Fenerbahçe kaptanına tokat!..

A -
A +

Adamı yere göğe sığdırmaz, şişire şişire, “kendisini neredeyse dünyanın en büyük basket koçu sanması için” elimizden geleni ardımıza koymazsak, işte olacağı budur; O da kalkar Banvit maçında, hem de salonun ortasında, tribünlerdeki, TV başındaki onca seyircinin, onca rakip oyuncu, yönetici ve teknik adamın önünde “Fenerbahçe kaptanına tokat atar!..”
Şimdi soruyorum; “bu adam”, Real Madrid’in koçu olsa, Barcelona’nın, Olimpiakos’un koçu olsa, “bu küstahlığı” yapabilir miydi; mesela Spanoulis’e o tokadı atabilir miydi; “atarsa” o takımların yönetimleri, o ülkelerin spor basını, federasyonları ne yaparlardı?..
Ama, anlı şanlı Aziz Yıldırım ile “Divan Kurulu’nda Ali Koç’a karşı kürsüye çıkardığı” asbaşkan Şekip Mosturoğlu “Ali Koç’a gösterdikleri tepkinin minnacık bir parçasını bile” göstermediler ve “Fenerbahçe kaptanının yediği” tokada, Sfenks sessizliği içinde “Afiyet olsun” dediler!..
Adam, “Benim tüm oyuncularımla, her biriyle ayrı ayrı olmak üzere farklı bir ilişkim var ve hepsini çok seviyorum. Melih de bu takımın kaptanı ve benimle geldiğim ilk günden beri çalışan tek oyuncu. Dün oynanan karşılaşmada yaşanan, mücadelenin iyi gitmediği bir anda takımı uyandırmak ve kalan bölüm için ateşlemek adına verilmiş bir reaksiyondu” diyerek, bir özür bile dilemeden, bu çirkin olaya noktayı koydu ve “iş bitti!..”
Ve de “11 şubat 2015’de oynanan” Galatasaray-Eskişehir Basket maçının devre arasında, altını çiziyorum; “soyunma odasında”, evet “iyi oynamadığı, konsantre olamadığı için soyunma odasında 19 yaşındaki Göktürk Ural’a iki tokat atan” o zamanın Galatasaray Koçu Ergin Ataman için “yazmadığımızı bırakmadığımız” spor (!) medyamız da, nedense “bu defa” adeta “dut yemiş bülbüle döndü”; onca anlı şanlı basket yazar ve yorumcularımızdan bile “tık” çıkmadı!..
Acaba, Aziz Yıldırım korkusundan mı, Fenerbahçe sevgisinden mi, yoksa “o adamın aşkından” mı; artık kendileri düşünsünler!..
Ergin Ataman, “Soyunma odası, bir takımın yatak odasıdır, orada böyle şeyler olabilir. Atmış olduğum tokadın kamuoyunda oluşturduğu rahatsızlığın farkındayım. Yaşanan bu gelişmelerden olumsuz yönde etkilendim ve çok üzgünüm. Bu davranışımın bir hata olduğunu biliyorum, tüm spor kamuoyundan da özür diliyorum” demişti.
Ve de, sıkı durun Basketbol Federasyonu da “hakem raporunda, gözlemci raporunda olmamasına rağmen”, sadece genç oyuncunun şikâyeti üzerine, “yıldırım hızı ile” Ergin Ataman’a “para cezası” vermişti!..
Cezanın gerekçesi ise bugün “o adama seyirci kalan” Basketbol Federasyonu yetkilileri başta, herkesin kulağına küpe olacak cinstendi; “Önemli bir kulübün, hatta Türk Millî Takımı’nın antrenörü durumundaki Ergin Ataman’ın, spor camiasındaki diğer kişilerin sorumluluklarının ötesinde, genç spor insanlarına ve bilhassa geleceğin antrenörlerine örnek olma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu tip olaylar karşısında sessiz ve tepkisiz kalmak, bu tip olaylara destek olmak anlamına geleceği, ilgililerin mevzuat kapsamında cezalandırılarak, caydırıcılık ilkesinin uygulanması gereği açıktır.”
Aslında “o adamın tokadı”, sadece “Fenerbahçe kaptanı ve millî takım oyuncusu” Melih Mahmutoğlu’na değil, Türk basketboluna atılmıştı, ama kimin umurunda ve de Obradovic’e laf söylemek, ceza vermek kimin haddine?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.