Bir “üst akıl” lâzım!..

A -
A +

Yeni evlilerin çoğunun başından geçmiştir; hele hele “eşi olan hanım, çok genç” ise. “Pilav yaptığında”, genelde “ya lapa olur, ya çorba, bazen de pilav!..”
Gerçi “genç değil”, hatta bana ve benim gibi düşünenlere göre “epeyce ihtiyarlamış” olan Lucescu, “millî takımımızla hem de epey pahalı bir sözleşme imzaladığından beri sahada oynattığı futbol ve aldığı sonuçlarla, bana yazımın girişindeki “pilav gerçeğini” hatırlatıyor; kaç maç oldu, değişen pek bir şey yok; ama “bahane” çok!..
Bu defa da “pilav”, İrlanda maçında “oldu lapa”, Karadağ maçında da “çorba!..”
Bana kalırsa ve “böyle giderse”, Federasyon Başkanına bir tavsiyem olacak; “Millî takımda Lucescu’nun üstünde yer alacak bir üst akıl” aramaya başlamalı, mesela; Yılmaz Vural!..
Nedenini de hemen yazayım; ne diyor, Karadağ millî maçından sonra Lucescu; “Daha yeni grubuz, sonuç için mutlu değilim ama oyun için mutluyum!..”
Herhalde “saha kenarından” Lucescu, TV ekranından ben, “başka başka iki maçı seyrettik!..”
Lafı uzatmadan söyleyeyim; “Milli Takımın, İrlanda önünde de, Karadağ önünde de oynadığı futboldan memnun ve mutlu olmak için” ancak ve ancak “Lucescu yağcısı” olmak gerek!..
Kendi sahasından top çıkarırken, “en az 10 defa topu futbolcularımıza kaptıran ve kalesinde bize gol akını üzerine gol akını fırsatını veren, dahası topu kaptırmadıkları zaman kalemizde çok müsait gol fırsatları yakalayan ama ancak 2’sini gole çevirebilen” bir Karadağ vardı karşımızda ve de  “bu futboldan memnun olan” bir Lucescu var, başımızda!..
Bitmedi, “işin asıl bombası” daha sonra geliyor; Lucescu diyor ki maçtan sonra, “Genç futbolcularım, henüz elimizdeki skoru koruyabilme aşamasına gelmedi.”
Kafaya bakın, düşünce sistemine bakın; Kayserispor’un, Göztepe’nin “rahatlıkla yenebileceği” Karadağ önünde, (İtalya, Belçika, Hollanda bir yana, Macaristan ve Romanya’dan bile söz etmiyoruz) “2-0 galip duruma geçen” Türk Millî Takımı, “skoru koruma aşamasına henüz gelmemişmiş!..”
Vay canına, sevgili okurlarım ve de Federasyon Başkanım, demek ki, ne öğretecekmiş, anlı ve de şanlı millî takım hocamız, talebelerine, “Karadağ önünde 2-0 öne geçince, nasıl skor korunabilir”, onu. “2’yi 4’lemeyi, 6’lamayı öğretmek” varken!..
Dedim ya, “ihtiyarlamış futbol aklının üzerine” ya tez elden bir “üst akıl” bulmamız ya da “iş işten geçmeden” bu “kocamış futbol aklını “değiştirmemiz” gerek!..
Ama bakıyorum, sevgili meslektaşlarım, “O şöyle oynadı, bu böyle oynadı. Çıkarılan falanın yerine, filan alınsaydı. Eee, Gökhan yoktu, Serdar Aziz yoktu” ile uğraşıp, noktayı koyarak, “gelecek millî maça kadar” perdeyi kapatıyorlar ve “yüzbinlerle, milyonlarla avrolu” bir “ihtiyarlamış futbol aklının saltanatı” da sürüp gidiyor.
Ve de adam, “seyrettiği maçların sayısı ile” sahne almaya devam ediyor. Anlaşılıyor ki, çok ama çok yoruluyor arkadaş, herhalde “Çavuşesku Romanya’sında bu kadar yorulmuyordu”; acıyorum ona.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.