Çoğu gitti azı kaldı

A -
A +
Eskiden her şey ne güzeldi ile başlayan sohbetler vardır. 
Eskiden ne güzeldi? 
İnsanlar eskiden derken; dönem dönem evvela; 
Aklının ermeye başladığı çocukluk dönemleri, 
Sonra ilk gençlik yılları, 
Sonra hayata atıldığı, kendince bir yükün altına girdiği, bugünkü yaşına göre hatıra olmuş, sadece iyi tarafları aklında kalmış dönemleri kastediyor. 
Bugün 11-12 yaşında olan bir çocuk, 25-30 sene sonra bugünleri bizim 25-30 sene öncemiz gibi hatırlayacak. 
Bugünün çocukları yarın bir araya gelip, "Eskiden ne güzeldi"yle söze başladıkları zaman bugünleri anlatıyor olacaklar. 
..... 
1920'li yılların gazete köşe yazılarından derlenmiş bir kitap okumuştum. 
Benzer yazılar vardı: 
Bayramların tadı kalmadı. 
Gazeteler bile bozuldu. 
Gazetelerde yazıdan çok fotoğraf var, nereye gidiyoruz, demiş adam taa 1920'de. 
Aynı başlığın altında: "İnsanlar için artık beyin en önemli uzuv olmaktan çıktı. Düşünmek külfet sayılıyor, okumaya üşeniyor, hazır fotoğraf arıyoruz" notu var. 
..... 
Bir de babaların çocuklarına bakışı vardır: Ben senin yaşında iken... 
Ben ilkokula giderken liseye gidenler yaşını başını almış adamlar gibi görünürdü. 
Hele üniversiteye gidenler... 
Zaman ilerleyip liseliler küçük çocuklar gibi görününce ilk tepkim, "Yahu nesiller küçülüyor mu ne..." olmuştu. 
..... 
İhsan Sabri Çağlayangil bakan olduğu zaman 50 yaşındaymış. 
İlk gün annesini ziyaret edip elini öpmüş... dua istemiş. 
Annesi de ayrılırken; 
"Evladım İhsan, caddede karşıdan karşıya geçerken dikkat et... Yollar eskisi gibi değil çok kalabalık, sağına soluna iyice bakmadan geçme" demiş. 
..... 
İnsanlar hangi hâllerde eskiye dalarlar. 
Yoğun meşguliyetleri yoksa... 
Hayatları rutine binmişse... 
Ümidler azalmışsa. 
Bir beklentisi ve ümidi olan insanlar eskiyi çok yâd etmezler. 
Az da olsa çok da kalmış olsa ileriye bakarlar. 
Ekseriyetimiz savrularak yaşıyor. 
Sınırdan kaçak geçirilen mülteciler gibi. 
Havasız susuz saatlerce yol gidenlerde sınırdan öbür tarafa kapağı attı mı tamamdır beklentisi olur ya... Tıpkı öyle.
El kitabı şeklinde hazırlanan ana-baba rehberlerinde bile, "çocuklarınızı eğitirken hep yanlışlarını söylemeyin, iyi yaptıklarının da altını çizin, ödüllendirin vs" der. 
Toplumun da motive edilmeye, iyilerinin hatırlatılmasına ihtiyaç var. Siz hiç resmî toplantılar sonrasında yapılan basın açıklamalarında güler yüzlü tatlı dilli bir satır gördünüz mü? 
Farklı farklı toplum kesimlerinin nasıl rehabilite edilebileceğine, nasıl ümidlendirileceğine, nasıl mutlu edileceğine, neler yapılabileceğine kafa yorun, raporlar hazırlatın gelin.. denildiğini duydunuz mu? 
Teşekkür bile yok.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.