TÜRKMENDAĞI

A -
A +

Elimiz yazmaya bile varmıyor; "Türkmendağı düştü!" Haberi, yüreğimize hançer gibi saplanmakta. Adana'da MİT tırlarını durdurup Bayır-Bucak Türkmenlerine yardım götüren yiğitlere silah doğrultanlarla bu hain talimatı verenler, Türkmendağı'nın düştüğü haberini işitince acaba ne hissediyorlar? Acaba hangi yalanın, hangi mazeretin arkasına sığınıyorlar?

MİT tırlarını o gün durdurmanın, görevli şahısları engellemenin bedeli işte şimdi ortaya çıktı. O suçu işleyenler hakkında bundan böyle savaş hukukuna göre ek bir iddianame hazırlanması gerekmektedir.

Ek iddianamede "düşmana yardım ve  destek olma" isnadı yer almalıdır. Eğer; Suriye Türkmenlerine, muhaliflere Türkiye'nin sevk ettiği yardımlar, en baştan itibaren sekteye uğramadan yapılabilseydi, bugün Suriye'de manzara başka türlü olacak ve şimdi bu acıyı yaşamayacaktık.

Türkmenleri ve Hür Suriye Ordusu'nu kalbden tebrik ediyoruz.

Bugüne kadar çok iyi dayandılar...

Geçen ay BM'deki Obama-Putin müzakeresinin hemen ertesi günü Rus uçakları IŞİD'i vurma bahanesiyle Suriye'ye girdi. Fakat ilk ândan itibaren Moskova, DAEŞ'i değil ılımlı muhalifleri, Hür Suriye Ordusu'nu ve Türkmen köylerini vurmaya başladı. Osmanlının "Moskof" dediği bir kere daha Moskofluğunu yapıyordu. Güney sınırımızda mutlak surette aleyhimize oyunlar oynanmakta. Washington ve Moskova'nın Suriye'ye dair bir menfaat bölüşmesine gittiklerinden şüpheliyiz. Paris saldırısı da pekâlâ parsadan pay kapmak için tezgâhlanmış bir oyun olabilir. Paris katliamı üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Hollande "bu bir savaş sebebidir" diyerek işaret fişeğini ateşlemesi manidardır. Bu söz üzerine Fransız jetleri, Suriye semalarından bombalamaya başladılar. İran zaten hem kendisi ve hem de taşeron'u Hizbullah vasıtasıyla Suriye'de.

Türkmenler, Hür Suriye Ordusu ve ılımlı muhalifler, Nusayri rejim kuvvetleri, Rusya, İran, Hizbullah, DAEŞ ve yer yer YPG ile mücadele etmekteler. Onlara bu çetin mücadelelerinde sadece Türkiye yardımcı olmakta. Az evvel temas ettiğimiz gibi ABD, Fransa ve diğerlerinin derdi başkadır. Nitekim ABD dışişleri bakanı John Kerry, konuşmalarında devamlı zikzaklar çizmekte. Önce her tarafa çekilecek cinsten laflar ediyor. Sonra netlik ayarı yapılıyor. Bunun gibi Amerikan devlet başkanı Barack Obama'nın G20 konuşması da hayli yavandı. Sanki mecbur kalıp da Antalya'ya gelmiş gibiydi. Rusya Federasyonu devlet başkanı Vladimir Putin'in suratıysa toplantı boyunca beş karıştı. Sebebi G20'nin ardından anlaşıldı. Hiç vakit kaybetmeden Suriye'deki taarruzlarını şiddetlendirdi.

Bugün  varılan vahim noktada Rusya, Nusayri, İran ve Hizbullah güçleri, Türkiye ile Türkmendağı arasındaki yolu kapatma çabasındalar. Fakat ümitsiz olmama adına şu söze çok dikkat etmeli. Türkmenler diyor ki: "Türkiye bize lâzım gelen desteği verirse biz Türkmendağı’yla kayıp köylerimizi geri alabiliriz!" Bu yüksek inanç ve kararlılık çok değerli. Bu inanç ve bu kararlılık, hatta kahramanlık duygusu tükenmeden Türkiye, tedbirde asla kusur etmemeli, asla geç kalmamalıdır.

Oyuna karşı uyanık olmalı.

Önce kurulmak; sonra da birleştirilmek istenen Kürt kantonları ve ardından el değiştirmeye zorlanan Türkmen vatanı üzerinden Türkiye'nin güney hududu yeniden tanzim edilmeye çalışılmakta. Tasavvur edilen şekil, tamamen aleyhimizedir. Yeri gelmişken onu da demeden geçemeyeceğiz; şu 98 km'lik hududu birlikte koruma hikâyesine de dikkat etmeli. Biz her tarafı emniyete almışken sadece 98 km'de mi aciz kaldık?

Türkiye, kamuoyu oluşturmak için BM'yi acilen toplantıya çağırmalıdır. Başkentlere yapılacak ikili görüşmelerle de samimiyetleri şüpheli dostlarımız üzerinde baskılar uygulamalıdır. Diğer taraftan cesur ve gözü pek kararlar alarak Türkmenler, en gelişmiş silahlar ve insan unsuruyla desteklenmeli ve ardından onlara "Kuzey Suriye Türkmen Cumhuriyeti"ni kurdurarak bu devleti tanımalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.