TÜRKİYE'NİN CEMİYETİ

A -
A +
Türkiye'nin bugünkü kadrolarında emek ve hizmetleri olan İlim Yayma Cemiyeti, 65 yaşında. Cemiyet,  "hamdolsun" duasıyla Haliç Kongre Merkezi'nde yıldönümünü kutlamaya başladı... Bu vesileyle kim olduğunu, kimlerle var olduğunu, niye yola çıkıldığını, neler yaşandığını, neler yapıldığını ve daha neler yapılacağını toplumla paylaşıyor. İYC genel başkanı sn Yusuf Tülün, cumartesi günü cumhurbaşkanı, meclis başkanı, devlet erkânı ve millet huzurunda inceden inceye anlattı ve her bahsin sonunu "hamdolsun" diyerek noktaladı... 14 Mayıs 1950, tarihimizin dönüm noktalarındandır. O gün, Tek Parti yabancılaşmasına karşı yükselen "yeter söz milletindir!" haykırışının hayat bulduğu gündür. Bu tarihle birlikte elbette ki her şey, bir çırpıda düzelmemiş, iyileşmemiş ama başvekil Adnan Menderes, maarif vekili Tevfik İleri gibi isimlerle Türkiye, yeni bir dönemece girmiştir. Ancak; yol uzun, menzil ırak, yük ağırdır. Çok mankurt yetişmiştir. Kalkınma, büyüme, yeniden yerlileşme darbeler, adam asmalar, tezgâhlanmış anarşi, sun'i ekonomik kriz ve baskılarla kesilecektir. Fakat her ne yapılırsa yapılsın "Allah!" diyenler galip gelecektir. 14 Mayıs 1950'den sonra Türkiye sadece yollarla tanışmaya başlamamış, sadece Ezan-ı Muhammedi hürriyetine kavuşmamış, sadece Osmanlı Hanedanı kadın üyelerinin vatana dönmelerine imkân verilmekle kalınmamış, STK faaliyetleri de başlamıştır. 11 Ekim 1950'de Sultanahmet, Mercan, Yeşildirek esnafından 68 hayırsever esnaf, Sabahattin Zaim, Yusuf Türel, Numan Kurtulmuş gibi az sayıdaki dâvâ adamının da desteğiyle İlim Yayma Cemiyetini kurarlar. İlk olan bu teşebbüs, Lonca teşkilatlarında vücut bulmuş Ahi/kardeşlik irfanının gençliğin şahsında vatanın geleceğini yeniden inşa etme niyetinin temel harcıdır. İlim Yayma Cemiyeti, kuruluşunun haftasında 17 Ekim 1951'de ilk olarak İstanbul İHL'yi açtı. Bugün o ilk sayı, yüze katlanmış vaziyette. Sonra vakıf da kurdu, yurt açtı. İlk zamanlarda 19  talebeyi barındırabilir ve yurt idarecileri-öğretmenler bizzat  yerleri temizlerken bugün memleket sathına yayılmış 148 yurtta 25 bine yakın talebe yarınlara hazırlanmaktadır. İstanbul'un bir semtinde başlayan mütevazı bir hizmet bugün beynelmilel çapa ermiş ve eğitimin her kademesi ve her hizmetiyle donanmış vaziyettedir. Artık o 68 muhterem insandan hiçbiri hayatta değil. Eserleri ise gelişerek devam etmekte. Şu var ki tarihî seyri tek eksik okumamalı. Onlar, bu kutlu yürüyüşü başlatınca şer odakları da boş durmamışlardı. İslamiyet adına birdenbire ortaya çıkan "Ticaniler" heykellere saldırmış ve  Koruma Kanunu çıkmasına zemin hazırlamışlardı. Tıpkı 1996/97'lere gelip de Necmettin Erbakan, başbakan olduğunda yine birdenbire ve yine İslamiyet adına ortaya çıkan "Aczmendiler" üzerinden 28 Şubat Darbesinin yapılması gibi. Tıpkı Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidarın 10 yıl içinde Türkiye'yi dünyayla yarışır hâle getirmesi üzerine hemen güneyimizde, dünkü vilayetlerimizde, Irak'ta Suriye'de DAEŞ'in ortaya çıkması gibi... Hizmet varsa zorluklar da vardır. Bir tarafta Allah yolunda, kalbi Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- aşkıyla dolu altın nesiller yetiştirmek için gecesini gündüzüne katan fedakâr insanlar oldu, bir tarafta da yol kesen eşkıya. Önden gidenlere, minnet olsun, rahmet olsun! "Yola devam edenlere selâm olsun!" Bu hizmetlerde büyük emeği olanlardan Yusuf Türel Beyin isminin bir üniversiteye, Niyazi Kurtulmuş Beyin isminin de diğer bir üniversiteye verilmesi vefâ gösterme adına isabetli olacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.