Bırakın kabak tadı versin

A -
A +

Eskiden hatırlarım da yerinden kalkmaz bal kabakları yetişirdi bostanlarda. Komşular, sattıklarını satar, kalanını at arabasına atar, getirir, çatı aralarına korlar. Gören gözün hakkı babından eşe dosta dağıtırlar...
Kabağa bir şey olmaz, kış boyu durur icabında, canları çektikçe birini doğrar, kaynatırlar.
Hangi lokantaya gitseniz, kimin evine girseniz sıra sıra kabaklar dizilidir basamaklarda.  
Adapazarı Geyve civarında kabakçılar yol boylarına çıkar, şehirliler durur, bir bagaja iki kabak sıkıştırmaya çalışırlar. Burnunu otobüs camına dayayan çocuklara da mevzu çıkar.  
Diyelim pazara gittiniz, kabağın boyuna bosuna değil sapına bakacaksınız. Eğer odun gibi kuruysa tamam. Bunu anlamanın bir yolu var, iğne batmayacak. Böylesi kabakların içi koyu renklidir, kestane şekerini andırır âdeta.  
Eskiden kabak taneyle satılırdı, derken işin içine testere girdi, üçgen çıkarmaya başladılar. Şimdi kesiyor, soyuyor, torbaya koyup uzatıyorlar. Poşet kırmızı olunca millet bakmıyor, hâlbuki çoğu limon sarısı. Bu kabak pişti mi liflenir abiler, şekerini emmez, dağılır tabakta.
Analarımızın seçtiği kabaklar elbette okkalı olurdu, onu dört rulmandan yaptığımız pazar arabasına oturtup çekebilirdik anca. Yoksa belinizi büker yolda.
Eğer evinizde kuzine (maşinga) varsa büyük keyif. Bu aletin on kapağında on marifet, üstünde yemek pişirebilir, fırında börek yapabilirsiniz, güğümde her daim sıcak suyunuz olur, sobası ısıtır, maşa üstünde ekmek kızartır, askısında çamaşır kurutursunuz, üstüne elma portakal kabuğu bırakırsanız odanız mis kokar ayrıca. Çöptür, kâğıttır, kabuktur yakar temizlik yapar, ne istersin daha!
BAL KAYMAK
Neyse kabak dilimlenir (zordur), soyarsınız (o daha zordur - kabukları formika gibi serttir zira) üstüne şeker serpilir kafi miktarda. Biraz demlenip sulansın, sonra bırakın hazin hazin pişsin kendi başına. Dokunmayın şekeri hafiften yansın, ağdalansın, karamela kıvamı alsın kenarlarda. İyi de çocuklar sabırsızdır; illa bi’ açacak, elini sokacak. İşte bu yüzden kadınlar fırına kapamayı tercih ederler. Üstüne süt de döktüler mi, al sana bal kaymak.    
Gaz ocağında da pişirebilirsiniz ama bu tadı alamazsınız asla, o meşe odunun kokusu yok mu, tatlınıza değer katar. Eh ceviziniz de varsa yeme de yanında...
Bir kere kabuklarla birlikte çekirdekleri de çöpe atmıştım da nasıl kızmışlardı bana. Meğer ilaçlık mı neymiş, kabağı çekirdeği için almışlar aslında.  
Analarımız çekirdekleri yıkar paklar sarı zarlarından kurtarırlar, sonra süte yatırır ve hafifçe tuzlarlar. Tavada üç beş gezdirirler tamam. Bakın kabak çekirdeği çabuk kavrulur, dalarsanız yanar. Siz erken indirin soğuyunca gevrekleşir nasıl olsa. Çiğ sanırsınız kabuğu çıt çıt yarılır dişe dokununca.
Nevşehir Kayseri bölgesindeki çekirdekler sarı kabaktan alınır ve biraz daha lezzetlidir laf aramızda.
Bu, sadece bize has bir çerez değil, Meksika’da da yaygın. (Pepita)
Kabagiller nam nebat (cucurbita) hem yazın hem kışın neşvünema eder (gelişir). Kışlıklar sert ve oturaklı olur, yazlıklar ince kabuklu ve uzunca.  
Kavun, karpuz, su kabağı, sakız kabağı, helvacı kabağı, acur, hıyar; hepsi bu sınıfta.
Şeritli ya da çizgisiz, yeşil, sarı, pembe, grimsi mavimsi, yahut kara... Dış görünüşü nasıl olursa olsun hepsi de yenir.
Bal kabağının yemeği de, böreği de (kıvırma) yapılır. Bazıları süs eşyası olur, bir kısmı maşrapa gibi kullanılır.
Kabak, Resulullah Efendimizin methettiği bir taam; demek ki, Hicaz’da biliniyor o yıllarda.
Avrupalılar padişah kavuğuna benzediği için “Turguin” diyorlar. Bizden gitmemiş oysa.

