Kral'ın selamı

İngiliz Sun gazetesinin yayınladığı bir video sadece İngiltere'ye değil dünya gündemine bomba gibi düştü.

1933 yılında çekilen videoda o zaman henüz bir çocuk olan İngiliz Kraliçesi Elizabeth'in, annesini taklit ederek Nazi selamı yaptığı görünüyordu.

Videoda Elizabeth'in dayısı Kral Edward da görünüyordu.

Buckingham Sarayı elbette bu videonun ortaya çıkmasından hiç memnun olmadı.

Zira kraliyet ailesinin itinayla saklamaya çalıştığı bir geçmişi tekrar tartışmaya açan bir ifşaat oldu.

Peki, nedir o geçmiş?

Kral Edward'ı nasıl bilirsiniz?

Aşkı için tahttan feragat eden romantik ve cesur bir kral olarak mı?

Yoksa...

1936 yılında İngiliz Kralı 5. George ölmüş ve tahta 8. Edward geçmişti.

Ancak yeni kralın tahtta kalması uzun olmayacaktı.

Tahta geçmesinden bir kaç ay sonra 8. Edward, Amerikalı bir dul, Wallis Simpson ile evlenmek isteyecekti.

Simpson iki kere boşanmış olduğundan ötürü, İngiliz hükümeti ve kilise tarafından uygun bir gelin adayı olarak görülmeyecekti.

Edward ise bu evlilik için ısrarcı olacak ve âşık olduğu kadın için tahttan feragat edecekti. Yerine kardeşi ve bugün İngiliz Kraliçesi olan Elizabeth'in babası 6. George geçecekti.

Hikâyenin buraya kadar olan kısmı filmlere ve masallara ilham olan yüzü.

Peki bu olayın arkasında yatan başka bir siyasi gündem olabilir miydi? Hikâyenin aşk ve romans kısmı asıl meseleyi örten bir bahane miydi?

8. Edward, Hitler'e olan sempatisini saklamayan, açık açık Hitler'i övmekten çekinmeyen bir siyasi figürdü. Hatta tahtı bıraktıktan sonra 1937 yılında Simpson ile evlenecek ve Almanya'ya bir ziyaret gerçekleştirerek Hitler ile görüşecekti.

Krallığı bırakan Edward ilk önce Fransa'ya İngiltere askeri misyonunun başı olarak atandı. Ancak Edward'ın Hitler sempatisi bu konumdaki görevini da kısa kesecekti. Fransızlar, bu İngiliz çiftten şikâyetçi olacak, İngilizler'e durumun vahametini aktaracaktı. Winston Churchill manevrası ile, Edward Bahama adalarına vali olarak atanacaktı.

Yeni ortaya çıkan tarihsel dokümanlar, Edward'ın Nazi sempatisinin en başından beri hem İngiliz hem de Amerikan istihbaratı tarafından takip edildiğini gösteriyor.

Ve tahtı bırakma hikâyesinin resmi anlatısı olan bir romans hikâyesinin arkasında yatanın daha karanlık bir resim olduğunu ima ediyor...