Şeytan ortaya çıkmamış sırları sever

A -
A +
Çok iyi bilinir ki vakti geldiğinde o sırları kullanacaktır. FETÖ şeytani bir örgüt. Şimdilerde ellerindeki imkânlar yetersiz olsa da ne türden dokümanlara ve tapelere sahip olduğunu 17-25 Aralık sürecinde idrak ettik. Onun öncesinde bu sınırsız “yeteneğini” Ergenekon-Balyoz yargılamaları sırasında ya da MHP’yi teslim almak için yatak odalarındaki görüntüleri yayınlarken ispat etti. Tapeler yayınlanırken biz nice anlı şanlı bakanların, milletvekillerinin korkudan tir tir titrediklerine, Başbakan Tayyip Erdoğan miting meydanlarında aslanlar gibi kükrerken bunların ürkek ceylanlar gibi sindiklerine şahit olmadık mı? Tapeler, yastığa başını koyduğunda mışıl mışıl uyuyan insanlar hariç herkesi korkuttu. Belli ki kimse bu kadarını beklemiyordu. Oysa FETÖ, AK Parti’yi desteklerken de yazılı ve görsel “Doküman” hazırlıyor, dinleme tapelerini üst üste yığıyor, bir yandan da CHP’yi stepne olarak hazırlamak üzere gerekli “çalışmaları” yürütüyordu. Çünkü AK Parti bir süredir FETÖ (Cemaat) için arıza vermeye başlamıştı. Tayyip Erdoğan’a güvenmiyor, ona beklentilerini boşa çıkarması nedeniyle zapt edemedikleri bir öfkeyle dolup taşıyorlardı. Zaten kendi iç mahfillerinde Erdoğan alenen eleştiriliyor, onunla bir yere varılamayacağının altı çiziliyordu sık sık. CHP alternatifi bu anlamda çok mühimdi. Gelgelelim CHP’nin başındaki adamı; Genel Başkan Deniz Baykal’ı ekarte etmeleri gerekiyordu. Baykal’ın defteri dürüldükten sonra partinin o makama hazırlanan kişiye emanet edilmesi gerekiyordu. Burada yardımlarına yetişen de işte o herkesin bildiği SIRDI tahmin edeceğiniz üzere. Çünkü Baykal’ın o “sırrı” herkesin dilindeydi. FETÖ bu sırrın izini takip ederek amacına ulaştı. Zira artık elinde yeterince teknik araç ve gereçle eleman mevcuttu. Şeytani örgüt nihayetinde bu sırrın içeriğine, yani yatak odası görüntülerine sahip olmayı başarmıştı. Şeytan, dosyasındaki sırrı vakti geldiğinde kullanacaktı. Erdoğan’a 'cemaat' içindeki güvensizliğin tavan yaptığı, istenen vekillik sayısına ret cevabını aldıkları sıralarda kaset patlatıldı. 10 Mayıs 2010’da Deniz Baykal istifa etti. Sonrasını biliyorsunuz. Başarılı bürokrat, hesap adamı, yeni lider sıfatlarıyla pohpohlanıp pişirilen, hatta İstanbul Belediye Başkanlığına da aday gösterilen Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanlığı makamına oturtuldu... Aslında herkesin bildiği hikâyeyi anlattık. Mühim olan nasıl sonlanacağı. Hikâyenin gidişatı hakkında birtakım işaretler belirmeye başladı. Kaşıkçı cinayetini bile Erdoğan’ın üzerine yıkma misyonunu edinebilmiş bir kimlik ya da kişilik hakkındaki soru artık; “Ne amaçla çalıştığı değil, nereye bağlı olduğu...” Bu er ya da geç ortaya çıkacak. Örneğin birlikte yürümek için seçtiği kişiler Kılıçdaroğlu’nun aidiyetini giderek daha fazla afişe eden bir şekle bürünmekte. Canan Kaftancıoğlu, Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, Abdüllatif Şener, Cihangir İslam, Sera Kadıgil, Gamze-Battal İlgezdi, Engin Altay gibi isimler ve deşifre olduğu için görevden alınan, hapse giren FETÖ’cü danışmanlar eksenindeki hizalanma sonun başlangıcına işaret ediyor. Bu listedeki terkibin Türkiye karşıtlığı ile PKK yandaşlığı, FETÖ teslimiyeti paydasında birleşmeleri her şeyi açıklıyor.  Şeytan onunla da ilgili bir sırra vâkıf ve zamanı geldiğinde kapının önüne koymak için kullanacak. Vakit daralıyor çünkü işlevselliğini kaybetmek üzere. Ne demiştik? Şeytan ortaya çıkmamış sırları sever!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.