"Ömrünü nasıl geçirdi?.."

A -
A +
Lüzumsuz, faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir. Zararlı kitapları, gazeteleri okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyretmemelidir...

İslâmiyetin yasak ettiği şeylerden ve bunlarla meşgul olanlardan uzak durmalı, böyle insanlarla zaruret miktarı görüşmelidir. Vakitleri, çalışmakla ve ibâdetle geçirmelidir. Eğlenecek zaman, öldükten sonradır. Sâlih, temiz ve ehl-i sünnet olan Müslümanlarla görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır. Lüzumsuz, faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir. Zararlı kitapları, gazeteleri okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyretmemeli, bunların tuzaklarına düşmemelidir.

Her işte olduğu gibi, zamanı değerlendirme konusunda da, Din Büyükleri en güzelini yapmış, yapılması gerekenin en güzelini veciz sözlerle ifâde buyurmuşlar ve;
"Alâmet-ül makt, izâat-ül vakt" diyerek, kötülüğün, ahmaklığın alâmetini boş durmak olarak vasıflandırmışlardır.

Fudayl bin İyâd hazretlerini ziyârete gidenler;
-Yoksa sizi meşgul mü ettik dediklerinde;

-Evet doğru söylediniz. Kitap okuyordum. Sizin sebebinizle okumayı bırakmak zorunda kaldım, cevabını vermiştir.

Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Kıyâmet günü herkes, dört suâle cevap vermedikçe hesaptan kurtulamayacaktır: Ömrünü nasıl geçirdi. İlmi ile nasıl amel etti. Malını nereden, nasıl kazandı ve nerelere harcadı. Cismini, bedenini nerede yordu, hırpaladı?)

Fahreddîn-i Râzî hazretleri ders okuturken, sokakta buz satan birisi;
-Sermayesi eriyen bu şahsa yardım edin, diyerek geçer. Fahreddîn-i Râzî hazretleri talebelerine dönerek; "İnsana verilen ömür de bir buz gibi hızla erimektedir. Allaha yemin olsun ki, yemek saatlerinde ilimle meşgul olmayı kaçırdığım için çok üzülürüm. Zîrâ vakit çok kıymetlidir" buyurmuştur.

Hacı Bayram-ı Velî hazretleri, talebelerine, sevenlerine hitaben;

"Boş gezenler zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalpleri şeytanın konağı olur" buyururdu.

Muhammed Pârisâ hazretleri, yarın yaparım, ileride yaparım diyenlere hitaben;
"Bugün dünkü günün yarınıdır. Bugün ne yaptın ki, yarın ne yapacaksın" cevabını verirlermiş.

İslâm âlimleri, talebelerine yalnızlığı tavsiye ederler ve;
"Dersinizi bitirip evlerinize dönmek üzere ayrılınca, dönüşü topluca yapmayıp, ayrı ayrı gidin! Zîrâ beraber gidince, yolda faydasız şeyler konuşur, vaktinizi zayi edersiniz. Yalnız olursanız, yol müddetinizi değerlendirirsiniz" derlermiş.

Netice olarak İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin, bir talebesine hitaben buyurduğu gibi:
"Bizi seven kardeşim! Vakit, keskin bir kılınç gibidir. Yarına çıkacağımız belli değildir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklı olan böyle yapar."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.