Yunanistan’ı şımartanlar…

A -
A +
Türkiye topraklarına iki kilometre mesafedeki Meis adasına, turist feribotuyla asker çıkarmak, hangi akla hizmettir? Bir bölük asker değil, Yunan nüfusunun tamamını çıkarsa ne yazar? Şımarıklığın sonu kötü!..
 
 
“Avrupa’nın şımarık çocuğu” Yunanistan’ın üzerine cuk oturan bir tanımdır… İki yüz yıllık tarihinde, Yunanistan hiçbir vakit tek başına bir aktör olarak, uluslararası arenada boy gösterememiştir. Daima kendisine kol kanat geren büyük güçlerin koltuğu altında, boyunu çok aşan büyük hedefler peşinden koşmuştur. Tuhaf bir şekilde eski Yunan medeniyetine hayranlık sebebiyle veya menfaat icabı, bazı meselelerde Yunanistan’ı maşa olarak kullanmayı itiyat hâline getiren devletlerin gölgesinde; her seferinde bir nevi risk azaltma ve dağıtma taktiğine başvurarak ortalığı provoke eden, “Palikarya”nın sahte kabadayılığını bilmeyen yok!..  Evet, geçmişte, kimi zamanlarda hüküm süren şartlar karşısında, Palikarya’nın şansı yaver gitti. Herhâlde buna güvenerek günümüzde de aynı yola başvurmakta ısrar ediyor. Aksi hâlde Yunan devletinin bu denli ateşle oynamasının izahı yoktur. Ama unuttuğu bir şey var. Eski çamlar bardak oldu!.. Türkiye bu gerçeği sabırla ve soğukkanlılıkla Yunan tarafına hatırlatıyor. Atina’nın sırtını sıvazlayarak şımartan devletler, gelmesi hiç arzu edilmeyen o fevkalade durum tahakkuk ettiğinde, umduğu gibi kendisini korumak için meydana çıkmayacaktır. Bu açık ihtarı, Türkiye; Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı seviyesinde en net ve kesin dille yaptı… Yunan devleti bu noktayı kafasına iyi yerleştirmeli ve yanlış hesap yapmamalı. Aksi hâlde kaybı büyük olur…
1996 yılında bir Yunan belediye başkanının, papaz eşliğinde Kardak kayalıklarına bayrak dikme tahriki, sonrasında ciddi gerilime yol açmış ve sıcak bir çatışmaya ramak kalmıştı. Şimdi de Meis adasına turist feribotuyla asker çıkarmak suretiyle yine bir tahrik söz konusu. Türk topraklarına sadece iki kilometre mesafedeki Meis adasına, değil bir bölük asker, ordusunun tamamını hatta Yunan nüfusunun tamamını çıkarsa ne yazar? Sayın Hulûsi Akar’ın daha önce dile getirdiği üzere, Yunanistan’ın Türkiye ile bir savaşı göze alması mantık olarak mümkün değil… Bunu hamaset olsun diye yazmıyoruz. Hiçbir zaman savaş kışkırtıcılığı yapmak da doğru değil. Aklı başında hiç kimse savaş olsun istemez. İstemez, ama şartlar bir savaşı kaçınılmaz hâle getirirse de bundan geri durulmaz. Bu mantık çerçevesinde meseleye bakıldığında, Yunan tarafının ateşe benzinle gittiği aşikâr. Oysa bu kadar ikaz ve ihtara rağmen, sınırları zorlamak akıl kârı değil. Yunanistan, Fransa gibi devletlerin yanlış yönlendirmesiyle bu cüreti gösteriyor. Ve her gün yeni bir tahrikle ortamı biraz daha geriyor. Almanya’nın ara buluculuğuyla bir diyalog başlamışken, bunu baltalamak için Mısır ile deniz alanlarını yetkilendirme anlaşması yaptı. Akabinde İyon Denizi'nde karasularını 12 mile çıkrama kararını açıkladı. Son olarak da günü geldiğinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile de münhasır ekonomik bölge anlaşması yapacağını duyurdu.
Yunanistan’ın Ege’de herhangi bir şekilde karasularını 12 mile çıkarmasının savaş sebebi olacağını, Türkiye 1995 yılında, Millet Meclisi’nin aldığı kararla bütün dünyaya duyurdu.
Diğer taraftan, Kıbrıs Adasının sadece bir kısmını temsil eden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Kıbrıs’ın tamamını ilzam edecek şekilde, bir angajmana gireceğini ilan etmek, tahriklerin en büyüğüdür. Hâlâ daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kale almamak büyük bir küstahlıktır. Şüphesiz GKRY’yi gayrimeşru biçimde tam üyeliğe kabul eden AB, Yunanistan’ın bu şımarıklığındaki en büyük etkendir. Bugün de Yunanistan’ın Ege’de hiç de hakkı olmayan faaliyetlerine arka çıkan AB, aynı şekilde bir hukuk ve diplomasi cinayetine ortak olmaktadır. Ama biliyoruz ki, AB bu ahlaksız yaklaşımı destekleme noktasında bölünmüş durumdadır. Fransa ve birkaç başka ülkenin sırt sıvazlamaları Atina’ya gerçekleri unutturuyor.
Almanya Başbakanı Merkel’in ara buluculuk gayretleri de bazı bagajlar sebebiyle iyi işlemiyor. Yunanistan özellikle Almanya’nın sırtında bir parazit gibi… 300 milyar avroluk bir yük Almanya’nın sırtında. Merkel’i en fazla düşündüren noktalardan biri de bu. “Yunanistan’ı haklı olduğu noktalarda desteklemek durumundayız…” derken, aslında sırtındaki ekonomik yükü de düşünüyor. Beri tarafta Fransa’nın çirkin kışkırtmalarına nazaran, Yunanistan’ın haklı olmadığı hususların varlığını da zımnen ifade etmiş oluyor. Angela Merkel, Macron’a göre çok daha çaplı ve oturaklı bir siyasetçi. Girit adasına birkaç uçak göndermekle veya ortak tatbikat yapmakla büyük meselelerin çözülemeyeceğini iyi bilir. Hele hele bu gibi konularda, Birleşik Arap Emirlikleri gibi çadır devletçiklerinin hiçbir ağırlığının olamayacağını mutlaka dikkate alır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.