Enerji Barışı!

A -
A +
Bu hafta HASEN (Hazar Stratejik Enstitüsü) tarafından organize edilen Hazar Forumunda (Caspian Forum) Türkiye'yi çevreleyen enerji meseleleri masaya yatırıldı. Toplantı boyunca ortaya çıkan en çarpıcı gerçeklik "Enerji" konusunun artık devletler arasındaki çatışma ve savaşlara neden olan bir faktör olmaktan çıkıp, aksine onları birbirine yakınlaştıran ve karşılıklı bağımlılık oluşturan, bir cins yapıştırıcı rolü oynamaya başlamasıydı. Boru hatları, enerji nakil araçları, enerji borsaları, santralleri ve meydana getirdiği istihdam imkânlarıyla artık enerji arenası başka bir kategoride incelenmeye başlamıştı.
Enerjinin kaynağından kullanım alanlarına ulaştırılması üzerine geliştirilen projeler şimdilerde dünyanın en yüksek hacimli yatırımları arasında. Milyarlarca dolarlık bütçelerden söz ediliyor. Çizilen rotalar ise ülkelerin enerji dolaşımı üzerindeki hak ve yetkilerini belirlediğinden ciddi bir rekabet arenası. Büyük projeler büyük siyasi pazarlıkların konusu haline geliyor, devletler arası diplomasi bir anda hem devletlerin hem de dev enerji şirketlerinin dahil olduğu bir enerji diplomasisine dönüşüyor. Türkiye de bu aralar diplomatik ilişkilerinin en önemli bileşeni olarak enerji meselesini görüyor. 
Bakü-Tiflis, Kars Demiryolu projesinin dışında Hazar Forumunda tartışılan en önemli proje olan TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı), yani Azeri gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyacak enerji hattı, bugünlerde enerji piyasalarının gözdesi konumunda. Yaklaşık 10 milyar dolarlık bir yatırım gerektiren projenin ilk etapta 16 milyar metreküp gaz taşıması öngörülüyor. Bu rakam 2026 yılına gelindiğinde 31 milyar metreküpe kadar çıkabilecek. NABUCCO'nun tarihe karışmasının ardından gündeme alınan hattın, aynı akıbete uğramaması açısından taraflar son derece dikkatli bir diplomasi yürütüyor. En çok vurgulanan konu, bu yeni koridorun Rusya'nın çıkarlarına zarar vermeyecek biçimde geliştirileceği ve 10 yıl içerisinde %40 oranından artacak olan küresel enerji talebinin karşılanmasında Rus gazına rakip değil, tamamlayıcı bir rol üstleneceği.  
TANAP yıllar içerisinde sadece Azeri gazını değil, ona sonradan eklemlenebilecek alanların taşımasını da üstlenebilecek bir potansiyel taşıyor. Şimdilerde petrol ve doğalgaz fiyatları siyasal nedenlerle oldukça yüksek seviyelerde. 100 doların üzerindeki seviyeler enerji arzcısı ülkeler açısından cennet demek. Uluslararası alanda çatışma ve gerilimlerin varlığı, hele de bu uzlaşmazlıklar enerji havzaları dahilindeyse enerji üreticisi ülkelerin cebine dolan petrodolarlar anlamına geliyor. Petrol kuyusu olan ülkelerin ve şirketlerin "savaş duası"na çıkmalarına bu açıdan şaşırmamak gerek. Enerji ilişkileri daha derin ekonomik ve ticari ilişkilerle tamamlandığı ölçüde barış ve istikrara hizmet edebiliyor. Enerji bağımlısı ülkeler ise her çatışma haberinde bütçede açılacak gedikleri düşünmek zorunda kalıyor.
Türkiye milyarlarca dolarlık cari açığını enerji ihtiyaçları nedeniyle bir türlü kapatamıyor. Hem İran ve Rusya'ya olan bağımlılığını azaltmak, hem de daha düşük fiyattan enerji temin edebilmek adına kaynak çeşitlendirme peşine düşmüş durumda. Bu nedenle bir yandan Azeri gazını devreye sokmaya, diğer yandan İran'ı sisteme eklemleyerek ucuz fiyattan enerji sağlamaya çalışıyor. Diğer önemli girişimi ise Kuzey Irak Kürdistan Bölgesini Türkiye üzerinden dünyaya açmak ve hem garantili hem de uygun fiyatla enerji temin etmek yönünde. Sıvılaştırılmış gaz üretme tesisleri olan Katar ile ilişkiler de hem diplomatik derinlik hem de enerji ihtiyacına paralel olarak gelişiyor.
Kısaca bir süredir Türkiye dış politikasını enerji stratejileri üzerinden belirliyor. Sanayileşen, büyüyen her ülkenin yaklaşımı da zaten böyle olmalı. Bu alan bir yandan satranç ustası olmayı, diğer yandan da çok bilinmeyenli matematik denklemlere aşinalığı gerektiren bir arena. Bu nedenle enerji meselelerinin derinlemesine analiz edilmesi, üzerinde tartışılması ve deneyim elde edilmesi gerekiyor. HASEN'in düzenlediği Hazar Forumu bu bakımdan son derece verimli bir girişim oldu. Devamını diliyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.