38 yıl sonra aynı koğuşta

Düzenleyen:
38 yıl sonra  aynı koğuşta

GÜNDEM Haberleri

İHA ekibi 12 Eylül’de Ülkü Ocakları yöneticisi olarak tutuklanan ve aylarca işkence gören Mahir Damatlar ile Ulucanlar Cezaevi Müzesinde bir araya geldi.

Türk tarihine idam, kötü muamele ve insan hakları ihlalleriyle kazınan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 38 yıl geçti. O kara günleri bizzat yaşayan önemli isimler İhlas Haber Ajansına (İHA) darbe sürecinde yaşadıklarını aktardı, anılarını paylaştı. İHA ekibi ilk olarak 12 Eylül’de Ülkü Ocakları yöneticisi olarak tutuklanan ve aylarca işkence gören Mahir Damatlar ile Ulucanlar Cezaevi Müzesinde bir araya geldi. Mahir Damatlar yattığı koğuşu İHA ekibiyle gezerken dostu Muhittin Çolak ile karşılaşmanın şaşkınlığını yaşadı.

1978’de Muhsin Yazıcıoğlu’nun isteği üzerine Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev alan Damatlar, 12 Eylül’de yakalandığında Mamak’ta C-5 adı verilen özel sorgu odasına götürülerek 32 gün boyunca Filistin askısında elektrikli işkence gördü. 1983’de Denizli’ye, 1984’de İzmir’e götürülen Damatlar buralarda da işkence gördü. Tavan yakın kısımdaki bölmeleri gösteren Damatlar şuan ki kamera sistemi yerine o dönemde küçük camlar ardından gardiyanların koğuşu gözetlediklerini belirtti. Duvarda asılı eski fotoğraflara dikkat çeken Damatlar, cezaevi hayatı boyunca kendisinin pek fazla fotoğrafı olmadığını dile getirdi. Damatlar, koğuşu gezdiği esnada Muhittin Çolak ile denk geldi, iki dost kucaklaştıktan sonra Damatlar “Muhittin Ağabey ülkü ocaklarını ilk kuran insandır, Rüzgârın Oğlu Muhittin olarak bilinir romanlarda. Dışarıda ayrılmayız da burada ilk defa karşılaştık. Kürkçü dükkânı gibi burası, buralardan neler neler yetişti” ifadelerinde bulundu. İdamla yargılandıklarını öğrendiklerinde hissettikleri o tarifsiz duyguyu ve güçlü durma çabalarını anlatan Damatlar, koğuştaki bir ranzanın kenarına oturdu ve o günlere gitti. Damatlar “O gün tuğla gibi iddianameyi alıp da idamla yargılandığını gören arkadaşlar biraz durgunlaştılar. O gece ben de dâhil hepimiz hayalimizde ipi boynumuza taktık ve kendimizi astık” dedi.

12 Eylül’ün bir diğer tanığı Lütfü Şehsuvaroğlu da darbelerin bir ülkeyi ne hale getirebileceğinden İHA muhabirine bahsetti. Hamamönü’nde bir kitabevi bulunan Şehsuvaroğlu şunları söyledi: Yönetime el koyan cuntacı askerler, acısı yıllarca hafızalardan silinmeyecek idam kararlarının da mimarı oldu. Darbeden sonra ilk idamlar, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleşti. İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. İkisi farklı görüşlerin savunucusuydu. Pehlivanoğlu ülkü yolundan, Adalı ise devrim yolundan gitmişti. İki genç 20 yıllık hayatları süresince birbirinin karşısında durmuştu. Ancak idam ikisini de Karşıyaka Mezarlığı’nda yan yana kabirlerde bir araya getirdi.

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...