İşte “Vahşi Batı” budur. Budur Vahşi Batı!..

A -
A +
 
Afganistan’da bulunan Avustralya Özel Kuvvetlerine bağlı acemi askerlerin, öldürmeye ve kan görmeye alışması için, silahsız sivil vatandaşları kurşuna dizdiği kendi askerî raporlarıyla belgelendi!..
 
Yazının hemen başında başka bir soru soralım: 2001 yılından beri, Afganistan’da bulunan Amerikan askerleri, insansız hava araçları veya uçaklarla kaç tane düğün merasimini, kaç tane cenazeevini bombaladı? Bunların hiç çetelesi tutuldu mu? İnsanlık adına bu cinayetleri kayda geçiren bir kurum var mıdır? El cevap: Yoktur!.. Çünkü Afganistan maalesef başarısız bir devlettir. Daha da acıklı olanı, Afganistan sahipsiz bir memlekettir… 1979 yılından beri en vahşi muharebelerin cereyan ettiği bu talihsiz ülkede, kimin ne için ve kim hesabına savaştığı da belli değildir. Hâl böyle olunca bu ülke, başka vahşi devletlerin askerleri için talimgâh oluyor ve insanları da canlı hedef tahtası olarak kullanılıyor… Evet, 2016 yılında, bir avukatın gizli belgeleri dışarıya sızdırması üzerine ortaya çıkan vahşet, dört sene süren soruşturma sonunda nihayet kesin bir şekilde belgelendi. Bizzat Avustralya Savunma Kuvvetleri Genel Müfettişinin raporuyla. Yani vahşeti yapan ülkenin askerî en yüksek birimi, her şeyi itiraf ediyor. Her şeyi derken, ABD’nin yanında güya Afganistan’da barışı korumak için bulunan Avustralya askerlerinin yaptığı vahşetlerin tamamı gün yüzüne çıkmış değil… Peki, nedir açığa çıkan? Avustralya’nın acemi askerlerinin, adam öldürmeye ve kan görmeye alışması için; silahsız, savunmasız insanları vurmaları konusunda, üst rütbeli komutanları kendilerine emir vermiş. Onlar da zavallı 39 insanı kurşuna dizmiş. Sonra da bu katledilenlerin güya suçlu olduğunu göstermek için cesetlerin üzerine silah bırakılmış, yanlarına bomba vs. patlayıcılar konmuş… Şu aşağılık işlere bakar mısınız? İŞTE VAHŞİ BATI BUDUR. BUDUR VAHŞİ BATI!..
Gazeteciler Avustralya Genelkurmay Başkanına soruyor: "Askerlerinizin başka cinayet veya benzeri suç olaylarına karışma ihtimali var mı?" “BÖYLE BİR İHTİMALİN VARLIĞINI KABUL ETMELİYİM…” diye cevap veriyor. Zira biliyor ki, Avustralya askerlerinin vahşetleri sadece soruşturma raporlarıyla kesinleştirilmiş olanlardan ibaret değil… Kim bilir daha ne vahşetler, ne alçaklıklar yapıldı? Yazının başında sorduğumuz Amerikan askerlerinin faili olduğu katliamlarla ilgili cevabı, herhâlde hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Amerikan vahşetiyle alakalı buna benzer bir soruşturma olur mu, olmaz mı o da belli değil. Gerçi soruşturma olsa ne yazar? Irak’ta, Ebu Gureyb Hapishanesinde, yapılan dehşet verici işkenceler, bütün detaylarıyla ortaya döküldüğü hâlde sonuç ne oldu ki? Sembolik olarak birkaç kişinin yargılandığı üstünkörü bir dava ile o kirli sayfa bu dünyada kapatıldı. Ama asıl öbür dünyada bunun hesabının görüleceğinden asla şüphemiz yoktur. VAHŞİ BATI, yaptığı bütün zulümlerin hesabını verecek. “Mahkeme-i Kübra”da hiçbir şey gizlenemeyecek ve hiçbir zulmün üstü örtülmeyecek. Vahşi Batı buna ister inansın, ister inanmasın…
Srebrenitza’da savunmasız Boşnakları Sırp çapulcularının eline teslim eden, sözde BM Barış Gücüne bağlı Hollanda askerleri ne yaptı? İnsan Kasabı Ratko Mladiç’le birlikte kadeh tokuşturarak katliamı seyretti!.. Uluslararası Ceza Mahkemesi yarım ağızla buradaki soykırımı kabul ettiği hâlde, gereğini yapmadı. BATI zihniyetiyle yapamazdı da zaten…

 
Emmanuel Macron'un zekâ seviyesi!

Karabağ meselesinin alevlendiği günden beri, saçma sapan çıkışlarda bulunan Fransa Devlet Başkanı, böyle devam ederse zekâ seviyesi konusunda ciddi şüphelere kapı aralayacak… Rusya’nın çok hızlı ve pratik bir diplomatik ve askerî çalımla, Minsk Üçlüsünün iki başkentini devre dışı bırakması, Macron’u fena hâlde kızdırmış besbelli. Lakin bu Macron düpedüz eblehçe bir tutum içinde… Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu ve Ermenistan’ın orada işgalci olarak bulunduğunu bir kez olsun dillendirmedi. Bunun da sebebi belli. Fransa’daki Ermeni diasporası… Diaspora’nın dayatmasıyla Macron hâlâ daha, her şeyi yakıp yıkıp giden işgalcilerin evlerine dönmesinden bahsediyor. Bu kadar salakça bir şey olmaz diyeceksiniz, ama oluyor işte. Fransa’nın başında böyle bir “parlak zekâ” var çünkü. Bay Macron, ülkesinin altmış sene önce Cezayir’de işlediği insanlık suçu üzerinde bir kere olsun adam gibi düşündü mü? Fransız vahşeti bir altmış yıl daha anlatılsa bitmez… Bu sadece Cezayir’deki vahşet. Bir de Afrika’nın diğer ülkeleri var. Mesela Ruanda, mesela Burundi ve diğerleri...
Özetle, beş yüz seneden beri, dünya BATI VAHŞETİ altında inliyor. Bu vahşet yüz milyonlarca insanı hayatından etti. Dünyadaki huzursuzluğun temelinde işte bu melanet yatıyor. Tek kelime ile VAHŞİ BATI BUDUR!
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.