Namazımı kılmam gerek...

A -
A +
“Bu namaza bağlılığımı, Ehl-i sünnet ve mütedeyyin bir hanım olan anneme borçluyum...”
 
Artık lise ikinci sınıfa geçtim diye seviniyordum ama ders çıkış saatlerim değişmiş ve ikindi vakti tehlikeye girmeye başlamıştı. Lisenin bir mescidi vardı ama kilitli kalıyordu... Bu zamana kadar namazlarımı ne şart altında olursa olsun, ailemden aldığım eğitim ve terbiye üzerine asla kaçırmamaya gayret ediyordum. Ortaokul 5-6. Sınıf seviyesinde iken çatı katında, siyah bir torba üzerinde namaz kıldığımı biliyorum. Dersin son dakikalarını bekler, son birkaç dakika içinde öğretmenden izin alır, okulun lavabosuna gider kimsecikler gelmeden o kısa boyumla abdestimi alır ve hemen namaz kılmaya acele ile koşardım. Seyyid Abdülhakim-i Arvasi hazretlerinin "Namaz! Aman namaz. Nerede ve ne şart altında olursa olsun namaz kılın" buyurduğu gibi...
Namaza bağlılığımı, Ehl-i sünnet ve mütedeyyin bir hanım olan anneme borçluyum... Namaz hususunda çok disiplinli davranır, çok üzerime düşerdi. "Namazlarını kılmazsan işlerin rast gitmez, Allahü teâlâ seni sevmez" derdi, canım anacığım...
Artık çıkış saatlerime göre namaz için bir çare derdine düştüm. Bi̇n kişilik okulda ücra bir yer bulamayacağım kanaatindeydim. Çaresizce müdür muavinine gidip namaz kılmam gerektiğini anlattım. . "Namaz kılacağın zaman gel odamdan iki anahtarı al, kullan yerine koy" dedi.
İyi ama bazen odasında olmuyor, namazlarımı kaçıracağım endişesi derslerde beni yiyip bitiriyordu... Zil çalınca diğer binaya olanca gücümle koşuyor, teneffüse gitmeden odasında yakalamaya çalışıyordum. Hem yorulma, hem stres hem her seferinde anahtar ricasında bulunmak beni biraz sıkıyordu. İnsanlardan bir şey istemeye hâlâ alışmış değilim. Ve dikkat çekmeyi pek sevmezdim... 
Bu böyle sömestir sonuna kadar sürdü. Yazları, sömestir ve cumartesi tatillerimde tamirhaneye gidiyor, çıraklık yapıyordum. Çalıştığım iş yerinin karşısında mobilyacı bir komşumuz ve bir çalışanı vardı. İşte namaz konusunda feraha kavuşmam oraya gidince oldu. Allahü teâlâ’nın işine akıl sır ermez dedikleri bu olsa gerek…
Yanılmıyorsam Mehmet isminde 55 yaşlarında iyi bir amca vardı. Araçlardan dökülen yağları, mobilyacıların arttırdığı talaş vesilesiyle daha kolay temizliyorduk. Zira o mobilya parçalarından dökülen talaş, yağları emiyordu... Velhasıl, yine bir cumartesi günü talaş almaya komşuya gittim, selam verip içeriye girdim. Meğer başka bir sürpriz bekliyormuş beni!.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.