Fatih Terim bu işte...

A -
A +

Hiç tartışmasız bizim ülkenin bir numaralı teknik direktörü Fatih Terim Hoca’dır. Var mı itirazı olan? Avrupa'da 100. galibiyet, toplamda 500. galibiyet... Nasıl olsun ki, bazı taş kafalılar hariç... Kulüp takımını dört sezon üst üste şampiyon yaparak rekor kırıyor. Aynı takımı ülke tarihinin ilk Avrupa Kupası şampiyonu yapıyor. Yani UEFA Kupası... Hem de  ikinci etapta hiç yenilmeden... A Millî Takım'da Avrupa üçüncülüğü var. Ve en uzun ömürlü hoca kendi takımında... Azerbaycan'daki maçtan sonra diyor ki, “En doğru rotasyonu yaptık. İyi sonuç aldık...” Tamam Hoca’m... İşte bu... Neden zaman zaman kendini bize hatırlatmaktan sapıyorsun? Falcao yok, Diagne var. Arda yok, Babel var... Omar yok, Linnes var. Feghouli yok, Ömer var... Hemen ardından Başakşehir maçında yine sağlıklı rotasyon... Bu gidiş sanki 1996'yı hatırlatmıyor mu?

Neveser Kökdeş için Başkan’ım Erdoğan'a çağrımdır! Musikimizin en önemli isimlerinden büyük bestekâr Neveser Kökdeş Hanım 1962'de çok genç yaşta hayatını kaybetmişti. Vefatından önce şu anda Kadıköy'ün merkezinde bulunun mini evini hemen 30 metre ötesindeki camiye bağışlamıştı. Aynı büyük bestekâr 16 yaşında evlenmiş, oğluna hamile iken eşini Çanakkale'de şehit vermişti. Yıllarca evine kapanıp az rastlanır bir acı çekmiş, sonra da o 500 sayılan, bazılarının da 1.000 diye söylediği besteleri yapmıştı. Şimdi o mini bina perişan hâlde... Oysa bir tadilat geçirip müze hâline getirilerek kapısını da ünlü bestekârın kısa öz geçmişini içeren bir plaka asılsa ne olur ki? Değerli ve sevgili dostum Başkan’ım Erdoğan; Sizin talimatınızı bekler o tarihî ev...  
Malum muhalif medya, bunu da oku!
Efendim; malum Sözcü yazarı demişler ki, bizim gemiler, burada o kelimeyi yazamayacağım, yani arkalarına bakmadan 30 günde Akdeniz'den tüymüşler. Cumhuriyet zaten malum... Yahu birinin sabık genel yayın yönetmeninin mal varlığına el konacak. Yani tüydü, firarda... Ötekinin, yani İzmir plakalı yazarının rahmetli patronu, yalan haber yüzünden Arjantin'deki 1978 Dünya Kupası'ndan sınır dışı edilecekti de ben kefil olup kurtardım. Asıl acı olan nedir? Size okur olanlardır...  
Futbolda artistik patinaj! O da ne demek dersiniz şimdi. Haklısınız da... Futbolda patinajın işi ne? Ama bizim TFF'nin başında olduğu futbolda patinaj ismi hafif bile kalır. Hani limitler konmuştu her kulübe?.. Yani para harcarken çok ama çok hassas davranmalıydılar. Neredeeee! Artık arşiv tutmuyorum. Ama o kadar çok genç meslektaş var ki, en küçük ayrıntıyı bile atlamıyor. Bana göre mi? Diyorum ki, bizim TFF ekibi; Türk futbolunda en büyük transfer fırtınası bu sene kopmuştur. Havalimanlarımız, siyah-beyaz, onca yabancı futbolcu ile aşındı. Hele hele İstanbul'daki yeni havalimanını tamirat için bir gözden geçirmek gerekir gibime geliyor.
 
Beşiktaş’ı hakem mi yaktı? Tabii ki en kolay savunma, bizde yani, kazanamazsan hakemi suçlu gösterirsin olur biter... Peki, hâlâ ancak tek golle galip iken hem Dorukhan hem de Hasic oyundan çıkar mı? Yerlerine girenlere bakınız. Savunma kafası hiç olmayan Lens ve Ljajic... Peki, bu 68. dakika değişiklikleri olduktan sonra oyun ne şekil aldı? Kontrolü eline alan, daha fazla elemanla hücum deneyen bir Antalyaspor gördük sahada... Öyle ya, Podolski ve Orgill oyuna girdikten, o değişiklikler âdeta 'Buyurun" anlamında, 3 dakika sonra yapılıyordu.
  Trabzonspor nereye koşuyor? Geçen haftaki Beşiktaş yenilgisinden sonra Trabzonspor'da yeni siyahi hocanın ömrünün giderek azalacağını bu sütunlarda dile getirmiştim. Bu defa da deplasmanda üçlü savunma keşfi vardı. Devamı mı? Allah'tan bir de Avrupa Kupası maçları yok... Neyse, 10 milyon avro bayramı var şimdi...   Alanyaspor meraktan öldürecek! Geçen sezon yazmıştım. Bu sezon da değinmiştim. En büyük merakım Alanyaspor'da bu transferleri kimin yaptığı idi. Hâlâ birileri çıkıp sır vermedi. Bu defa da Bareiro, Davidson, Babacar falan izlemeye başladık. Sonuç mu? İki maç toplam dört gol ve altı puan... Kale mi? Kapalı... Vallahi helâl olsun! Başakşehir’den sonra bir şampiyonluk da bu takıma yakışır yani...   Büyük takım işi başka iştir! Erol Bulut ismi kesinlik kazandığı süreçte “Kendine yazık edecek” demiştim ekrandan ve bu sütunlardan... Hele hele tepeden tırnağa değişime uğramış büyük firma ise söz konusu... Rakibin nasıl bir oyun politikası sahneleyeceği belli değil miydi? O hâlde o nasıl bir orta alan öyle? Caner neden oyundan çıkar ki? Çıktıktan sonraki tutumu kulağına küpe oldu mu? Şu spor medyamızca müthiş santrfor diye gösterilen Thiam nerelerde? Oyun kapalı olunca ne yapar ki? Frey'i yiyince bir parça da sen mi kaptın Erol Hoca? Kiminle oturmuş savunmaları açabilirsin ki?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.