TUSKON davası ümitleri söndürürken

A -
A +
FETÖ yapılanmasının ülkemize verdiği zararın boyutlarını ölçmek çok zor. İçeride ve dışarıda ülkemize büyük tahribatları oldu FETÖ'nün. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan Yunanistan'a kaçan darbeci FETÖ'cüleri istedi. Avrupa ülkeleri ve Amerika'ya kaçan FETÖ'cüler kendilerini güvende hissediyorlar. Devletimiz dışarıdaki hainleri getirmek ve hukukun önüne çıkarmak için canla başla mücadele ediyor.
Öte yandan FETÖ'cülerin yargılamaları devam ediyor. Bu alçak yapının en belirgin yapılanmalarından biri iş adamlarının örgütlendiği TUSKON'du. Devletimize meydan okuyan bu hain örgüt niyetini 1 Mart 2014'te gösterdi. O toplantıda yüzlerce kişi, FETÖ'cü Rızanur Meral'in konuşmasını ayakta alkışladı. Ne diyordu o konuşmada Meral? O zaman başbakan olan Erdoğan'a, "Kimin inine girildiğini göreceksin" diye meydan okumuştu. Bir terör örgütünün sözde sivil toplum örgütü başkanı aklınca posta koyuyordu.
Hukuk normları işlese o konuşmayı yapan hain için gereken o an yapılırdı. Ama yargının üçte biri FETÖ'cülerin elindeydi. Erdoğan yalnızdı. Tek başına mücadele  veriyordu. Ne zaman 15 Temmuz darbe girişimi oldu, yargı harekete geçti. TUSKON'a da operasyon yapıldı. Tabii bazı iş adamları soluğu çoktan dışarıda almıştı. 35'i tutuklu 86 kişi bu davadan yargılanmaya başlamıştı. Şimdiye kadar 15 kişi tahliye edilmiş. Dünkü davada da Akfel Holding'in ortaklarından Murad Abdurrahman Baltacı tahliye edildi. Böyle giderse bu davada yakında tutuklu kimse kalmayacak.
Devlete meydan okuyan, sert çıkan, ölümle tehdit eden FETÖ'nün iş dünyası ayağının yargılanması ne yazık ki ümitleri söndürüyor. 1 Mart 2014'teki toplantıda Rızanur Meral'in konuşmasını alkışlayanların sayısı benim gördüğüm kadarıyla en az 100 kişiydi. Toplantının sonunda özellikle ilk 5-6 sıra çıldırırcasına alkışlıyordu. Hadi diyelim bazıları kaçtı, iyi ama 86 kişi midir bütün TUSKON'cular? Bir de bu toplantıya katılan ve deli gibi alkışlayanların hepsine işlem yapıldı mı, yoksa içinden seçmece mi yapıldı? Bunun gibi sorulması gereken çok soru var.
Ancak dünkü duruşma sonrası konuştuğum bazı isimleri FETÖ davaları konusunda çok umutsuz gördüm. Bugün itibariyle davada tutuklu yargılanan sayısı 20'ye düştü. Öğretmen, hemşire, tezgâhtar, esnaf vb. kaç yıldır tutuklu yargılanırken, kamuoyunun tanımadığı isimler içeriden çıkamazken böyle anlı şanlı FETÖ'cü iş adamlarının çıkması moralleri bozuyor. Hukuk herkese eşit işlemiyor algısı insanlarda yer etmiş.
Dün serbest bırakılan Murad Abdurrahman Baltacı'nın kardeşi Fatih Baltacı, Kanada'ya kaçtı. Ortak oldukları şirketler çok hızlı büyüyen bu kardeşlerin hikâyesiyle ilgili Mart 2014'te Aktüel.com.tr'de çıkan haberi okuyalım:
"Fethullah Gülen'in ses kayıtlarında Uganda'daki petrol rafinerisi projesiyle ilgili TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Günay, 'Fatih Baltacı Bey o ortağı olan iki ayrı ülkedekilerle görüştü' diyor. Peki kim bu Baltacı?
Tam bir 'başarı' hikâyesine sahip olan Mehmet Fatih Baltacı, 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi makine mühendisliği bölümünde öğrenciyken İGDAŞ'ta çalışmaya başladı. Aynı yıl, bu kuruma regülatör satmaya başladı.
Baltacı, sahibi olduğu Akfel şirketinde mali işler müdürü, Akpol şirketinde ise genel müdür olduğunda daha 24 yaşındaydı. O yıllarda Baltacı, İGDAŞ'a doğalgaz ekipmanları satıyor. Eski bir İGDAŞ yetkilisi, tanesi 400 dolar olan ve 484 bin binaya takılan 'depremde doğalgazı kesen cihazlar'ın ihalesini alan Baltacı ve şirketi ile ilgili o yıllarda şöyle diyordu: 'Kurum, Fransız teknolojisiyle kuruldu... Türkiye'de sadece Baltacı'nın firması Akfel, bu teknolojiye uygun ürün satıyordu... Ve ihalelere sadece o girebiliyordu...'
Yalnızca 10 yılda devleşen Baltacı, 2004 yılı gelip çattığında, 1 milyon YTL sermayeli Enerco'yu kurdu. Baltacı bu yeni şirketiyle Enerji Bakanlığı'ndan 1 milyar dolarlık Rus doğalgazının dağıtımı için 'önyeterlilik' aldı. Oysa o dönem vergi borcu olan 4 bin YTL'yi ödeyecek gücü yoktu. Altı şirketinden yalnızca biri kârdaydı. Onun da vergi matrahı 2 milyon YTL'yi geçmiyordu. Peki nasıl oluyordu da Baltacı gibi genç ve yeni şirket kurmuş biri devletin en önemli ihalelerinden birini alabiliyordu? Yanıt, o dönem İGDAŞ'ta müdür olarak çalışan üniversiteden arkadaşları Ahmet Hakan Tola ve Abdullah Nezihi Edemi'de gizli… Baltacı ayrıca İGDAŞ ve BOTAŞ için tam 520 basınç düşürme ve ölçüm istasyonu kurarak milyonlarca dolar kazandı."
İşte bu adamlardan biri serbest, diğeri Kanada'ya kaçmış. Aslında FETÖ'cü iş adamlarının tamamı böyle. Bir kardeş Türkiye'de kalıyor, diğeri kaçıyor. Kalan "FETÖ'cü değilim" diyor, giden Pensilvanya'da hocasının (!) dizinin dibinden ayrılmıyor. Yukarıdaki Baltacı kardeşlerin hikâyesinin benzerlerinden çok var. Sadece isim ve soyisimleri değiştirmeniz yeterli.  Biz de bu masalları dinliyoruz. Söyleyecek bir şey yok. Her şeyin hayırlısı.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.