Cengiz için “bal günleri” bitti!..

A -
A +

Olağanüstü ve seçimli genel kuruldan önce kulise adları “başkan aday adayı” olarak düşenlerin ve konuşulanların “başkan adayı olarak” topu, “başkanlığa aday olan” başkan Dursun Özbek kadar etmediklerini, “tek tek ya da birkaçı bir araya gelip başkan adayı olamayarak” ortaya koydular. Üstelik de “gülünç bir bahane” ile; “Baskın seçim yapılacak, vaktimiz yok!..”
Ne var ki, Mustafa Cengiz çıktı, “Ben adayım” dedi, imzalarını buldu, listesini yaptı, hatta “seçilirse, Sportif AŞ yönetimine getirilecek adaylara kadar”, her şeyi tamamladı ve genel kurula geldi. “Zaman yok” bahanesine sarılanlara da adeta dedi ki; “Hani zaman yoktu?..”
Ve… Üstelik “seçimi de kazanarak” Galatasaray’ın 37’nci başkanı oldu. Böylece “O korkak ve zaman bulamayan aday adaylarının arasına, seçime girip kaybeden Başkan’ı da katarak” gösterdi ki; “Dursun Özbek de dâhil, tümü, ‘başkan adayı olarak’ bir Mustafa Cengiz etmemişti!..”
Cengiz ve listesi, seçimi kazandı; “Özbek cephesi şok yaşarken”, kazanan cephe bayram yaptı; “Mayısta seçim için hazırlık yapıp aday olmak için sıra ve fırsat bekleyenler” de kutlamalara “Allah Cengiz’den razı olsun” misali katıldı.
Ne var ki, “bayramı bitirecek” gerçekler daha “mazbatalar alınmadan” Mustafa Cengiz’in konuşmalarının satır aralarında yer almaya başladı. Ve sıra geldi, “her branşta başarı ve şampiyonluk sözü veren” Cengiz ve arkadaşlarının “çarkı döndürmek için neyi, nasıl yapacakları” saatlere… “Bal günleri” çabuk bitmiş, saatler, hatta dakikalar “önemli” hâle gelmişti.
Bir gerçek ortada idi; seçimi kazandıran 1.700 oyun, “belki de en az yarısı” Mustafa Cengiz ve arkadaşlarına “Mayısta seçim yapılmasını isteyen ve bekleyen adaylardan gelen” emanet oylardı. “Bu oy tablosu” ile başkan olunmuştu ama “Büyük problemlerin çözümü için beklenen desteği bulmak” nasıl olacaktı?..
“Mayısta başkan olma hayali kuranlar”, başarılı olursa ve de futbol takımı şampiyonluğa ulaşırsa “Mayıstaki seçime en güçlü ve şanslı olarak girecek” Mustafa Cengiz’e “beklediği desteği” verecekler miydi?..
Mazbatasını almadan, “halının altına süpürülen büyük ve birikmiş problemlerden söz etmek” ve de “çalışanlardan, sporculardan 1 aylık mühlet istemek”, elbette söz verilen şeffaflığın ilk adımları idi ama “Özbek gitsin, Cengiz + Biz gelelim” diyenleri de derin derin düşündürecek ve “Galatasaray gündeminin birinci sırasına koyacak” bir gerçeği işaret ediyordu.
Çok açık şekilde ortadaki, “Özbek’in gönderilmesi çok zordu” ama “Onun, insanı âdeta ‘Kaçmak mı istedi, bilerek mi yaptı’ diye düşündürecek peş peşe büyük hataları ve gafları ile seçim kazanıldı” ve Özbek gönderildi.
Ama, daha “ilk günden” ortaya konulmaya başlanıldı ki; “Bundan sonrası, Dursun Özbek’i göndermekten çok daha zor problemlerle doluydu” ve “4 ayda nasıl altından kalkılacak” ve “verilen sözler” nasıl tutulacaktı?..
Daha ilk günden “Cumhurbaşkanı’ndan yardım beklendiğinin açıklanması” güzeldi de, “Ülke, Kuzey Suriye’de son derece önemli, hassas ve kritik operasyonların içinde iken ve bu operasyonlar ABD’den Rusya’ya, AB’den, NATO’ya kadar çok yönlü görüşme ve kararlar için bazen günün 24 saati yetmezken”, Devletin zirvelerinin “Galatasaray’ın problemleri ile uğraşacak, ilgilenecek zamanı bulması” mümkün olacak mıydı?..
Mustafa Cengiz’e ve arkadaşlarına elbette başarılar dilerim. Azimle ve “gece gündüz” demeden çalışacaklarına da inanıyorum; ama “yetecek” mi, işte onu bekleyip, göreceğiz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.