Patlamaya hazır bomba; Ada!..

A -
A +

Bakınız, duyduklarım var, hissettiklerim var, mahkeme safahatına bakıyorum, olanları yorumluyorum ve mantığıma göre “Olabilir” diyorum; “Dursun Özbek, Galatasaray Adası’nı da satacak. Üç yıl daha yönetimde kalmak için baskın seçim senaryosunu sahneye koymasının asıl sebebi budur!..”
Sonunda söyleyeceğimi başında yazayım; “Eğer satmayacaksa ve böyle bir şeyi aklından bile geçirmiyorsa”, hemen çıksın ‘Yok böyle bir şey. Ada’yı satmayacağım. Düşünmüyorum bile. Aksine o adayı, ‘fuzuli şagil’ hâline gelmiş kişiden alacak ve Galatasaray’a layık bir tesis hâline getirip, Galatasaraylıların hizmetine sunacağım’ desin ve de altına imzasını da atsın!..”
Soru; “Nereden çıktı” bu iddia?..”
Cevap; “Ankara’da yıllarca beraber olduğum ve inandığım bir spor yazarı arkadaşım telefonda bana dedi ki; ‘Galatasaray Adası, TOKİ koridorlarına kadar gelmiş’, haberin olsun!..”
Şimdi ben de diyorum ki; Dursun Özbek, çıksın, “Bu duyum gerçeği ifade etmiyor, Ada satılmayacak” desin, söylentilere, iddialara kim bilir belki de iftiralara noktayı koysun!..
Ve de “böylece”, Galatasaray’ın da, kendisinin de “saklamaktan çok hoşlandığı” sırlarına, “yeniden seçileceği sürece kadar” bir yenisini eklemesin!..
Bakınız, ben, “Mayısta seçim heveslisi Galatasaray başkan adaylarına ve Galatasaray üyelerine hak veren biri” değilim. Artık iyice inandım ki, o başkan adaylarından Galatasaray’a hayır gelmez ve “Mayısa kadar” demek zaman kaybıdır ve Galatasaray’ın “zaman kaybına tahammülü” yoktur. “Duygun Yarsuvat” ile bu denenmiş, hem “çok değerli bir süreç kaybedilmiş” ve hem de sonradan yapılan “asıl” seçimde “doğan çocuk” işte ortadadır; “Özbek yönetimi!..”
Bahanecilerden, korkaklardan, “Galatasaray’ın problemleri ve çözümleri, dahası geleceği konusunda doğru dürüst bir plan, bir proje yapıp, gerektiği zaman çekmecesinden çıkarmayı beceremeyen ve de beraber çalışacağı yönetici adayları listesini ‘artı / eksi 5’ler’ de ekleyerek hazır hâle getiremeyen” başkan adaylarından Galatasaray gibi “büyük bir kulübe” hayır gelebilir mi?..
Bunca yıldır Galatasaray’ın içinde olan, Galatasaray’ın hâlini bilen ve de kafasında “Galatasaray’a başkan olabilirim” düşüncesi yer etmiş kişilerin “Baskın seçim yapıyor, zamanımız yok” demeye ve bu bahanenin arkasına saklanmaya hakları var mıdır; hadi canım bırakın bu palavraları; hiçbirinizde yürek de yok, iş de yok!..
İşte onun için Galatasaray’ın başında Dursun Özbek var ve elbette “onu eleştirmek hakkınız birazcık var” da, “ondan şikâyet etme hakkınız” hiç yok; bunu iyi bilin!..
Ve gene bilin ki, “planlarında varsa”, bugünlere kadar “hafife aldığınız” ama “hepinizi parmağında oynatacak marifetlere sahip olduğu ortaya çıkan” Dursun Özbek, mesela “o Ada’yı da satabilir”; istediğiniz kadar bağırın, çağırın, ağlayın, sızlayın; kime ne?..

