Satılık kafa her şeyden ucuzdur!..

A -
A +
‘Satılık kafa’ ifadesi aklınıza hemen sakatatçı dükkânındaki kelle-paçayı getirmesin… Kafa ile kelle arasında çok derin bir mana farkı vardır zira!.. Mesela “Çok kafalı adam” sözü, bir değeri anlatmak için söylenir.     Kafa kelimesinin, insan veya hayvan vücudundaki organ olarak bir fiziki anlamı var şüphesiz. Ona kelle de diyebilirsiniz… Ama “kafa” tabiriyle daha çok insanın bilgi ve fikir hamulesi anlatılmaya çalışılır. Mesela çok kafalı bir adam denildiği vakit, eğitimi en düşük kişi bile, büyük bir kıymetten bahsedildiğini anlar. Dolayısıyla kafa, bedendeki fiziki bir organdan ziyade insanın karakterini, şahsiyet ve erdem sahibi olup olmadığını, hür iradesiyle yaşama kapasitesinin bulunup bulunmadığını bize anlatır. İnsanın fikir haysiyetinin mevcudiyeti bu bakımdan çok önemlidir. Zira fikir haysiyetine sahip olmayan kişiler için, “satılık veya satılmış kafa” tanımının yapılması çok yaygındır. Satılık kafanın bir değer ölçüsü olmaz çünkü… O daha ziyade başkalarına karşı körü körüne bir imrenme, bağlanma, yaranma ve mümkünse yamanma gayreti içinde olur. Bu konuda doğru bir seçim yapması da mümkün değildir. Çünkü hep başkalarının telkinine açık olur. Eğri ile doğruyu birbirinden ayırt etmek için bir gayret içine girmekten ziyade, kendisine empoze edileni almak işine gelir. Bu derece ucuzcudur satılık kafa… Bu ucuzculuk satılık kafaları nesiller boyu esir alabilir, almıştır nitekim! İki asır önce başlayan “Batı hayranlığı” ve “Batı taklitçiliği”, böyle ucuzculuğun zaruri olarak getirdiği; iyi-kötü taraflarını incelemeden, irdelemeden körü körüne bir bağlanmadır. Bu hastalığa yakalananlar kolay kolay iflah olmuyor… Evet, satılık kafa ucuzdur… Çünkü her şeyden önce mensubu olduğu toplumun değerlerinin kıymetini takdir etmekten acizdir. Zorbalığa, zalimliğe, sömürgeciliğe, kısacası emperyalistlerin başkasına tahakküm için giriştiği saldırılara karşı, haysiyetli bir tavır ve tepki koyma kabiliyeti yoktur. Hep güçlüden yana olma ve güce boyun eğme şeklinde bir tavır iliklerine işlemiştir… Hâsılı millî mefkûreden habersizdir veya tuhaf bir şekilde buna daimî bir düşmanlık içindedir. Böyle olduğu için ülkenin millî menfaatlerini korumak ve yükseltmek için yapılan faaliyetleri de, hep zararlı bir icraat olarak algılar ve o istikamette anlatmaya kalkışırlar. Bu memlekette, Birinci Cihan Harbi'nin kalıntıları gölgesinde, yıkılan bir imparatorluktan devralınan çetin şartlara rağmen, doksan sene evvel uçak fabrikası vardı ve uçak yapılıyordu… Ama artık herkesçe bilinen sebeplerden dolayı, bu çeşit fabrikalar kapatıldı, sahipleri de perişan edildi. Derken Amerika’nın II. Dünya Savaşı'ndan kalma tanklarına, harp gemilerine ve kendisinin geri model olarak ıskartaya çıkardığı savaş uçaklarına muhtaç bırakıldık. Günümüzde bu kısır döngüyü kırıp savunma sanayiini geliştirme ve kendimize ait harp silahlarını üretme gayretleri, nedense birilerini çok rahatsız ediyor… Mesela CHP’nin parti olarak öteden beri gündeme getirdiği ve bunun üzerinden güya muhalefet yapmaya çalıştığı Tank Palet Fabrikası… Daha önce genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, pek çok CHP’li siyasetçi şahsı veya partisi adına bu konuda yığınla laf üretti. Neymiş efendim, Tank-Palet Fabrikası Katar’a peşkeş çekilmiş!.. Bu konuda gerek Millî Savunma Bakanlığı gerek Cumhurbaşkanlığı seviyesinde, defalarca izahat verilmesine rağmen, CHP’lilerin ısrarla sürdürdüğü tahrikler son bulmuyor. En son CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, en olumsuz ve en çirkin anlamda hiç olmayacak bir şeyi maalesef başardı ve Türk Ordusunun satılmış olduğu manasına gelecek saçma sapan laf etti bir televizyon programında… CHP’liler bu kafada devam ettiği sürece, sittin sene iktidar yüzü göremeyeceklerine emin olabilirsiniz. Her şeyden önce CHP’lilerde bir dil ve anlatım problemi var. Türkçe olarak meramını bir türlü ifade edemiyorlar. Mahir Başarır da bunu başaramadığı için, Tank Palet Fabrikasını, Türk ordusu olarak ifade ediyor ve ondan sonra yol açtığı skandalı tevil etmeye kalkışıyor. Onun hemen öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu, aynı şekilde öğretmenlere karşı çok tahrik edici ifadede bulundu. “AK Partiye oy veren öğretmen, öğretmen olamaz…” gibi her tarafı dökülen bir cümle kurdu. Tepkiler üzerine, o da Mahir Başarır gibi düzeltmeye çalıştı, ama nafile… Genel Başkandan parti üyesine kadar, CHP’lilerin şimdiye kadar devirdiği çamların haddi hesabı yok. Pot kırmak siyasetçiler için kaçınılmaz bir durumdur. Ama Kılıçdaroğlu herhâlde siyasi başarılarından ziyade, gaflarıyla tarihe geçecek!.. İfade özürlü diğer CHP’li siyasetçileri tek tek buraya almak istesem, ciltlerle kitap yazmak gerekecek. Şöyle bağlayalım: Türk Ordusu için “satılmış” ifadesini kullanan Mahir Başarır’ın nasıl bir kafaya sahip olduğunu siz söyleyin!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.