İyi ki, üye değilim!..

A -
A +

Düşünüyorum; “Galatasaray üyesi olsam, ne yapardım?..”
Öncelikle, “genel kurula gidip, sandığa oyumu atmadan önce” neleri düşündüğümü ve düşüneceğimi yazayım.
Evet, öncelikle kendi kendime “Fatih Altaylı başta, Galatasaray üyesi olan ve de ‘Galatasaray batıyor, hele hele Dursun Özbek seçilirse kurtuluş yok’ diye kampanya açan, ama bir araya gelip, genel kurulda seçimi kazanacak bir başkan adayı bulamayan ve de onun etrafında kümelenemeyen, o adayın yanında olacak bir yönetim ekibi kuramayan’ dahası sonra da ‘Baskın seçim vardı, zaman yoktu’ mazeretinin, pardon bahanesinin, pardon palavrasının arkasına saklanan’ felaket habercilerine inanma Öcal ve dolduruşa gelme” derdim.
Diyelim ki, baskın seçim… Diyelim ki, “bir başkan adayı bulmak ve bir liste hazırlamak, gerekli imzayı toplamak için” sadece 10 gün var!..
El insaf, Alp Yalman gibi bir “efsane başkan”, çıkıp da “Ben seçilirsem 3 sene kalacağım ve Galatasaray’ın sorunlarını çözeceğim. Galatasaray’ı bu hâle düşürenlerden de hesap soracağım” diyerek yeniden “başkan adayı” olduğunda, “onu seçtirmemek için”, altını kalın çizgilerle çiziyorum; “24 saat içinde Duygun Yarsuvat’ı başkan adayı olarak bulup, yeterli imzaları toplayıp, listesine yönetim başta kurullarını da koyup” seçime sokan ve kazandıranlara ne oldu peki; buharlaştılar mı, yoksa Dursun Özbek’in söylediği gibi tüydüler mi?..
Öncesini bıraktım, en az bir yıldır “Özbek’in koltuğu sallanıyor” ve de “genel kurulu olağanüstü toplamak için” 1.200’e yakın imza bile toplanmıştı; “imza verenleri” kastetmiyorum, “bu imzaları toplayanlar” nerede, buharlaştılar mı; hayır “Özbek doğru söylüyor”; meydandan tüydüler!..
Peki, bunca yılın “müzmin başkan adayları” neredeler; buharlaştılar mı; hayır hepsi “Armut pişsin, ağzıma düşsün” diye bekleşmeye devam ediyorlar.
Eeee, nasıl olacaktı bu “onların ağzına armudu düşürmek” senaryosu; “7 aylık süreç senaryosu” ile denenmiş” ve “Alp Yalman seçtirilmemiş” ve de “başarı (!) ile” sonuçlanmıştı!..  
7 aylık süre sonrasında ne olmuştu; seçilen “Duygun Yarsuvat”, “Ben kefilim” diyerek, Dursun Özbek’in seçilişine önderlik etmiş ve de “kendi adını” da Galatasaray Başkanları galerisine yazdırmıştı!..
Şimdi, “Galatasaray üyesi olsaydım”, bu yakın zaman örneği ortada iken, durmadan “Şampiyon olsak da mayısta seçim yapacağım” diyen sevgili Mustafa Cengiz’e nasıl gidip de oy verirdim? 5 ay boşa gidecek ve “olacak” da, sadece “Mustafa Cengiz adının, Galatasaray Başkanları listesine yazılması” olacaktı.
Eğer Mustafa Cengiz ‘Ben 3 yıl için adayım. Galatasaray’ın sorunları büyük, zaman kaybedilmemesi gerek. Ben ve arkadaşlarım bu sorunlarla baş etmek için göreve talip olduk, başaracağız” deseydi, diyebilse idi, hiç düşünmeden “sarı listeyi” sandığa atardım.
Ama yapmadı, yapamadı. “5 ay sonra seçim” diyerek “3 yıllık başkan adayı olarak alamayacağını zannettiği oyları almanın” peşine düştü ve işte o anda benim oyumu kaybetti.
Galatasaray Başkanlığına “görev yapmak, sorunları çözmek için” talip olunur, “başkasını seçtirmemek ve 5 ay sonra başkasını seçtirmek için” değil. Bu kötü örnek “7 aylık” olarak bir defa denenmiş ve Galatasaray’ı “bugünkü duruma getirmişti”, bir daha denemek neyin nesi olacaktı?..
Belli ki, seçimi, Dursun Özbek, hem de farklı kazanacak. Ben de bu tablo içinde, “Öyleyse ne işin var Öcal, bu karda kışta, soğukta senin sandıkta” der, sıcacık yuvamda TV başına otururdum!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.