Bu hesap da tutmayacak!..

A -
A +
Baba Bush “Yeni Dünya Düzeni” diye bir laf ortaya attığında, Sovyetler Birliği dağılma sürecindeydi. Saddam’ın Kuveyt’i işgali, bu yeni düzeni hayata geçirmek için yeterince fırsat veriyordu!..  
  2003 yılı başında, ABD Irak’ı işgale bahane üretmek için, resmen sahte delillerle göz boyuyordu… ‘Resmen’ ifadesini bilhassa kullanıyoruz. Zira işgalden kısa bir süre sonra, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Pawell ve Başkan W. Bush, uzaydan uydularla çekildiği iddia edilen fotoğrafların sahte olduğunu bizzat itiraf ettiler! Daha sonra bu kervana Tony Blair de katıldı. Blair kendi ülkesinin kanunlarına göre de, fena hâlde suçluydu… Çünkü Saddam’ın kimyasal silah ürettiğine dair raporun sahte olduğunu ifşa eden savunma bakanlığından yüksek dereceli bürokratın şüpheli ölümünde, işaret parmakları ona uzanıyordu… Hem Bush hem Blair, yalan söylediklerini ve sahtekârlık yaptıklarını kabul ediyorlardı. Ancak bununla Saddam gibi kötü bir kişiyi ortadan kaldırdıklarını öne sürerek, bu yüz kızartıcı suçu, güya hafifletmeye çalışıyorlardı. Anglosakson sömürge ittifakının mahiyetini bilenler, bütün bu yalanları acı tebessümle izliyordu. ABD ve onun vazgeçilmez müttefiki İngiltere’nin, Orta Doğu ile ilgili stratejik hesap ve hedeflerine; derinlemesine bakmadan, bugünkü yakıcı gerçekleri tam manasıyla anlamak ve doğru analiz etmek mümkün olmaz. ‘Türk entelijansiyası’ Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ya da Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesini (GOKAP) nedense çabuk unuttu!.. Oysa bugün bölgemizde cereyan eden yakıcı hadiseler, o mahut projede tasarlanan hususlardır. W. Bush’un önce Güvenlik Danışmanı, daha sonra Dışişleri Bakanı olan Condeleezza Rice’ın Washington Post gazetesine yazdığı makale orada duruyor. Ne diyordu? 23 tane Arap devletini yeniden dizayn edeceğiz. Evet, noktası virgülüyle aynen böyle diyordu… Peki, eski CIA direktörü James Voolsey ne diyordu? O da şöyle diyordu: “Arap ülkelerindeki diktatörleri sahneden indirmek için, Amerika Orta Doğu’ya; üçüncü defa ve bu kez 40 yıldan fazla devam etmiş olan soğuk savaş süresinden daha uzun kalmak üzere iniyor…” Anladınız değil mi? 45 yıl hüküm süren, “Soğuk Savaş” döneminden, daha da uzun kalmak üzere girmiş oluyor Amerika. Savaştan önce, Saddam ordusunun generalleri büyük çapta para ile satın alınıp tatile gönderildiği için, Irak’ın işgali çok kolay olmuştu. Fakat işgalden sonra Irak’ta istediği düzeni kuramadı Amerika… Nüfusun yüzde altmışını teşkil eden Şiiler, herhangi bir direniş göstermemişti. (Sebebi çok geçmeden belli olacaktı, hatta çok önceden belliydi. Çünkü Irak Yönetimi onlara teslim edilecekti…) Kürtler zaten, Saddam’ın hışmından kurtulmak için bırakın direnişi, alenen kucak açmışlardı. Onlar da bekledikleri mükâfatı fazlasıyla görecekti… Kala kala Irak nüfusunun yüzde otuzunu teşkil eden Sünni Araplar kalıyordu. Fakat öyle bir direniş gösterdiler ki, Amerika şaşırıp kaldı… Pardon şaşırıp kalmadı, elbette böyle bir direnişin olacağını bekliyordu. Belki direnişin şiddetini tam olarak hesaplayamamıştı. Bu da planları bozmuştu. Evet, daha ilk ayağında BOP duvara toslamıştı. O yüzden B Planına geçmek gerekiyordu. Öncelikle Sünni direnişi kırmak için her çeşit kirli savaş yöntemlerini acımasızca devreye sokmaya başladı. Ebu Gureyb Hapishanesindeki gibi insanlık dışı uygulamalar, çok geçmeden DAEŞ gibi örgütler için de uygun zemini hazırlayacaktı… 1991’deki Körfez Savaşı sonrasında Kuveyt’e giden Baba Bush, zafer konuşmasını yaparken, birdenbire şöyle bir cümle kurma ihtiyacı duymuştu. “Biz petrol fiyatlarını konuşmuyoruz… Özgürlük ve demokrasiden bahsediyoruz…” Oysa özgürlük de, demokrasi de ABD’nin umurunda değildi. Bunlar koca birer yalandı. 1970’li yıllardan itibaren ABD akademik çevrelerinde köpürtülen “Tarihin Sonu; Medeniyetler Çatışması, Yeni Dünya Düzeni” gibi ne idüğü belirsiz kavramlar, temelde hegemonik politikaların içine saklandığı birer kılıf mesabesindeydi. Yalan üzerine kurulu sözüm ona bilimsel tanımlama ve kavramlarla dünya bir defa daha kandırılmaya çalışılıyordu. Amerika BOP ve benzeri mahut projeleri bir şekilde hayata geçirmek için, şimdilerde Orta Doğu’da olabildiğince toplumları polarize ederek sonuç almaya çalışıyor. Bu Irak’ta da, Suriye’de de, Libya’da da, Yemen’de de hep böyle. Yarın bu ülkeler başkalarını da eklemeye çalışacaklar. Ama şunu bilsinler: Ne yaparlarsa yapsınlar, bu kirli hesaplar tutmayacak. Bedeli ne olursa olsun tutmayacak!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.