“TSYD” oldu, İSYD!..

A -
A +

Nihayet muratlarına erdiler ve hâlâ merkez binasının ön cephesinde kocaman kocaman “TSYD Sadettin Saran Genel Merkez Binası” yazan “Türkiye Spor Yazarları Derneği’ni, yeniden ve fiilen İstanbul Spor Yazarları Derneği hâline döndürdüler”; bunca yılın, bunca mücadelenin, bunca uzlaşmanın üzerine çarpı işareti koydular ve çöp kutusuna attılar.
Nasıl oldu bu iş; “Türkçe dilbilgisinden ve imladan bihaber olduklarını” övüne övüne ilan ettikleri “yeni tüzük yazılımı” ile ortaya koyan bir gruba teslim olan dernek üyelerinin oyları ile!..
Bilmem ki, 55 yıllık dernek, “50 yıl geriye götürülürken”,  o genel kurula katılan hayatta kalmış dernek kurucularımız, dernek eski başkan ve yöneticilerimiz, şubeleri temsil eden başkan ve yöneticilerimiz, şubelerden gelen üyelerimiz “neden ve nasıl” itiraz ve hatta isyan etmediler?..
Boşluklar, hatalar, yanlışlar konusunda “küçükten başlayarak” birkaç örnek vereyim; mesela “Başkanın olmadığı” toplantıya 3 asbaşkandan hangisi başkanlık edecek; “kura mı çekecekler, daha yaşlı olan mı bu görevi üstlenecek ya da o toplantı için seçim mi yapacaklar” belli değil. (Üç asbaşkandan birini “2. Başkan” yapmak bile akıl edilememiş.)
Ya, 8 Maddenin g fıkrası; “Seçimde aday listelerin eşit oy alması hâlinde seçim tekrarlanmaz, Yönetim kura ile belirlenir.”
Bu ifadenin komikliğine bakın; “yönetim kura ile belirlenecekmiş”. Listelerin çizilmesinin, yerine başka isimlerin yazılmasının, kişilerin tek başına aday olmasının mümkün olduğu bir sistemde, “listelerin eşit oy alması” ne demek? “Kişiler eşit oy alırsa onlar arasında kura çekilir” denilse, tamam da; bu nasıl bir “saçma sapan” ifadedir?..
Tüzükte, buna benzer hata ve yanlışlar o kadar çok ki, yazmaya kalksam bu sütun değil, bu sayfa dolar, devam edelim.
Geliyoruz “asıl” önemli konulara. Mesela “Genel Merkez Yönetim Kurulu ile Disiplin Kurulu’nun görev ve yetkilerinin, önemli boşluklar bırakılarak tam bir kaosa dönüştürülmesi, çok şaşırtıcı. “Gazeteciliği ve gazetecileri temsil eden” bir meslek kuruluşunun tüzüğünde “bu kadar dil ve hukuk yanlışı ile hatasının yapılması” bilmem ki nasıl başarıldı?..
Bitmedi, torbada daha “asılın da asılı” var; “TSYD’yi, fiilen İSYD yapan” yani, “Derneği 50 yıl öncelerine döndüren” değişiklik maddelerinin o genel kuruldan geçmesinin acılığı!..
Yeni (!) Tüzükle “İstanbul Şubesi kapatılıyordu”, dahası, “Dernek Genel Kurulu, İstanbul’dan başka bir yerde toplanamaz” maddesi vardı ve “Aidatını ödeyen bütün üyelere genel kurula katılma hakkı tanınıyordu”; bu ayrı ayrı “masum” gibi görünen “demet” ne anlama geliyordu?..
İstanbul’da oturan üye, sabah kalktığında, genel kurula “bir otobüs, bir deniz ulaşımı, bir metro kartını kullanarak gelebilecek” ve sonra da evine dönebilecekti.
Peki ama, ya Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Antalya’da, Gaziantep’te, Trabzon’da, Anadolu’nun dört bir yanında oturan üyelerin, İstanbullu arkadaşları kadar kolayca genel kurula gidip gelmeleri mümkün müydü?.. Mümkün olsa bile, yüzlerce ve yüzlerce üye, İstanbul’a nasıl gelecek; uçak, otobüs, tren paralarını, geceleyecekleri otelin ücretlerini, harcırahlarını dernek ödeyebilecek miydi? (Tüzükte bu konuda açıklık yok.) “Ödenmezse”, kaç tane şube üyesi, “paralarını ceplerinden ödeyerek”, İstanbul’a gelebilirdi?..
Bana söyleyin bakalım, ey Anadolu şubelerinin başkanları, yöneticileri ve de üyeleri, “Şubeleri, genel kurullarda, azınlıkta kalmaya mahkûm eden” bir sistem geri geldi; şimdi, “Ben İstanbullu üyelerin desteği ile bu seçimi kazanırım, listemde ve kurullarıma hiçbirinizden üye almayacağım” diyen bir başkan adayı çıkar ve de seçimi kazanırsa, ne yapacaksınız, hele yeni değişiklikte “yetkileriniz” de kuşa çevrilmişken?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.