TİTREK KANDİL!

A -
A +
Cumartesi akşam saatlerinde ekranlara bir "son dakika" haberi düştü. AA'ya göre PKK'nın üç numaralı ismi Fehman Hüseyin, bir suikast sonucu Suriye'de öldürülmüştü. Adı geçen, cuma günü 20.30 sıralarında bir kısım militanıyla birlikte Türkiye hududunun hemen altındaki Himo'dan Kamışlı'ya geçerken Tel Hamis Tugayları tarafından bindikleri araç infilak ettirilerek ortadan kaldırılmışlardı. Suikastte terör örgütü elebaşından başka 8 militan daha can vermişti.
Anadolu Ajansı, haberi Tel Hamis Tugayları sözcüsü Halid el Hasekavî'ye dayandırıyordu. Sözcü, haberi Türkiye ve Suriye halkına müjde olarak veriyor ve bu muvaffakiyeti, Suriye şehidlerine, gazilere ve Suriye zındanlarında işkence gören şerefli Suriye halkına hediye ediyordu. Açıklamada "Beşar Esad rejiminin en büyük destekçilerinden biri ve işgalci ve bölücü PKK" cümlesi bilhassa dikkat çekiciydi.
"Bahoz Erdal" takma adını kullanan Fehman Hüseyin'in öldürüldüğüne dair haber, Cumartesi akşamı bir taraftan tartışılırken bir taraftan resmî açıklama bekleniyordu.
Bu beklenti karşılığını bulmadı. Ortada mânâlı bir suskunluk vardı. Hani, deyim meşhurdur "sükût, ikrardan gelir" der.  Bu sükût ile aslında cevap verilmekteydi:
Türkiye, 2014'te MİT'e sınırötesi operasyon yapma yetkisi tanımıştı. Eli kanlı katil örgüt elebaşlarının ortadan kaldırılmaları için güvenlik güçlerimize yazılı talimat verilmiş, başları için ödül de konmuştu. "Dr. Bahoz" da denen terörist, diğerleri gibi kırmızı bültenle aranıyordu, hakkında 4 milyon lira da ödül konmuştu.
Olayları okuyanlar için bu seyirden daha net açıklama olamazdı. MİT, Türkiye dostu Tel Hamis Tugayları ile çalışarak bir başarıya birlikte imza atılmıştı.
Bahoz, 1990 başlarında örgüte dahil olmuş. 2004-2009 arasında sözümona "HPG-Halk Savunma Güçleri"nin başına getirilmiş. Bir Suriye Kürdü olan militan, bu zaman zarfında maruz kaldığımız bir çok kanlı eylemin karar sahibidir. O eylemlerde 50'nin üzerinde Mehmetcik ve bir çok sivil şehit olmuştu.
Suriye iç harbi üzerine doğan idari boşluktan yararlanmak maksadıyla Murat Karayılan tarafından Kuzey Suriye'ye gönderildi. Suriye Kürtlerini PKK'nın yanına çekmeye çalıştı. PKK'yı burada devletleştirmeye koyuldu. Ayrıca son zamanlarda büyük şehirlerimizde sivillere karşı yapılan terör hadiselerini üstlenen PKK altyapısı TAK'ı kurdu. Hem PKK ve hem de Batının müttefiki PYD/YPG mensubudur.
Hekimlik şefkatinden zerrece nasibi olmayan kindar, gaddar ve merhametsiz bir katmerli katilin bertaraf edilmesinde devletin topyekûn asker, emniyet ve istihbarat unsurlarıyla terör örgütlerinin üzerine bir millî mücadele azmiyle gitmesi esas sebeptir. Zamanlama da dikkat çekicidir. Suikast, İsrail ve Rusya ile ihtilafların bitirilmesi günlerine denk gelmiştir.
Bunlar tesadüf değildir.
Bölücü örgüt, şehirlere inmek istedi fakat şehirlerden kazındı. Dağlardan da temizleniyor. Her defasında kitleler hâlinde kayıplar vermekte. Uyuşturucu  kaynakları da imha ediliyor. Sıra Kandil'e kümelenmiş malum elebaşlarına gelmişti.
İlki temizlendi. Sıra, diğerlerinde. Onlar, Kandil'den firar etseler de MİT ya bulundukları yerlerde temizleyecek ya alıp getirecek veya onları bugüne kadar tepe tepe kullanan müvekkilleri, İmralı’daki gibi onları teslim edeceklerdir.
Zalim bir katilin cezalandırılması, Türk emniyet güçleriyle Suriye vatansever kuvvetlerinde sevince, bölücü örgütte moral çöküntüye yol açmıştır. Şimdi Kandil'de haddini bilmez şımarıklığın yerini korku almıştır.
Yalnızca Kandil'de mi?
Beşar Esad da korkmuyor mu?
Atalar, ne doğru demiş:
-Korkunun ecele faydası yoktur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.