TÜRKİYE BAŞBAKANI, ARSLANLAR GİBİ KÜKREDİ!

A -
A +
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1959'da başlattığı AB/Avrupa Birliği'ne adaylık müracaatını sabırla  devam ettirmektedir. Aynı devlet AK/Avrupa Konseyi'nin ise 1949'da kurucu âzâsıdır.
AP/Avrupa Parlamentosu, AB'nin değil, AK'nin parlamentosudur.
AP, geçen hafta Türkiye aleyhine bir rapor hazırlayarak Ankara'ya yolladı. Türkiye, mülteciler mevzuunda başta Avrupa olmak üzere bütün dünyanın sorumluluğunu tek başına yüklendiği hâlde yazılan rapor, Suriyeliler dahil sözde Ermeni mes'elesine kadar neredeyse her satırıyla bizi rahatsız edecek mahiyette. O kadar ileri gidilmekte ki Ankara'nın "Ermeni soykırımı"nı tanımasını bile istemekte. Haddini aşan bu rapora Devletimiz lâzım gelen aksülameli gösterdi. Öyle ki bu reaksiyon, raporun iadesini icap ettirdi. "İade" diplomatik nezaket dilidir. Esasında, anlayanlar için geçmişimize katliam iftirası atanların suratına fırlatmadır.
Tam bu süreçte AKPM/Avrupa Konseyi Parlamentosu başkanı sn Pedro Agramunt, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu AP'de bir konuşma yapmak üzere Strasbourg'a dâvet etti. Sn Başbakan, dün mezkûr mecliste bir konuşma yaptı ve soruları cevaplandırdı. Konuşma muhtevalı, cevaplar tatmin ediciydi. Bir mülteci ailenin, doğum sebebiyle bir hastanemizde gördüğü üstün insani muameleye dair verdiği malumat, taş bile olsa vicdanları eritecek kalitedeydi.
Başbakan Davutoğlu, Avrupa'nın içinde Avrupa'ya da en anlaşılır dille sesleniyordu. "Avrupa, kalbindeki problemleri aşamıyor!" derken aslında "niyetinizi sorgulayın!" demekteydi. "Küreselleşmenin hayatın her alanını etkilediği böyle bir ortamda adalet ve merhameti de küreselleştirelim" derken de Batı'nın çifte standard, ötekileştirme ve bencilliğine gönderme yapıyordu.
O arada HDP'li Ertuğrul Kürkçü de bir soru sordu. Fakat soru İngilizceydi. Eski militan, teröristleri "gerilla" diye anıyor ve "gerillayla savaşı ne zaman bırakacaksınız, şu kadar ölü var!" diyordu.
Dün, Avrupa Konseyi'nde bir ilk yaşanmaktaydı. 01.01. 2016 Günü alınan kararla Türkçe, AK'nin çalışma dili olmaktaydı. Diğer taraftan Türkçemiz, AB'de de resmî dil olma yolunda. Bu imkânla Başbakanımız, tarihte ilk defa olarak Avrupa Parlamentosu'nda Avrupalı vekillere Türkçe hitap ediyordu. Tabiatiyle Ertuğrul Kürkçü'nün sualini Türkçe sorması gerekirdi. Halbuki O, inadına İngilizce sordu. Demek ki İngilizler, kendisine daha yakın...
Kürsüde soruları cevaplandıran Başbakan Davutoğlu, sorunun İngilizce sorulması ve teröristlere gerilla denmesi üzerine öfkelenerek şu karşılığı verdi: "Türk vatandaşlarından oy almış bir milletvekili olarak böyle bir günde sorunu Türkçe sormanı isterdim. İnsanlar için emniyet ve hürriyet olmazsa olmaz iki ihtiyaçtır! vatanımda bunları temin edene kadar bu mücadele tavizsiz şekilde devam edecektir. Eğer Türkçe düşünseydin, konuşmalarımızı anlar, satır aralarını okurdun!"
Başbakanın sözleri, kırbaç gibi şaklarken Ertuğrul Kürkçü'nün omuzları çöktü, yüzü küle döndü. O  ân, "keşke 1972'de 10 arkadaşımla beraber ben de ölseydim!" diye hayıflanıp hayıflanmadığını merak etmemek mümkün değil. Arkadaşlarının idamını önlemek için bir kaç NATO askerini kaçırmış bir kısım militan teröristler, askerlerimiz tarafından Kızıldere'de kuşatıldı. 30 Mart 1972 günü çıkan çatışmalarda 11 teröristin tamamı öldürüldü. Fakat bilâhâre Ertuğrul Kürkçü'nün samanlıkta bulunmasıyla ölenlerin 11 değil 10 kişi olduğu anlaşıldı. Herkes ölürken adı geçenin kurtulması o günlerde çok tartışılmış, şüpheler ve bazı yakıştırmalar olmuştu.
İşte bu sosyalist ve herhâlde aynı zamanda Kürtçü vekil, Türkiye Başbakanını güya el-âlemin içinde ağır bir soruyla zora sokmak istemiş, fakat paramparça edilmişti.
Milletimizi, AP'de ses bayrağımız Türkçe ve millî his ve vazgeçilmez değerlerimizle birlikte şerefle ve dirayetle temsil eden başbakan Ahmet Davutoğlu'nu can-u gönülden tebrik ediyoruz...
Bir dünü düşününüz ve bir de "bu hanıma haddini bildiriniz!" diye kendi meclisimizde nevri dönen Başbakan Bülent Ecevit'in "aile fotoğrafı çektirmek için gittiği Brüksel’de ise fotoğrafta yok olmasını hatırlayınız.
Ağzınıza sağlık sn Başbakan!
AP'de arslanlar gibi kükrerken milletin hislerine tercüman oldunuz.
Bu takdir hakkınızdı!..
Biz de milletimizin hislerine tercüman olmaktayız...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.