Şah Fırat Operasyonuna dair notlar

A -
A +
Süleyman Şah Türbesi'nin ciddi bir askerî güç gösterisi sonucunda başarılı bir şekilde tahliye edilmesine dair öne çıkan noktaları toplayalım...
1- Operasyon gerekli miydi sorusunun epey gereksiz kaldığı bir durumla karşı karşıyayız. Süleyman Şah Türbesi ve orada konuşlanmış askerle, Türkiye için stratejik önem taşıyan bir unsurdan ziyade, artık bir risk faktörü ve hatta yük haline gelmişti. IŞİD tarafından çevrelenmiş türbe ve onu koruyan askerlerin durumları, Türkiye'nin elini kolunu bağlayan bir mesuliyet haline gelme ihtimali taşıyordu. Operasyonun gerekli olduğu yadsınamaz. Türkiye vatan toprağından vazgeçti gibi hamasi ve karşılığı olmayan tepkiler ise anlamsız. Vatan toprağından vazgeçildiği yok. Daha önce bir baraj yapımı için taşınan türbenin, Suriye tarihi boyunca yaşanan en riskli zamanlarda, Türkiye'nin çıkarları gereği yeniden taşınması durumu var. Rasyonel bir kararın alındığını ve hedeflerine ulaşan, başarılı bir operasyon ile türbenin yerinin değiştirilmesi gerçekleştirildi.
2- Türbenin boşaltılmasının zamanlamasına dair haklı sorular var, neden şimdi? Operasyonu yakından izleyen Yeni Şafak gazetesinden Çetiner Çetin'in haberine göre Ankara'da Süleyman Şah Saygı Karakolu'na yönelik tehdit algısı da üst seviyeye çıkmıştı. Peki neden? Çetin bu yeni gelişmeyi iki faktöre bağlıyor: l- "Son dönemde IŞİD'in aşırı silahlanması ve örgütün Kobani'den geri çekilmesi ile birlikte ağır silahlarını Saygı Karakolu'nun iki kilometre yakındaki alanlarda konuşlandırması" ve ll- "Bölgedeki her hareketliliği ve iletişim sinyal sistemlerini Ankara Gölbaşı'ndan yakın takibe alan Türk istihbarat birimleri, bazı yabancı uyruklu kişilerin ülkelerinin istihbarat birimleri adına Telabyad ve Cerablus'a kaçak yollardan giriş yaptığı ve bu kişilerin telsiz konuşmalarında sık sık Süleyman Şah Saygı Karakolu'nu hedef gösterdiğini belirledi. Durumu değerlendiren Ankara, örgüt içindeki bazı kontrolsüz birimlerin yabancı istihbarat birimlerinin talimatı ile türbeye saldırabileceği ve bu durum karşında Türkiye'yi Orta Doğu bataklığına çekebileceği düşüncesi ile harekete geçti."
Şah Fırat operasyonunun Türkiye ile ABD arasında gerçekleşen ve IŞİD'e karşı savaşacak birliklerin eğitimini içeren Eğit-Donat programının başlamasının hemen sonrasında olması bir tesadüf mü? Görüştüğüm bir yetkili tesadüf olduğunu söylüyor, "Eğit-Donat programı ile IŞİD'in oluşturduğu risk arttı elbette ancak bu operasyon uzun zamandır planlanıyordu" diye ekliyor.
3- Bu operasyon Türkiye'nin Suriye politikasının maceracılıktan ziyade, temkinli ve realist bir perspektif ile belirlendiğini gösteriyor. Türkiye mevcut uluslararası girişimlerin IŞİD ile mücadelede yeterli olmadığı kanaatinde. IŞİD'in yok edilmesinin ancak Suriye'de istikrar ortamının da oluşturulmasını içerecek kapsamlı bir çözüm ile mümkün olabileceğini savunuyor. Bu nedenle mevcut palyatif çözüm girişimlerinin bir parçası olup, IŞİD tehlikesini üzerine çekmek, sınır güvenliğini riske atmak ve Türkiye'de olası terör eylemlerini başlatacak bir süreci hızlandırmak niyetinde değil. Ankara, IŞİD'i bir tehdit olarak görüyor, ancak bu tehdidi yok edemeyecek girişimlerin parçası olarak bu tehdidi üzerine çekmek istemiyor. Şah Fırat Operasyonu da bu temkinli politikanın bir devamı olarak okunabilir.
4- Bu operasyonda Türkiye'nin bölgede PYD ile koordinasyon yapması, istihbarat paylaşımı ve PYD'nin kendi kontrolü altında olan bölgelerden Türk askerine geçiş izni vermesi, Türkiye ile PYD arasında yeni bir döneme girildiğinin göstergesi. IŞİD'le komşu olmaktansa, Türkiye'nin PYD ile komşu olmayı tercih etmesi, bölgede yeni bir müttefik edinmeye yönelik politikalar geliştirmesi çok önemli. Bununla beraber PYD'nin de Esad'ın çizgisinden çıkarak, Türkiye'ye böylesi bir kriz anında yardım sunmasının mühim olduğu not düşülmeli...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.