"Hele yanında at suratlı biri vardı ki sorma ana!"

A -
A +
Bize “Sizinki evhamlık, oturun oturduğunuz yerde, keyfinize bakın...” dedi.
 
Elmas Nine:
- Bu rahatlık nereden geliyor? Sen ona sebebini sormadın mı, bir şey demedin mi?
- Demez olur muyum ana?
- Ee! Ne cevap verdi?
- Yüzüme karşı sırıttı sadece! “Kız! Sen ne gamsızsın! Başkalarının başına gelecek bir belânın, musibetin senin başına gelmeyeceğini düşünmen, senin başına gelmiş en büyük bir musibettir, unutma! Herkes bir telaş içinde harıl harıl çalışıyor, görmüyor musun?” dedim! Sadece burun kıvırdı. “Sizinki evhamlık, oturun oturduğunuz yerde, keyfinize bakın” dedi, güldü. Çuval değil ki ağzını büzesin!
- Belki de böyle bir şeye ihtimal vermiyordur gelinim.
- Belki… Hele yanında at suratlı biri vardı sorma ana!
- Tövbe de kızım! Her önüne gelene isim takma! Güzellik, çirkinlik kimsenin kendi elinde değil ki!
- Ana çirkinliğinden dolayı demiyorum! Ümmügülsümlere gelmişlerdi. İlk defa orada gördüm zaten. Yok efendim; “zenginleri geziyorlarmış, kıymetli eşyaları, paraları saklamaları lazımmış” deyip bizimle aklınca dalga geçti. Durmadan evin içini, eşyaları inceledi durdu. Ondan şüphelendim ama…
- Hiç hislere göre hareket edilir mi a güzel kızım?
- Öyledir de… ah anacığım; bir hâlini görseydiniz! Bize “Urus geliyor” diyor, korkutuyor, kendinde hiçbir telâş, endişe izi yok! Bu iki surat bir arada nasıl olur?
- İnsanların kalbini yarıp bakamıyorsun ki a güzel kızım! Biz zahire bakarız, kafasındaki meçhul düşüncelerini zaten bilemeyiz!
- Biz de zaten öyle davrandık ana, teşekkür ettik gönderdik.
- Diğer komşular ne âlemde?
- Herkes işlerini bitirip bir an evvel Erzurum’a gitmeyi düşünüyor.
- Mehmet’im de biraz önce atına bindi, hakikatleri öğrenmek için şehre gitti.
- He gördüm canım anam... O kadar telaşlıydı ki; yakınımdan geçerken beni bile görmedi.
- Telaş, telaş! Bizim oğlan zaten öyledir! Bak güzel gelinim; mezara iyice yaklaştığımı hissediyorum, bugün varım, yarın yokum. Rahmetli kaynanamla bir gün böyle baş başa oturuyorduk. Yüzüme baktı tebessüm etti. Beni pek severdi. İncinmemi, kırılıp üzülmemi hiç istemezdi. Hayatım boyunca unutamayacağım her biri altından daha kıymetli nasihatler etti. O gün pek hislenmiştim. “Evlat, bunlar benden sana yadigâr kalsın, aklına gelince ruhuma bir Fâtiha gönderirsin” demiş, ağlamıştı. Tabii, sulu gözlü biri olan ben de hiç durur muyum? Öylesine ağlaştık bir müddet.
- Cenâb-ı Allah rahmet eylesin. Hayırla yâd olunmak ne saadet! DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.