele, ilânı Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı ile yayınlatan Kandil, CHP yönetimi Atatürkçülüğün içini boşaltıp nasıl takiye yapıyorsa, aynını uyguluyor.
 
PKK-HDP’NİN ÖCALAN TAKİYESİNİN KISA TARİHİ
 
Çünkü, PKK-Kandil ekseni Öcalan’ı çoktan gözden çıkardı. Yalnızca, henüz kitlesel tabanlarında karşılığı var diye şimdilik sinsice susuyorlar. Neredeyse her kararlarını Öcalan’ı dışlayarak ve onu etkisiz eleman hâline sokarak almalarına rağmen, ismini sömürmeye devam ediyorlar.
Bu noktaya gelinmesinin başlangıcı 1990’lara dayalı. ABD ta o zamandan beri, eski tarz sosyalist ve antiemperyalist olduğu için kullanışlı bulmadığı Abdullah Öcalan’ı Türkiye’ye teslim edip, karşılığında işine çok daha fazla yarayacağını planladığı Fetullah Gülen’i aldı.
Bu yüzden elebaşı olduğu PKK’nın katliamlarıyla Türkiye’de nefret objesi hâline gelen Öcalan teslim edilirse bir taşla üç kuş vurulacaktı:
1- Türkiye âdeta bu teslimat ile gebe bırakılacaktı.
2- Orta Doğu’da “Kürt devleti” projesi köpek olmaya çok daha meyilli Kandil ile yürütülecekti.
3- 15 Temmuzlar için hazırlanan Fetullah Gülen de bu takas sayesinde Türkiye’deki vatanseverlerin elinden kurtarılacaktı.
Kısaca ABD, Orta Doğu’da İsrail’in koruma kalkanı olacak “PKK kontrollü Kürt devleti”nin kurulmasında Öcalan’ı “Güvenilir ve kontrol edilebilir” bir yol arkadaşı olarak görmedi. Onlara göre Öcalan Türkiye yanlısı tutum içine girebilirdi. Anlaşılıyordu ki bu projede Türkiye’den koparılacak toprak parçaları da vardı.
Kandil’in partner olarak seçilmesindeki etkenlerden biri buydu. Çünkü Kandil’dekiler, sadece bedenlerini değil, ruhlarını da satmışlardı!..   
 
ÖCALAN’IN SERBEST KALMA İHTİMALİNDEN ÇOK KORKUYORLAR
 
Fakat Türk hükûmeti bu oyunu 12 yıl öncesinden kestirerek, beklenmedik bir atak yapmış, “Çözüm Süreci”ni başlatmıştı. Bu süreçte Öcalan’ın PKK ve HDP tabanında bir karşılığı olduğu, Diyarbakır meydanında toplanan, “Nihayet ölümler bitecek, normal hayata dönebileceğiz” sevincini yaşayan yüz binlerce insanın coşkusunda görülmüştü.
Dün Pervin Buldan demiş ya hani, “Çözüm sürecinde verdikleri vaatleri zamanı geldiğinde açıklamazsak namerdiz” diye. Öcalan’ın, Firavun’un karısı Nefertiti’nin ismiyle çağırdığı Pervin Buldan’ın, önce İmralı’daki görüşmelerde, neden Öcalan’a bile “Başkanım, siz de tam devlet ağzıyla konuşuyorsunuz” dediğinden başlasın bence.
ABD-Kandil ikilisiyle kuklası HDP, Öcalan’ı bir yandan sağmal inek gibi kullanırken, diğer yandan da Çözüm Süreci’ni sabote etti. İmralı heyetlerini Öcalan değil Kandil yönetmekteydi. Öcalan’ın verdiği talimatlar “Yav he he” tarzıyla yamultuluyor, sürecin içi boşaltılıyordu.
Ama dediğim gibi bu üçlü hâlen “Ürkütmeyelim vakvakları” mantığıyla “Öcalan'a özgürlük” istemeye devam ediyorlar. Oysa Öcalan’ın serbest kalma ihtimalinden ödlerinin koptuğunu biliyoruz.
 
CHP YÖNETİMİNİN ATATÜRK TAKİYESİ
 
Günümüz CHP yönetiminin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile ilişkisi de aynen böyle işte.
ABD, FETÖ’yü de kullanarak önünde engel olarak gördüğü ulusalcı Deniz Baykal’ı bir kaset kumpasıyla ekarte ettikten sonra, yerine getirdiği adamı olan yetenekli Bay Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte yavaş yavaş, sabırla ve âdeta oya gibi işleyerek CHP yönetimini devşirip dönüştürdü.
Kılıçdaroğlu iki adım ileri, bir adım geri taktiğiyle, CHP’deki tüm ulusalcıları, Atatürkçüleri tasfiye etti. Yönetime, ATATÜRK’e “kefere” diyecek kadar düşman bir adamdan, Atatürk’ün adını ağzına almayan ve bunu militarist bulan kadına kadar doldurularak parti yönetimi dizayn edildi. Parti içindeki en etkili pozisyonlarında artık PKK’lı mı ararsınız, DHKP-C bağlantılı mı, Kripto FETÖ’cü mü yoksa Allah-Kitap düşmanı mı; ne isterseniz var... Tasfiye edilen Atatürkçülerin adını hatırlayan yok.
Evet, onlar da Demokrasiyle ilişkileri bakımından pek matah sayılmazlar ama en azından 
 “Türkiye’nin Afrin’de, Cerablus’ta, Libya’da ne işi var, Akdeniz’de petrol arayıp da ne yapacağız, Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım etti, S-400’lerin bir an önce fişini çekelim” gibi lafları edecek kadar alçak ve hain değiller.
“Ben Dersimliyim” diye övünen Kemal Kılıçdaroğlu’nun atalarını katletmekle suçladığı Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’yi ele geçirmesi, onun en büyük zaferi oldu.
Ama daha bir süre kendilerini saklayacaklar. Erdoğan’ı devirip ezkaza iktidara gelirlerse, zaten pırasa sapına çevirdikleri CHP’nin 6 okunu tamamen kaldıracaklar. Türkiye’yi ne hâle getirecekleri ise ayrı bir bab.
Adını koyalım:
CHP-HDP; ikisinin de ipleri aynı yere bağlı.
Eğer şimdi durdurulmazlarsa, yarın çok geç olacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.