Ustan varsa

A -
A +

Fenerbahçe, ligin bitimine dört hafta kala kâğıt üzerindeki en zor maçına çıkacaktı. Ancak ne var ki, rakibi Kasımpaşa garip ithal siyahîlerle futbol oynadığını sanan, hele hele Trezeguet gibi beyaz bir bencille yukarıdaki ilgi çekici gelişime taş koyabileceğini sandı. Bu oyunun bana göre en çok dikkate alınacak bir numaralı özelliği, Fenerbahçe’deki topu ayağında bulduğunda iş bitirecek oyuncu sayısının rakibinden bir hayli fazla oluşu idi.
Bir başka ilgi çekici oluşum da orta sahalarda hele hele Kasımpaşa’da hamle yapıp topu kazanmak düşüncesinin yerine bekleyip hataya sahip olma yatıyordu.
Aykut Hoca 1-1’den sonra kimilerine göre ciddi riske girerek iki santrfora dönecekti ama rakibin Mensah gibi bir uyurgezer santrfor arkası orta sahası olduğunu kimse hesap etmedi. Rakip hoca Kemal Özdeş ise tutup İlhan’ı oyundan çıkararak rakibin her ihtimale karşı oluşabilecek tehlikelerine de bir silgi attı.
Bu arada Valbuena’nın attığı golden sonra yardımcının 5-6 metre santraya koşuşuna fren koyup, daha yarım sahaya gelmeden durması acaba ne anlam taşıyordu? Cüneyt Hoca golü vermişti ama yardımcısı ne manada fren yapmıştı? Neyse… Türkiye’deki hakem komedilerini artık yazmaktan da yorumlamaktan da hakikaten sıkıldım.
Sonuçta Fenerbahçe bırakın Şampiyonlar Ligi için ikinci sırayı, birinci sıra için bile cumartesiden bir yatırım yaptı diyebiliriz.
Çünkü artık ciddi bir maçı kalmamıştır.
B:u arada çok önemli bir noktanın üzerinde durmak istiyorum. Bir futbolcunun attığı şut veya yaptığı orta sonucu bir savunma oyuncusu kıvranarak yerde yatarsa oyunu durdurmak mı gerekir, yoksa devam ettirmek mi? Cüneyt Hoca devam ettirerek golün de yardımcısı oldu.
Tabii ki bu maçta Şener’in altını da bir kere daha çizelim… Hem oynadığı oyun hem attığı gol mükemmeldi…

MAÇIN ADAMI: Şener

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.