Bir “tarihe” şahitlik ediyoruz!

A -
A +

Suriyeliler, kentsel dönüşüm, Bahar Kalkanı, İdlip, Elâzığ depremi, göçmenler, Edirne’den canlı yayınlarla zaten çok ağır bir gündemimiz vardı.
Kendimizi bunların hepsini unutturan “koronavirüs” gündeminin tam göbeğinde bulduk.
Ülke, pardon dünya olarak hızlandırılmış bir “virüs” eğitiminden geçiyoruz.
Hayatımıza; şimdiye kadar hiç tanımadığımız bilim adamları girdi.
Artık onlar izleniyor, onlar reyting yapıyor. Ateş Kara, Mehmet Ceyhan, İlyas Dökmetaş, Recep Ünal, Serhat Ünal, Hasan Tezer...
Bu virüs, ardında çok kalıcı değişiklikler bırakacak.
Online hayata geçtik, buna kimse direnemez.
Avrupa Birliği, NATO gibi kurumların yerlerini korumaları çok zor.
Petrol, artık bir zenginlik ölçüsü birimi değil!
Sosyal hayat kavramı, yerini bambaşka bir şeye bırakacak, bıraktı.
Düğünler, nişanlar, nikâhlar, brunch’lar, havuzlar, spor salonları, restoranlar, mitingler, yaş günü partileri, balolar, konferanslar, kongreler...
Bakalım bu “tören ve mekânlardan” hangileri hayatta kalabilecek?

Hiç gerek yoktu!
Sanıyorum; Nihat Özdemir ve Servet Yardımcı’ya “Hayatınızda en çok neye pişman oldunuz?” diye sorulsa...
Herhâlde “17 Mart Salı günü yaptıkları basın toplantısı” cevabını verirler.
Hiç gerek yoktu! Hele de bir teknik adamı hedef almaya! İşin bu noktalara geleceğini hesap edememişler.

Öpün, başınıza koyun!
Ağustosta yeni sezon, başlayabilirse; öpün başınıza koyun!
Yersiz ve lüzumsuz tartışmalara hiç gerek yok!
Futbolda bütçeler, yüzde 25’lere inecektir.
İtalya ve İspanya’nın ayağa kalkması pek kolay gözükmüyor.
Avrupa’nın ya da ülkemizin; 2019-2020 futbol sezonunu “yok saymaktan” başka çaresi yok.
Geldiğimiz nokta; “o kulübün menfaati, bu kulübe yazık olur” meselesi olmaktan çoktan çıkmıştır.

Yanlış biliyorsun Falcao!
Falcao, yayıncı kuruluşa verdiği röportajda şu cümleleri kullandı;
“VAR’da pozisyonların ağır çekimde gösterilmesi hakemlerin doğru karar vermesini zorlaştırıyor. Bence VAR sisteminde pozisyon tekrarları bu şekilde kullanılmamalı.”
Şimdi Falcao’nun tam bilmediği veya eksik bildiği bir şey var.
VAR protokolünde ve hakemlere verilen eğitimlerde pozisyonların normal hızda izlenmesi tavsiye ediliyor. Hakemler de buna uyuyor.
Ancak bunun iki istisnası var.
1) İhlal noktasının tespitinde (Oyuncu bilekten üste mi bastı, bilekten aşağı mı bastı? Veya dirsek rakibin yüzüne mi geldi, göğsüne mi geldi?)
2) Topun temas noktasının tespitinde (Top ele mi geldi, vücudunun başka bir yerine mi geldi?)
İhlal noktasının ve topun temas noktasının tespitinde; yavaş çekimde veya durdurularak izleme yapılıyor. Bunun dışında yavaşlatılmış gösterimde izlemiyorlar.
- İhlal noktası tespit edildikten sonra hareketin şiddetini ölçmek için,
- Topun temas noktasının tespitinden sonra “elle oynama mı ele çarpma mı” bunu belirlemek için tekrar normal akış seyrediliyor.
Bu konuya açıklık getirme ihtiyacı duydum. Çünkü çok sayıda hakemden, “Falcao çok güzel şeyler söyledi. Ancak ağır çekimle ilgili kendisi yanlış bilgilendirilmiş. Doğrusu söylenmeli” şeklinde mesajlar aldım.

Söyleyenin yanına kalıyor!
Şu ağır virüs gündeminde bu konuya girmek ne kadar doğru bilmiyorum.
Ekrandaki yorumcu, Fırat Aydınus ve Mete Kalkavan ile ilgili çok ağır şeyler söyledi.
Daha sonra da şunları yazdı; “Bakınız iki hakemi veya birini ahlaksızlıkla suçluyorum beyler, kolay iş değil! Eğer iki hakem ahlaksızlığı kabul ediyorsa pes. Çünkü ben mahkemeye verildiğimde hakemin VAR’la konuşmasını isteyeceğim. Bakarsınız ahlaksız ben çıkarım o zaman da yorumculuğu bırakırım.”
Federasyon tarafını belli etmeli.
Hakemlerine kefillerse çıkıp bir açıklama yapsınlar, arkalarında dursunlar.
Haa, kefil değillerse, o zaman da gereğini yapsınlar.
Size bir eleştiri geldiğinde; canlı yayında Fatih Terim’e neler söylediğinizi gördük!
Peki bu hakemlerin yerlerine kendilerini koyup; Riva’daki o koca binada empati yapan hiç kimse yok mu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.