TAKSİM HÜZNÜ

A -
A +
Taksim Camiî'nin 1940'a kadarki dönem, 1965'te başlayan Adalet Partisi dönemi, 12 Eylül dönemi, REFAHYOL dönemi, 28 Şubat dönemi ve AK Parti dönemi şeklinde günümüze kadar 6 dönemlik bir hikâyesi vardır. Bugün "Taksim Gezi Parkı" denen 28 Mayıs 2013 kalkışmasının yaşandığı yerde 1780'de inşa edilen Halil Paşa Topçu Kışlasıyla Cami de vardı. Buraya "Taksim Kışlası" da deniyordu. 1940'da Tek Parti zihniyeti, çevre düzenlemesi bahanesiyle bu dünya kültür mirası eserleri yer ile yeksân etti. Aslında şunu da bilhassa hatırlamak lâzım. Kışlada câmi olması sivil alanda cami ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Her tarihî kışlada câmi vardır. 1976 başında "Taksim Câmiî Şerîfi ve Külliyesini Yaptırma ve Yaşatma Derneği" kurulmuştur. Ne var ki Hükûmetin 10 yıl içinde yapılması kaydıyla 1965'te cami yeri olarak tahsis ettiği arsaya dair karar, süre aşımına uğramıştır. Buna rağmen dernek, uzun mücadelelerden sonra Su Makseminin arkasında bulunan ve farklı kamu yerlerine ait olan toplam 1.624 m2lik arsanın Vakıflar tarafından 4.228.389.33 liraya alınarak cami inşası için hizmete tahsisini yaptırabilmiştir. Bunun ne demek olduğunu izah edebilmek adına şu kaydı vermeliyiz. Camilerimizin mülkiyeti Vakıflar İdaresine, ibâdet icrası ise Diyanet İşleri Başkanlığına aittir.  Demirel Hükûmeti, vaki müracaat üzerine 1979 yılında 1965 kararını aynı mahiyette yenilemiştir. Artık son safhaya gelinmiştir. 11 Eylül 1979 günü Dernek idare hey'eti, Başbakan Süleyman Demirel'i ziyaret ederek derneğin Vakfa dönüşme süreci ve temel atma hazırlıkları için kendisine malûmat arz edilir. Külliye, en sonunda şu şekli alacaktır: Cami+gasilhane+kütüphane+sergi salonu+hat kursu+otopark. Ne var ki bu ziyaretten bir gün sonra 12 Eylül darbesi yapılır... "Taksim Câmiî Şerîfi Yaptırma ve Yaşatma Derneği"nin başkanı İshakoğlu Boyaları'nın sahibi Süleyman Sabit İshakoğlu, yardımcıları ÇBS boyalarının sahibi Abdülkadir Çavuşoğlu ile avukat Mehmet Yağcı’dır. Derneğin birçok meşhur iş adamıyla birlikte toplamda 56 âzâsı vardır. Bunlardan bir kısmı, ilk teşebbüse geçtikleri 1976'larda devrin İstanbul belediye başkanı Ahmet İsvan'a gittiklerinde Taksim'e cami yapma isteğine şiddetle karşı çıkar. CHP'li İsvan'ın öfke dolu sözleri şöyledir: "Hayret! İçinizde Halk Partililer de var!". Halbuki bu bir parti ve politik teşebbüs değil, insan hakkıdır. Nitekim aynı partiden belediye başkanı Aytekin Kotil zamanındaysa mevzubahis arsa, imâr plânında cami yeri olarak gösterilir. Dernek yönetimi, 12 Eylülden sonra ne darbe lideri Ahmet Kenan Evren ve ne de Belediye Başkanı tümgeneral İsmail Hakkı Akansel ile görüşebilirler. Bir Ahmet İsvan gitmiş, aynı düşüncede daha çoğu gelmiştir. Kenan Evren, 1991'de Milliyet'te çıkan hatıratında dolaylı yoldan kendisine getirilen talebi "İstanbul'da cami sıkıntısı yok!" diyerek reddettiğini iftiharla açıklamaktadır. Beyinler nasıl yıkanmıştır ki bebekliğinde sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunmuş Ahmet'ler, Kenan'lar, Hakkı'lar, İsmail'ler...vatandaşların câmi, namaz ve ezân hakkına engel olmaktaydılar!!! Çağdaşlık, uygarlık, ilericilik, çevrecilik.... nâmına hâlâ engel olmaya devam etmekteler. "Taksim Câmiî Şerîf Külliyesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği", 12 Eylül karabasanıyla gayrı faal duruma düşer ve nihaâyetinde mecburen fesholur. 1980'lerin ortalarında Taksim'de câmi olmadığını bizim bir gün bizzat yaşayarak öğrenmemiz üzerine Türkiye gazetesinin bunu senelerce haber yapması, bir arzuya bayrak, bir dâvâya ses olması dernek feshinden sonra tabiî olarak gelişen bir hâdisedir. Böylece halk daha bir şuurlanmış. O apartman mescidin sokağı cuma günleri dolup taşmıştır. Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselâm- "hayrlı işlerin mânisi çok olur" buyurmaktalar. Taksim'e cami yapmış olan Sultanlarla Halil Paşalar ve daha sonra bu yolda ter dökmüş, nefes tüketmiş olanlar muhakkak ki sevap kazandılar. Fakat bu yürüyüş bitmedi. Sevaplarsa hiç bitmez.  Halil Paşa Topçu Kışlasıyla Camiî, er veya geç Hind, Rus, Osmanlı mimari tarzıyla kendi külleri içinden kendi yerinde yeniden yükselecektir...  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.