Suriye'ye kayıtsız kalamayız

A -
A +
Son gelişmelere baktığınızda Suriye’de kimin elinin kimin cebinde olduğunu, kimin kiminle iş birli yaptığını anladınız mı? Şahsen ben anlamakta zorlanıyorum. Yılların ezeli rakipleri ABD ve Rusya, Suriye’de bazen iş birliği yapıyorlar. Tıpkı halkını bombalarla katleden Esad rejiminin varlığına göz yummak gibi. Tıpkı Menbiç’i Türkiye ve ÖSO yerine Esad rejimine terk etmek gibi. ABD’nin kontrolündeki YPG, Rusya’nın kontrolündeki Esad rejimine Menbiç’i kendi elleriyle teslim ediyor. Böyle anlaşılması-izahı zor durumlarda benim aklıma tek şey gelir. Eğer ABD ve Rusya ihtilaflı, sorunlu bir konu üzerinde mutabık kalıyorlarsa, dolaylı veya dolaysız iş birliği yapıyorlarsa, o iş birliğinin sonucu İsrail’e yarar, o işin içinde İsrail’in parmağı vardır. Hem ABD’ye hem de Rusya’ya istediği her şeyi yaptırabilen tek devlet tanıyorum ben, o devlet İsrail’dir. İsrail lobisi en az Washington kadar Moskova yönetimi üzerinde de hâkimdir. Rus sermayesinin-istihbaratının ve diplomasisinin çoğunluğunu İsrail’e destek veren Rus Yahudileri teşkil etmektedir. Belli ki İsrail kendi bekası için Esad’ı ve parçalı bir Suriye’yi ve hatta Suriye’nin kuzeyinde bir terör kuşağını tehlikeli bulmuyor, belki de faydalı buluyor. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde İsrail’e bağımlı bir terör kuşağı oluşturulursa Türkiye’nin Orta Doğu ile irtibatı fiziken kesilmiş olur.
İsrail Başbakanı Moskova yolcusu. Sayın Cumhurbaşkanımız da cuma günü Putin’le görüşmek için Moskova’ya gidiyor. Sanırım bu görüşmede çok şeyler netleşir.
ABD’nin hedefi Irak ve Suriye’yi DEAŞ’tan temizlemek ve DEAŞ varlığını sonlandırmak. İkinci hedefi Orta Doğu’yu İsrail’in bekasına zarar vermeyecek ve İsrail için tehdit olmayacak şekilde düzenlemek. Rusya’nın hedefi de Suriye’de elde ettiği kazanımları tahkim etmek; Akdeniz’deki en önemli varlığını, kalesini garantiye almak.
Peki bundan sonra Suriye’de ne olur? ABD, önce Türkiye’yi de ikna ederek Rakka operasyonunu YPG ve Türkiye’nin de katılımı ile yapmayı dener. Türkiye bu öneriye asla katılmaz. İkinci şık olarak; ABD, Türkiye’nin çekincelerine rağmen Rakka operasyonunu YPG ile yapar, YPG’yi Menbiç’ten çıkartır ve buraları YPG’lilerin isteğiyle rejim güçlerine bırakır. Üçüncü seçenekte ise eğer İsrail’in güçlü muhalefeti olmaz ise ABD Rakka operasyonunu ÖSO ve Türkiye ile birlikte yapar. YPG bulunduğu yerlerde stabil kalır. Menbiç’in büyük bir bölümü Rakka operasyonundan sonra ÖSO’ya bırakılır. Bence hâlâ en güçlü seçenek bu. Diğer iki seçenek ABD’nin İran politikası açısından çok riskli seçenekler.
ABD hangi seçeneğe karar verirse versin; Türkiye bölgedeki ve sınırdaki güçlerini hızla takviye etmelidir. Eğer bugün Türkiye Kuzey Suriye’de bir terör koridoruna engel olacak adımları atmakta tereddüt ederse, bilinmelidir ki Türkiye’nin güney sınırları ve bölgesi sürekli tehdit altında olacaktır. ABD veya Rus ordusu ile karşı karşıya gelme riskleri minimize edilip bölgeye güçlü askerî varlığımızla müdahale etmeliyiz. Bu konuda tereddüt yaşanmamalı. Askerlerin talepleri-ihtiyaçları karşılanmalı. Görüşleri dinlenmeli ama asla karar askerlere-bürokrasiye bırakılmamalı...
 
             REFERANDUM TARİHΠFIRSAT
 
Cumhurbaşkanlığı Sistemini getirecek olan anayasa değişikliğinin halk oylaması tarihi yaklaşıyor. Türk toplumunun en az yüzde 65-70’ini teşkil eden muhafazakâr kesimin içinde de hâlâ kararsızların olması insanı şaşırtıyor. Taa Tanzimat’tan bu yana itilen-kakılan-ikinci sınıf insan muamelesi gören bu kesim ilk defa olağanüstü bir fırsat yakaladı. Nedir bu fırsat? Devleti kimin yöneteceğine sandıkta millet karar verecek. İşin en ilginç yanı da devleti yöneten 5 yıl sonra tekrar halkın önüne gelip hesap verecek. Seçilmek isteyen; halkın inancına, geleneğine, yaşam biçimine, millî ve manevi değerlerine yakın olmak zorunda. İddia ediyorum milletin eline şimdiye kadar böyle bir fırsat geçmedi. Bu iş AK Parti’yi de Sayın Erdoğan’ı da aşan tarihî bir fırsat. Bugün bazılarının AK Parti veya Sayın Erdoğan’a karşı herhangi bir sebeple duydukları memnuniyetsizlik sebebi ile referanduma kararsız durmaları büyük bir hata olur. Vebali ağırdır bu işin. Kimi istediği mevkiye gelemediği, kimi haksızlığa uğradığı, kiminin yakınının FETÖ’den mağdur olduğu, kimi ihale-iş-güç alamadığı-terfi edemediği için ‘hayır’ diyorsa veya ‘kararsız’ duruyorsa lütfen tekrar tekrar düşünsün. Emin olun ki 16 Nisan’daki ‘evet’ sadece AK Parti ve Sayın Erdoğan’a yaramayacak. Bu ‘evet’ hepimize yarayacak. Hepimizin buna ihtiyacı var. Bu ‘evet’ daha çok da çocuklarımız ve torunlarımızın geleceği için.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.