HER EVE LAZIM
abak çekirdeği bulması kolay bi’ atıştırmalık, herkesin eli altında. Bilhassa sigarayı bırakanlar başlıyor, bu sefer de çekirdekkolik olup çıkıyorlar.
Tabak önünüze geldi diyelim, elbette önce iri ve tombullar yenir, çürük çarıklar bırakılır kenara. Aman son taneye dikkat! Acı olmasın, üstüne yiyecek çekirdek kalmadı zira.
Acılar genellikle ucu kopuklar, kabuğu aralıklar arasından çıkar. Hele rengi morarmışsa...
Kurumuş kavrulmuş bir çekirdeğin suyu %2 civarında. Peki yağ?   %49  ki, yarısı diyebilirsiniz rahatlıkla.
Avrupallar yağını çıkarıyor; kekte, kurabiyede kullanıyorlar. Kıvam artırıcıymış, bu yüzden pastada dondurmada tercih ediliyor.
Her çekirdeğin %15'i karbonhidrat, %30'u protein. Enerjisi ise 574 kcal civarında…
Buraya bir mim koyun. Döneceğiz biraz sonra.

VİTAMİN MİNERAL..
* Magnezyum, vücudumuzdaki yüzlerce biyokimyasal reaksiyona katılır, kas, sinir fonksiyonları, kalp ritmi, kan basıncı, bağışıklık sistemi için lazımdır. Kemik kesafetimiz için de önemli. Bilhassa osteoporoz kaygısı yaşayan yaşlılara…
* Demir, öncelikle oksijen naklinden mesul, sağlıklı saç, cilt ve tırnaklar için elzem mutlaka.
* Manganez; kemiklerimiz, bağ dokumuz, cinsiyet hormonlarımız için gerek. Kalsiyum emilimi, kan şeker düzeni ve pıhtılaşmada rol oynar.
* Fosfor, kalsiyumla birlikte diş ve kemikleri korur kollar. Hücreler için enerji üretirir, serbest radikalleri rahat bırakmaz.   
* Bakır, bağışıklık sistemini korur, hasarlı dokuyu onarır.
* Çinko, hafızayı güçlendirir, hücreleri çalıştırır.
* Triptofan, beyinde serotonin üretimini çoğaltıp depresyondan uzak tutar, melatonin sayesinde mışıl mışıl uyutur.
* Selenyum, ise saç ve cilt sağlığında...

HER AKŞAM BİR AVUÇ
Kabak çekirdeği vitamin zengini, bilhassa A, B, C, D, E ve K'dan yana...
Akşamları bir avuç (takriben 30 gram) çekirdek yiyenler yağ, şeker, protein, vitamin ve mineral ihtiyaçlarını (aşağı yukarı) karşılar.
Kabak çekirdeği yağı aç karnına alınırsa bağırsakları parazitlerden (solucan, tenya) arındırır, demek ki kurtları dökmek için ille de çalıp oynamak gerekmiyor.
Zikrolunan yağ 1936'ya kadar ABD farmakopesinde antiparazitik olarak yer alır. Antifungal (mantar önleyici) ve antiviraldir, muhteviyatındaki karotenoit ve fitosterol prostat riskini azaltır.
Kabak çekirdeği hem idrar söktürür hem de midede şişerek tokluk hissi verir, bağırsakları çalıştırırır.
Kabızlığı giderip de boşaltımı hızlandırınca toksik maddeler vücutta daha az kalır.

HAFİFE ALMAYIN
Hani garajlarda istasyonlarda nane şekeri satarlar ya, “baş ağrısına mide bulantısına!..” Aynı duruma düşmeyelim şimdi, sadece saçlara ve cilde iyi geliyor desek yeter okuyucuya.
Neticede bu ilaç değil, eğlencelik çıtır, keyif sizin eğer hoşunuza gidiyorsa...
Bu arada hatırlatalım kalorisi yüksek; ölçüyü kaçırırsanız göbek yapar, sivilce çıkar. Mutedil olun, azı yarar, çoğu zarar.
Son yıllarda Orta Anadolu’da kabak çekirdeği ziraati yaygınlaştı. Maliyeti makul, alıcısı fazla, eh makineli ziraate de müsait olunca...
Yurdumuzda “Çerçeveli”, “Hanım Tırnağı”, “Ürgüp Sivrisi” diye bilinen çeşitleri var. Hepsi de çok lezzetli, hele erbabı kavurduysa...
Amerikalılar, Halloween günlerinde kabak oyuyor, tepside, tencerede, fırında, envai çeşidini pişiriyorlar. Lakin çekirdeğin çitlendiğinden haberleri yok daha.   Zavallılar! Gel de acıma.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.