Barışın zorlukları

A -
A +
Türkiye'miz cumhuriyet tarihinin en zor sürecini yaşıyor. Otuz yıldır sürmekte olan bir gaileyi başından def etmek ve barışı yeniden tesis etmek için çırpınıyor. Bu zor süreçte; Türkiye'nin başta dost ve müttefikleri (!) ve komşuları olmak üzere, dış dünyadan yalnız bırakılacağı bilinen bir gerçekti. Zira, bütün bu sayılan ülkeler, şu veya bu şekilde; dünyanın en kanlı örgütü PKK'nın arkasındaydılar. 
Millet sevdalısı Başbakan Tayyip Erdoğan, bütün bu zorlukları bilerek ve hesap ederek yola koyuldu. Aldığı risk, siyaset açısından bakıldığında, intiharla eş değerde idi. Bundan dolayıdır ki, bugüne gelinceye değin hiçbir siyasi lider böyle bir risk almadı, alamadı. 
Başbakan Erdoğan, ölümü göze alarak ve bunu dillendirerek işe koyuldu. 
Türkiye, başındaki bu gaileyi aştığında; yeniden 'Büyük Türkiye' olma yolunda en önemli engeli aşacak ve tarihteki görkemli konumuna çok kısa sürede erişecektir. Bıçak kemiğe dayanmış ve: 'Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!' olgusuyla karşı karşıya kalınmıştır. 
Türkiye'nin düşmanlarının bu süreci baltalamaktan ve akamete uğratmak için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarından kimsenin şüphesi yoktu. Bundan dolayıdır ki; iç ve dış düşmanların barış yolunu mayınla döşemeleri ve akla hayale gelmedik engellemeleri çıkarmaları pek tabiidir. 
Daha işin başında, bu olumsuzluklar olurken; bundan böyle de, daha büyük olumsuzlukların olabileceğini hesap etmeli ve hazırlıklı olmalıyız. Barış süreci için; olan ve olacak tüm maniaları önleyecek yegane güç; milletimizin barışa susamışlığı ve özlemi ile, milletimize aşkla tutkun Başbakanımızın kesin inanç ve kararlılığıdır. 
Milletimizin bu özlemi ile birlikte aynı hedefe yönelen siyasi iradenin bu denli kararlılığı karşısında durabilecek hiçbir güç yoktur. Durmak isteyenler de dağılıp yok olmaya mahkûmdur. Yeter ki, birliğimizi ve birbirimize olan inanç ve güvenimizi yitirmeyelim! 
Savaşı yapmak kolay; barışı tesis etmek zor; bundan da zoru barışı sürekli kılmaktır. Bundan öncekiler kolaya talip olarak; terörü yalnızca bir güvenlik meselesi zannedip ve hatta; 'üç-beş çapulcu!' diyerek; yalnızca dağda terörist kovalamayı, terörle mücadele zannettiler. 
Kazın ayağının öyle olmadığını gördüler ama; iş işten çoktan geçmişti! 
Şimdi ise; yapılması gerekip de yapılamayanlar yapılıyor. Kolaycı anlayış mensuplarının, bu zorlu süreçteki mücadeleyi anlamamalarını da normal karşılayabiliriz. Bir şartla; o da iyi niyetli olmalarıdır. İyi niyetli olmayıp, karşısındakini vatan hainliği ile suçlayanlar bilmelidirler ki; bu aymazlıkları teröre ve destekçilerine prim vermekten öte bir anlam taşımıyor. 
Şimdiye kadar hep böyle yaptılar ve terör, otuz senedir sürüyor. Bu anlayışla bir otuz sene daha mı sürsün isteniyor?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.