Ara bozucu/ara bulucu

A -
A +

Gençleri ve çocukları sevindirmeyi düşünüyor CHP. Nasıl mı? İşte böyle; CHP Genel Merkezi Söğütözü'nde üniversite ve yurtların bulunduğu merkezi bir yerde. Genel Merkeze konulacak fotokopi makineleri ile gençlerin fotokopi ihtiyacı ücretsiz karşılanacak. Çocuklar da bahçeye konulacak açık hava sinemasını seyrederken gazozlarını yudumlayacaklar. Dolmuş ücreti de yok. Evlerinden servisle alınıp, servisle götürüleceklermiş. Uygulama da önümüzdeki günlerde başlayacak. Anlayacağınız '6 ok'un devre dışı kalmış olan "Halkçılık" umdesine yeniden işlerlik kazandırılacak. Düşünce çok güzel. Ama aynı zamanda ayırımcılığa da yol açacak bu uygulama. Ankara dışında olan gençlerin, çocukların suçu ne? Bu işi CHP teşkilatları ile belediyeler üstlense daha şık olmaz mı? Aslında bu işin altında başka bir hinlik yatıyor gibi geldi bana; Acaba gençlerin ayağını CHP'ye alıştırabilir miyiz? Çocuklarla iyi diyalog kurarak, geleceğe yatırım yapabilir miyiz? Belki de ben fesat düşünüyorumdur kimbilir?! Ayranı yok içmeye Mehmet Önder'in "Anadolu Efsaneleri" kitabını sanırım okumuşsunuzdur. Bu kitapta Önder, "Anadolu" isminin nerden geldiğini efsanevi bir şekilde anlatır. Askerlerimiz yorgunluk sırasında ayran ikram eden Anadolu köylüsü kadına, her seferinde "ana dolu, ana dolu" diye karşılık verirler. Bu cevapla birlikte Türkiye topraklarının adı artık Anadolu'dur. Durup dururken nerden aklınıza geldi bu efsane derseniz; Cevabım hazır: CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin çağrışım yaptırdı bana, "Ekim'de Anadolu'ya iniyoruz" sözleriyle... Oysa Anadolu'daki siyasi tablo belli. 12 Haziran seçimleri ortada. CHP'nin varlığıyla yokluğu arasında bir fark yok. Ana muhalefet bu topraklara inse de inmese de değişen bir şey olmayacak. Çünkü Anadolu dolu, sonuç alamaz Sayın Kılıçdaroğlu... Avukat-Agu kat Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında "İsrail'in avukatlığı" yüzünden başlayan "öpme" polemiği bana Çanakkale Aslanları'nı hatırlattı. 250 binden fazla şehit verdiğimiz bu savaşı tasvir eden Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bakın "Çanakkale Şehitleri" destanında ne diyor: "Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ben de bu mısralarla "alın" muhabbetine başka açıdan bakmayı yeğledim, Umarım beğenmişsinizdir. Tartışma konusuna dönünce evet ortada bir avukat var, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nu karşı karşıya getiren... Şeytanın avukatı. Gerisi hikâye...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.