Bal gibi olur!

A -
A +
  Türkiye’de pandemi darbesi ile Merkez Bankası rezervleri tarihinin en düşük seviyesine indi. Turizmde 25, ihracatta 14 milyar dolar kaybettik. Geçen sene aralık ayında 79 milyar dolar olan brüt döviz rezervlerimiz geçen hafta 46 milyar dolara indi. 33 milyar dolarlık erime var... Merkez Bankasının yabancı para zorunlu karşılık artırım kararı olmasaydı bu rakam 2,5 milyar dolar daha küçülecekti. Ne gariptir ki, devletin rezervleri erirken, vatandaşın döviz hesabı rekor üstüne rekor kırıyor. Bireysel hesaplardan söz ediyoruz. Tüzel kişilerden değil. Şirketler yabancı para borçlarına karşılık kendilerini güvence altına alıyor. Derdimiz yerli yatırımcıyla. Tabii bunlara yatırımcı denirse, aslında yıkıcı demek çok daha doğru olur. Son iki yılda birikimlerini tam 50 milyar dolar arttırdılar. Peki bu adamlar neden gözü kapalı dolara hücum ediyor? Bankalardaki bireysel hesaplar 4 Aralık haftasında 146,2 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Merkez Bankasının altın ve döviz rezervleri toplamından 60 milyar dolar daha fazla servetleri var...  Bir defa içimizde beslediğimiz o kadar çok "ekonomik hain" var ki, bunların etkisi altında kalmamak mümkün değil! Her gün sabahtan akşama kadar hükûmeti yıpratmak için "ekonomi battı, yaptırımlar yağmur gibi geliyor” diyerek zehir kusuyorlar. Bunları dinleyenlerin okuyanların tabii ki zihinleri bulanıyor. Ülkemiz uzun süreden beri Avrupa Birliği ve ABD tarafından sürekli baskı altında. Libya’da meşru hükûmetle deniz yetki anlaşması imzaladık, Doğu Akdeniz’de doğalgaz araması yaptık, Dağlık Karabağ savaşında Azerbaycan’ı destekledik diye AB’nin hışmına uğradık!.. Sınırlarımızı güvence altında tutmak için Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi aldık diye ABD'den başımıza gelmeyen kalmadı. Ama sonuçta ne Avrupa Birliği ne de ABD ağır yaptırımları devreye sokamadı. Neden korktular biliyor musunuz? İHA ve SİHA'larımızdan... Bu arada Trump’ın hakkını yemeyelim. Adam 12 maddelik CAATSA yaptırımındaki en hafif maddeyi, Savunma Sanayii Başkanlığı ve kurumun Başkanı İsmail Demir'e yönelik ABD’de mülk edinmeme kararını onaylayarak büyük kadirşinaslık yaptı... Döviz alanların ağırlıklı bölümü maalesef para kazanmak için dolar tutmuyor. Merkez Bankası faizi ne kadar arttırırsa arttırsın onlar için fark etmiyor. Tek bir amaçları var. "Ülke batsın, ama Cumhurbaşkanlığı sistemi değişsin!" istiyorlar. Benim kızdığım nokta, bazı saf vatandaşların bunların yolundan gitmeleri. Dolar alıyorum, kendimi enflasyona karşı koruyorum palavrasına kanıyorlar. Geçin bunları yahu geçin... Sen dolar aldıkça kur yükseliyor, yüksek kur enflasyonu tetikliyor. Yüksek enflasyon faizleri tırmandırıyor, yüksek faiz ekonomiyi kilitliyor. İçimizden vuruluyoruz... Merkez Bankası’nın yeni yönetimi döviz alım ihalelerini başlatarak piyasanın önüne geçemez mi? Geçer! Her gün düzenli olarak dolar/avro alım fiyatı ilan eder, piyasada ölçü olur. Herkes onu izlemek zorunda  kalır... Basar parayı alır doları. Rezervlerini güçlendirir. Piyasada satıcı kalmayınca bu defa kendisi satıcı konumuna geçer, dövizi ezer... Olmaz mı? Bal gibi olur!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.