Hak şerleri hayreyler...

A -
A +

Erzurum'dan, Bevel Kasım köyü, üç saatlik yoldu. Gece yarısı çıkıyordu Erzurum'dan. Sabah namazı vakti derse yetişiyordu. Sıcak soğuk, yaz ve kış, fırtına, yağmur, tipi. Aksatmadan devam etti. Bir gün, çıktı yine erkenden. Yarı yolda şiddetli bir tipiye yakalandı. Bir adım ilerisini göremiyordu. Çaresiz, bulunduğu yere oturup annesinden duyduğu ilahiyi söylemeye başladı gayri ihtiyari: Hak şerleri hayreyler. Zannetme ki gayreyler. Ârif ânı seyreyler. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler... O anda bir genç peydah oldu önünde. Beyaz bir at üzerindeydi. Onu terkisine alıp, şerbet ikram etti meşin kırbasından. Sonra erzak torbasını uzatıp; - Ye bundan da, dedi. Nasibinde ne varsa. O, bir tek hurma aldı torbadan. Bu esrarengiz genç, Hızır aleyhisselâm'dı. Bu kanaatkâr hali hoşuna gitti. Sırtını okşayıp; - Ey Bedreddin! Nasibin açık, evin bereketli olsun. Haydi, selâm söyle hocana, buyurdu. Baktı ki köye gelmişler. Sıçrayıp indi attan. Hızır da kayboldu ortadan. Üstadı da onu düşünüp üzülüyordu ki, o esnada çalındı kapısı. Karşısında onu görünce çok sevindi. Gerçi malum olmuştu Ona bu hadise. Yine de sordu: - Hafızım! Nerde kaldın? Anlattı olanları. - Peki kimdi o atlı? - Bilmiyorum hocam. - O genç, Hızır aleyhisselâmdı, dedi. Ve tembih etti kendisine. - Gizle bu şeyi. Anlatma kimseye. (Devamı yarın) > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.