Ahıskalıları ata yurtlarına bekliyoruz

A -
A +

Vatan olmadan bir milletin ayakta durması mümkün değildir. Vatansız bir millet ezilmeye, dağılmaya ve parçalanmaya mahkûmdur. Bir milletin var olması ve devam edebilmesi ancak vatana sahip olmakla mümkündür. İşte var olan vatanın korunması veya elden çıkmış vatana tekrar sahip olunabilmesi vatan sevgisiyle elde edilir. VATAN HASRETİ Yıllarca sürgün hayatı yaşamaya mahkum edilen Ahıska Türklerinin, kalplerinden vatan sevgisinin silinip çıkarılmak istenmesine rağmen, bu asla başarılamamıştır. Ahıska Türkleri, bir gün vatanlarına dönecekleri umuduyla ve imanıyla yaşamışlardır. Vatan hasreti âdeta burunlarında tütmüştür. Dünyanın neresinde olursa olsun kendi kimliklerini ve benliklerini asla kaybetmemişlerdir. Ahıska Türklerinin 1944 yılında, direnmeden veya tepki göstermeden kolayca yurtlarından çıkarılmaları ve sürgüne gönderilmelerinin benim tespitlerime göre iki sebebi vardır: Birincisi, Ahıska Türklerini sürgün eden Stalin, sürgünü halkın bütün gençleri İkinci Dünya Savaşında SSCB topraklarını Almanların işgalinden korurken gerçekleştirmiş ve bu sebeple yurtta hainlere karşı koyacak kimse bulunmamıştır. İkincisi, halkı kandırarak, bir aylığına buradan çıkarıldıklarını daha sonra tekrar döndürüleceklerini söyleyerek çıkarmışlardır. Yoksa, tarih boyunca meydana gelen savaşlarda, Ahıska Türklerinin, Ahıska'yı savunmaları meşhurdur. Defalarca Ahıska'ya saldıranlar bozguna uğratılmışlardır. Maalesef 1828'de gerçekleşen son saldırı Ahıskalıların aleyhine sonuçlanmış ve Ahıska, Ruslar tarafından işgal edilmiştir. RUSLARA GÖZDAĞI! Ahıska Türklerinin vatanlarına ne denli bağlı oldukları hususunda, yazar J. Baddeley, Rusların Kafkasya'yı İstilası ve Şeyh Şamil adlı kitabında şu bilgileri aktarmaktadır: "Kendi mahallî başkanları tarafından yönetilen Ahıskalılar, çok savaşçı ve korkusuz, kıpır kıpır insanlar olarak ün salmışlardır." "18 Ağustos 1828'de Rus ordusu Ahıska şehri önlerine geldi. Şehirden beş altı kilometre uzaktaki garnizon, Ruslarla iki gün süren kanlı çarpışmalar yaptı. Burada üstün gelen Rus kuvvetleri, Ahıska'yı kuşatmağa başladılar. Rusların gelmesini dört gözle bekleyen Yahudi ve Ermeni azınlığı saymazsak geriye kalan Müslüman halk, cesur ve savaşçı insanlardan oluşuyordu. Bunlar, kadınları da dâhil olmak üzere hayatlarını, evlerini ve mallarını sonuna kadar savunmaya kararlıydılar. Bu insanlar, Ruslara gülerek kendilerine olan güvenlerini şu biçimde açığa vuruyorlardı: "Siz gökteki Ay'ı Ahıska camisindeki hilâlden daha kolay sökebilirsiniz!" CAMİDEKİLER YAKILDI "Ruslar, 27 Ağustosta sabaha karşı ânî bir hücuma geçtiler. Şehir toplarla dövüldü, çevredeki binalar ateşe verildi. Her tarafa yangın paçavraları atarak şehrin evlerini yakmağa başladılar. Genç-ihtiyar, çoluk-çocuk şehir halkı büyük bir cesaretle savaştılar. Kadınlar canlı olarak Rusların eline geçmektense yanan binalara dalarak canlı canlı yanmayı tercih ediyorlardı. Bir camide toplanan yüzlerce insan diri diri yakıldı. Rus askerleri bu kahramanca mücadeleyi sindiremiyor, ele geçirdikleri insanları çoluk çocuk demeden acımasızca öldürüyorlardı." Evet, yabancı yazarların bile kabullendikleri gibi cesur halkımız tarih boyunca vatanı için canlarını, mallarını ve her şeylerini hiç düşünmeden feda etmişlerdir. Tarihte adlarını altın harflerle yazdıran atalarımızın bize bıraktığı bu mukaddes vatan sevgisi mirasını, ihanet etmeden sürdürmemiz gerekmektedir. SÜRGÜN HAYATI BİTİYOR Son zamanlarda, yıllardır vatanlarından mahrum olan Ahıska Türkleriyle ve yurda dönüşle ilgili olumlu gelişmeler meydana gelmektedir. Tabii ki bütün bunlar, halkımızın ve değerli başkanlarımızın vatan sevgisi aşklarından dolayı bıkmadan, usanmadan uzun mücadeleleri ve çabaları sonucunda elde edilmiştir. Bugün dünyanın dört bir yanında farklı kıtalarda, farklı milletlerle barış ve sevgi içinde yaşayan ve yaşamasını bilen halkımı Gürcistan'a; yani Gürcistan sınırları içinde olan Ahıska bölgesine dönmeye ve tarih boyunca Gürcü kardeşlerimizle barış ve esenlik içinde yaşamaya davet ediyorum. * Bahadır Ali Yeni bir soygun şekli, aman dikkat! Kapıya kadar gelip, önemli deterjan firmalarından birinin adını vererek, yeni ürünleri için anket yapacaklarını söylüyorlar. Anketi kabul ederseniz, hediyenizin 3 kg'lık deterjan olacağını hatırlatıyorlar... Tüketici olarak size uzun sorular sorulduktan sonra, yeni ürünün iki örneği gösteriliyor. Parfümün iki değişik versiyonundan hangisini beğendiğinizi sorup, sizin de bu konuda fikriniz alınacak. Kutular açılıyor, teste başlıyorlar. Siz de kokluyorsunuz ve tabii fenalaşıyorsunuz. Onlar da elini, kolunu sallayarak kırmadan, dağıtmadan evinizi soyuyor!!! Lütfen ev halkını ve de sevdiklerinizi önemle ikaz edin. Siz de unutmayın. Uyanık olun. * C. Bitikçioğlu Kadro problemimizi çözün Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne; Biz sözleşmeli öğretmenler olarak: 2009-2010 Eğitim/Öğretim yılına sorularla/sorunlarla değil, kadrolu girmek istiyoruz. Bilindiği üzere Meclis; 4 Ağustos tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başkanlık seçimi için toplanacaktır. Bunu bir fırsat bilerek; Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınma kanun tasarısının 4 Ağustosta Meclise sunulması talebimizi duymanızı ve gereğini yapmanızı istiyoruz. * Sözleşmeli Öğretmenler

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.