Balığın tırmandığı kavak

A -
A +
Konuştuğumuz her şey yalanmış gibi geliyor bana. Bu da bıkkınlığa, bezginliğe, yılgınlığa sebeb oluyor. Bazen hayal kurup diyorum ki, bu aradaki altı aylık dilimi atlayıp 2016'nın mayısından devam etme imkânı olsa.. Uyuyup 2016 mayısında uyansak, nasıl bir Türkiye'ye uyanmış oluruz?
Mesela terör bitmiş olur mu?
Müzakereler mi yeniden başlamış olur.
Suriye işi yoluna konulmuş olur mu? Olursa o sonuçta bizim payımız, dahlimiz, gayretimiz nasıl kayda geçer? Geçmiş olur.
Hükümette kim olur, tek parti iktidarı mı koalisyon mu?
Yoksa yine hükümet kurulamadığı için erken seçimi mi konuşuyor oluruz.
Bayram ziyaretinde partinin genel başkan yardımcılarından biri, "İnşallah tek parti iktidar olur da bir daha seçim yapmak zorunda kalmayız" dedi.
Masum bir temenni olabilir: Koalisyonlar fazla yürümez yine seçim yapmak zorunda kalırız.
Şuuraltının yansıması olabilir.
...
Kasım ayını atlamamın bir sebebi var. Ben sıkıntıları seçim sonucuna bağlayamıyorum. Haziranda koalisyon olmasaydı bugün bambaşka bir yerde olurduk, diyemiyorum.
Dolaysıyla seçim sonucu ne olursa olsun bu sıkıntının veya gerilimin devam edeceğini düşünüyorum.
Piknikte halat çekme oyunu oynayanlar gibi halatın iki ucuna asılıp duruyoruz. Hep bu hâlde duramayacağımıza göre ya bir taraf asılmaktan vazgeçecek ya da biri gelip halatı kesecek..
....
Altı ay sonrasıyla ilgili ama yanlış ama tutarsız ama tutar veya tutarlı tahminlerim var. Herkes o kadar gergin ki paylaşma şansım yok. Genel şeyler söyleyebilirim.
Artık önümüzdeki yıllarda bu bölgede siyasal islama bulanmış, bulaşmış söylemlerle politika yapma imkânı kalmayacak. En az 25-30 sene o defter kapanır. Ben siyasal islamın tarifini yapamıyorum. İki gün boyunca baktım, taradım aklıma yatan bir tarif bulamadım. Belki Hilmi Demir Hoca yapar. Siyasal İslamcı deyince zihnimde canlanan tipler var, onlarla tenha bir sokakta karşılaşsam, "Anneeee" diyerek kaçarım. Tarifini yapamıyorum ama zihnimde canlanan tiplere bakarak şunu söyleyebilirim: Dini hassasiyetleri yok. Dinle diyanetle pek ilgileri de yok. Slogancı tipler. Bölgede o devran kapanıyor galiba.
Ülkemize özel kısmına gelince... Televizyon yüzlerinin (hangi televizyon denilince cevabı  sıkıntılı) tamamen değişeceğini düşünüyorum. 7 Haziran'dan sonra da aynı beklentiye girmiştim. Hâlâ aynı beklentideyim. O insanların çoğu sokağa çıkamayacak hâle gelecek. Hakarete uğramamak için.
Gazetelerin üslubunun değişmesini bekliyorum. Üsluptan önce görünen adamlar gider, bir kısmı da devrini tamlamış olarak kapanır.
Ülkeyi yönetenlerin retoriği değişir. Savaş üslubu olmaz, düşman edebiyatı olmaz, terslikler düşmana bağlanmaz, zalim-mazlum, düşman, dost, hain, sadık söylemleri uzuuunn süre kullanılmaz.
Bu değişimin topluma yansıması nasıl olur kestirmek kolay değil.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.