TMSF’deki FETÖ şirketleri ve ibretlik bir olay

A -
A +

AK Parti iktidarının en büyük icraatlarından biri de özelleştirme alanında yaptığı büyük reformlardır. Kamunun sırtına yük olmuş şirketler hızla satıldı ve atıl durumdan kârlı duruma geçtiler. Ekonomideki elzem konulardan biri, serbest piyasanın işlemesidir. Devlet ekonomide olmamalı, sadece düzenleme yapmalıdır. Zaten sisteminiz demokrasiyse, liberal ekonomik düzene sahip olmanız gerekir. Aklı başında herkes bu gerçeği kabul eder. Devletçi ekonomi artık çağ dışı kalmış bir yöntemdir.
2008’de Amerika’da Lehman Brothers’ın batmasıyla bankalar battı. Küresel finans krizi Amerika’yla birlikte Avrupa’yı da vurdu. O zaman İngiltere Başbakanı olan Gordon Brown “devlet bankalara ortak olmuştur” diyerek piyasayı rahatlatmıştı. Zor anlarda elbette devlet regülatör olarak görevini yapar. Ancak hiçbir şirket devletin sırtına yük olamaz. Çünkü zarar eden her kamu şirketini finanse etmenin faturasını halk vergileriyle öder. 
Türkiye 15 Temmuz’da olağanüstü bir durum yaşadı. FETÖ’cüler devletimizin ve milletimizin varlığına kastettiler. Devletin kılcal damarlarına nüfuz eden bu alçak sürüsü ülkemizdeki hemen herkesin huzurunu bozdu. Çok şükür bunlar şimdi temizleniyor ve bu teröristlere ait şirketlere de devletimiz el koydu. Terörizmin Finansmanı Yasası'na göre teröristlerin şirketi olamaz. Ben bu konuya kaç kez yazdım hatırlamıyorum bile. Nihayetinde şirketler artık devletin ve TMSF kontrolünde.
TMSF’deki FETÖ şirketleri kendi içerisinde üçe ayrılıyorlar. Birinci gruptakiler kâr eden büyük şirketler. İkinci gruptakiler tabela şirketleri... Üçüncü gruptakiler de zarar eden şirketler. Üç grubu da TMSF büyük bir dikkatle yönetiyor ama buralarda da yaşanan bazı sıkıntılar var. Bu sıkıntıların bir kısmı yargıyla alakalı. Size ibretlik bir olayı hemen anlatayım...

Bakpiliç firmasının sahiplerine 2016 Ağustosu’nda FETÖ’den gözaltı kararı çıktı. Şirketin sahibi Mehmet Hanifi Bak 22 Ağustos 2016’da tutuklandı. Bak’ın ortağı Zafer Dereköy ise soruşturma başlamadan önce Amerika’ya kaçtı. Mahkemede Mehmet Hanifi Bak ortağı Zafer Dereköy için şöyle söyledi: “Dereköy, hakkında dava açılacağını, bu nedenle şirket hisselerini satın almamı istedi. Şaibe olacağı için bu teklifini kabul etmedim. Vaktim olduğu hâlde kaçmayı düşünmedim...” Neticede Bakpiliç bir FETÖ şirketiydi ve "terörizmin finansmanı yasası"ndan devlet şirkete el koydu. 
Sonra ne oldu diyeceksiniz. Anlatayım...
Bundan üç ya da dört hafta önce Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi Bakpiliç’i FETÖ’cülere iade etti... Bakın bir daha yazıyorum. Şirket FETÖ’cülere geri verildi. Sonra vatansever bazı isimler devreye girdi ve 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edildi. 16. Ağır Ceza’nın itirazı kabul etmesiyle Bakpiliç tekrar TMSF’ye geçti. O esnada müdahale edilmese şirket gitmişti. Bu ibretlik olay herkesin gözleri önünde cereyan etti...
TMSF’deki FETÖ şirketleri artık sahiplerine verilemez. O şirketler milletin ve devletindir. Herkesin FETÖ’cü olarak bildiği kişilerin şirketleri geri alması diye bir şey söz konusu olamaz. Bu düşüncede olanlar aklını peynir ekmekle yemiştir. Boydaklar, Orkide Yağları, Naksan vb. herkesin FETÖ’cü olduğundan emin olduğu şirket ve holdingler bir an önce satılmalı. Devletin sırtına yük olan şirketler bu kamburdan kurtulmalı ve serbest piyasada işlevlerini sürdürmeli. Mantıklı ve işlevsel olan budur.
Bazı FETÖ’cüler, şirketleri geri alacaklarının hesaplarını yapıyorlar. Hatta bazı siyasiler üzerinden bu tür PR çalışması yapanlar bile var. Yargıda da böyle davranış içinde olanlar doğru bir şey yapmazlar. Bu işi ticarete döken, “AK Parti’ye yakın avukatları tutalım, işimiz kolay olur” düşüncesindeki FETÖ’cüler ve yakınları avuçlarını yalarlar...
Yazımın başında dediğim gibi özelleştirme konusunda devrim gibi kararlar alan hükûmetimizin bu şirketler için de gereğini yapacağı düşüncesindeyim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.