Ne çıkarsa bahtına…

A -
A +
 
Pandemi, korona, bulaşma riski ne varsa hepsi unutuldu; Yine yılbaşı, yine piyango, yine uzuuun kuyruklar oluştu... Haber kanalları havadan görüntüledi; yüzlerce metre kuyruklar, büyük ikramiye hayaliyle sosyal mesafeyi de canını da hiçe sayarak saatlerce bekleyen hatta başka şehirlerden gelen insanlar...
Her sene sonunda olduğu gibi bu hafta da yine ve yeniden piyango çekilişinden gayrı bir şey düşünemez oldu millet!.. İnsanların 'gözü dönmüşlükleri' başımızı öyle bir döndürdü ki, yüz milyon liralık ikramiye sonunda birilerinin eline geçecek, yorgan gidecek kavga bitecek...  
Sanırım, milletçe bu kez çok umut bağladık piyangoya miyangoya ve devreler yandı!.. Çıkmasından çok ‘çıkmaması’ şaşırtır herkesi! "Vay anasını, bana çıkmadı! İ-na-na-mı-yo-rum!.." Oysa şansımıza öyle güveniyoruz ki!!! Ben bile... Ben ki, bilet almadığım hâlde kazanacağım yönünde kuvvetli hislerim var!..
E, büyük ikramiye denince hep saçmalamak, aşırıya kaçmak istiyor bünye, sonradan görmenin kralı olmak istiyor.. Hımm.. Hemen not alalım, ikramiyeyi teslim alır alınmaz yapılacaklar:
Dişler som altından kaplanacak... Bir sürü kat ve yat alınıp dünya turuna çıkılacak... Zeplin kiralanıp semalardan para saçılacak... Şöyle okkalı demli çay akan musluklar... Erimiş çikolata akan musluklar... İçli köfte akan musluk da olabilir, muhtelif musluklar işte beah, aksın dursun!.. Büyük ikramiyeyi kazanınca bilet numarasını enseye dövme yaptırmak isteyenler "okulu bırakmasam!!" diye ant içenler, çalıştığı şirketin karşısına 'pis pis sırıtan heykelini' diktirtmeye heveslenenler "bir kısmını anneme babama veririm, eşek değiliz ya, harcasınlar canlarım" şeklinde hislenenler, "Nereye saçıyorsun?! ayağımıza giyecek potur yok, şaşkın!" girizgâhıyla birbirine girenler; eşit olarak etrafındakilere dağıtacağı vadiyle omuzlara alınanlar, hatta ikramiyeyi bölüştürmede adaletli olma kaygısıyla zona çıkaranlar bile var...
31 Aralık gecesi çekiliş yapılacak, yüzde doksan dokuzumuz; "çıktı mı, çıktı mı, baksana, baksana, üohaha hah!.." diye diye bakınacak, bir iki 'şanslı kişi'ye çıkacak, hayal kırıklıklarının yanına bir çentik daha atılacak, yarım bardak soğuk su içilecek "adamlar var ya, turnayı gözünden vurdu... oh!.." geyiğine geçilecek. Herkese şimdiden geçmiş olsun...
Not: En uzun kuyruklar Eminönü’ndeydi... Nimet Abla gişesi önündeki izdiham açık ara öndeydi. Meydan, Yenicami’nin etrafı tüm hafta doluydu. Nimet Abla’ya güvendiğimiz kadar “nimet veren Allah’a” güvenip şükretseydik işte o zaman “büyük ikramiye” bizim olurdu...


Ni­nem diyor ki: Akıl olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.