ADA'DAN NE HABER?..
Taaa rahmetli Özhan Canaydın’dan beri, “İnanç Kıraç’ın talimat ve isteği dâhilinde”, Galatasaray Adası’nın “Galatasaray üyesi yapılan” Mehmet Koçarslan’ın işletmesine “neredeyse bedavaya ve istediği sürece verilmesi için” gizli / açık çaba göstermeyen Galatasaray başkanı olmadı, varsa da ben görmedim, tanımadım!..
“Ada’yı ondan alıp, Galatasaraylıların hizmetine vereceğim” diyerek iktidara gelen Dursun Özbek de seleflerinin izinden ayrılmadı ve “Bu konudaki hukuk mücadelesini hafiften alan hukukçuları” ile adeta “İş olsun, torba dolsun, Ada Koçarslan’da kalmaya devam ersin” politikası izledi!..
Hatta Belediye nihayet gelip” de Ada’da “yıkılmaması gereken ve kulübün malı olan, kaçak yapılmayan kapalı alanları bile yıkınca”, ortaya “açılmış kabak çiçeği gibi” bir gerçek çıktı; “Koçarslan’la yapılan sözleşmenin bütün gerekçesi ortadan kalkmıştır, yani artık işletilecek bir tesis yoktur. Olması, hatta oraya bir çivi bile çakılması için Galatasaray Kulübü’nün onayı gerekmektedir. Tahliye için bunca dava açan ve Galatasaray Genel Kurulu’nun aldığı ‘tahliye kararını uygulamak zorunda olan’ Galatasaray Yönetimi, ‘bu onayı vermeyeceğine göre’, Ada’da Koçarslan’ın yeniden bir tesis yapması ve işletmesi mümkün değildir!..”
O halde, Galatasaray Yönetiminin hukukçuları, neden “bu açık hukuki gerekçe ile belki de bir-iki celsede alabilecekleri karar için” harekete geçmezler de, “yılan hikâyesine dönen ve ciklet gibi çiğnenen ve de davaların uzayıp gitmesini sağlayan gerekçelerin arkasında” koşuşturup dururlar?..
Kim bilir belki de, “Bu uzatmalarda, Ada’yı Koçarslan’ın işletmesi için yeni bir fırsat zuhur eder” diye mi, acaba?..

EVERTON'A GİTMEK!..
Türk futbolunun ve Galatasaray’ın “taçsız kralı” Metin Oktay, “İtalya’ya gitmekte değil, Palermo’ya gitmek” ile büyük hata yapmıştı ve şimdi, Cenk’ “iki riski de beraberinde alıyor”; Premier Lig’e gitmek ve Everton’a gitmek!..
Premier Lig, “dünyadaki en zorlu lig” ve de Everton’un hâli meydanda; 22 maçta “19 gol atıp 19 gol yiyen” 34 puanlı Bunley’in iki sıra gerisinde ve 27 puanla Lig 9’uncusu, dahası “ligin en çok gol yiyen 8 takımı arasında” ve “sonuncu” Swensea kadar gol yemiş; 34. Atabildiği gol 22 maçta 25 ve dış saha galibiyeti 11 maçta “sadece” 1!..
Bu tablo “neyi” gösteriyor; Everton’un “hücum yapamayan bir takım olduğunu” ve de “defans da yapamadığını”; hiç olmazsa Palermo “iyi bir defans takımı” idi!..
Böyle bir takımda Cenk ne yapar; Metin Oktay Palermo’da “ne yaptı, ne yapamadı ve sonu ne oldu” ise, Cenk de “onları” yaşayacaktır; inşallah yanılırım!..

KURTULDU!..
Benim “Can Topsakal istifa… mı” başlıkla yazımın çıktığı çarşamba günü, Can Topsakal “Galatasaray basketbol sorumluluğunu” bırakmış. Haklı, hem de çok haklı. Yazık oldu.
Şimdi bulsunlar bakalım, “ondan çok daha iyi” bir yöneticiyi de, Galatasaray TV’nin Yenilmez Armadası’nı “yenilmez” yapsın ve Galatasaray’ın “iyi günler taraftarı” da “istifa” diye bağırmasın!..

ŞAKA!..

Şenol Güneş, “Önce sporcuların alacakları, sonra transfer, ben bunu yeğliyorum” anlamına gelen bir cümle sarf etti. Anlı şanlı medyamızın “ilgilenmediği bu gerçek” bir tarafa.
Aynı medyanın üstelik futbolcularının alacakları ödeniyorken “Galatasaray battı, batıyor” diye hemen her gün manşetler yaptığı bir tablo da öte yana!..
Bakınız daha “iki kulübün transfer kısıtlamalarının mukayesesini” bile yapmıyorum ve de medyamızın “spordan sorumlu” şeflerine soruyorum; “Galatasaray batıyor, Beşiktaş çıkıyor” öyle mi?..

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.