İsrail'de seçim hazırlıkları: Seçim vaadi olarak "kafa kesme"

A -
A +

Avigdor Lieberman, İsrail'in Dışişleri bakanı.

17 Mart'ta gerçekleşecek İsrail erken seçimlerine hazırlanıyor. Lideri olduğu Evimiz İsrail Partisi'nin seçim mitinglerinde konuşmalar gerçekleştiriyor son günlerde. En son mitingini Herzliya şehrinde gerçekleştirdi ve seçim vaatlerini seçmenleri ile paylaştı.

Ancak bu son konuşmasında tüyler ürpertici ifadeler vardı...

"İsrail vatandaşı Araplardan bizim yanımızda duranlar her şeyi elde edecek ama bize karşı olanların başını baltayla kesmek lazım. Yoksa bu topraklarda İsrail diye bir şey kalmaz"
"Nekbe günü Filistin bayrağı taşıyanlar buradan gitsinler. Ben onları Ebu Mazin'e (Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas) hibe etmeye hazırım. Bundan da büyük memnuniyet duyarım"
"Filistinliler bile Arap ülkelerinin kendileri hakkında ne düşündüğünü biliyor. O kadar uzağa gitmeye gerek yok. Kuveyt'e gidip Filistinliler hakkında ne düşündüklerini sorun"

"Arap ülkelerinin bazıları asıl tehdidin İsrail ya da Siyonizm değil Hamas, el Kaide, Hizbullah, IŞİD ve el Nusra olduğunu içselleştirdi. İvmeden faydalanmalı ve akıllı olmalıyız"

IŞİD'den ilham alarak kafa kesmeyi bir siyasi cezalandırma yöntemi olarak gören bir dışişleri bakanı... Evet olay Ortadoğu'da, İsrail'de geçiyor.

Demokratik olduğu iddia edilen bir ülkenin dışişleri bakanının, o ülkenin muhalif vatandaşlarının kafalarının kesilmesi gerektiğini söylemesinin büyük bir infial oluşturacağını düşünüyorsunuz haklı olarak değil mi? Bu olayın uluslararası medyada haftanın ve hatta ayın konusu olduğunu, sabah akşam bu sözlerin tartışıldığından eminsiniz doğal olarak değil mi? Hak örgütlerinin, uluslararası kurumların bu sözleri kınama yarışına girmesini bekliyorsunuz tabii olarak değil mi?

Sizi şaşırtacak bir haberim var.

Bunların hiç biri olmadı.

Örneğin New York Times gazetesi bu sözlerde bir haber niteliği bile görmedi ve bu ifadeleri haber yapmadı. Uluslararası medyanın ana gündemi bu olmadı. Uluslararası kurumlar bu özel gündemle toplanmadı. Görebildiğim kadarıyla kimse de İsrail'i kınamadı.

Bir an düşünün ve hayal edin, bu sözleri, yani bakanı olduğu ülkenin muhalif vatandaşlarının kafalarının kesilmesi gerektiğini başka bir lider söylese ne olurdu? Örneğin uluslararası medya bu sözleri söyleyen bir Müslüman lider olsaydı nasıl tepki verirdi?

Bu işte bir terslik var.

Terslik sadece Batı medyası ve kamuoyunda İsrail'e tanınan sınırsız prestij ve kredi değil. Terslik sadece Batı kamuoyuna hakim İsrail yanlılığı değil. Terslik sadece içkin İslamofobi değil.

Aynı zamanda terslik bunun bu coğrafyada bile kanıksanmış olması. Böylesi bir yaklaşımın muasır medeniyet olarak kutsallaştırılması. Bu ideolojik gözlüğe bu coğrafyada objektif göz payesinin veriliyor olması.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.