Musul’a mezhepçi yaklaşım DAEŞ’e yarar

A -
A +

ABD yönetimi; ABD’deki başkanlık seçimlerinden önce Rakka ve Musul operasyonlarını yapmak istiyordu. Bu iki stratejik merkezde DAEŞ yenilgiye uğratılırsa örgüt bitecek ve bu sonuç ABD başkanlık seçimlerini demokratların lehine olumlu etkileyecekti. Bu iki operasyonda da Türkiye’nin desteği ve pozisyonunun ne olacağı konusu; Sayın Cumhurbaşkanın BM toplantıları için gittiği New York’ta, 23 Eylül’de ABD Başkan Yardımcısı Biden ile yaptığı görüşmede masaya yatırıldı. Türkiye; YPG’nin yer alması hâlinde Rakka operasyonuna katılmayacağını, hatta destek bile vermeyeceğini, Fırat Kalkanı harekâtının El Bab’ın DAEŞ’ten temizlenmesi ile sona ereceğini açıkça bildirdi. Ancak Türkiye’nin Musul yakınlarındaki Başika Kampı'nda eğittiği Haşdi Vatani ve Musullu diğer Sünni ve Türkmen kökenli grupların Centcom yapısı ve komutası altına girip Musul operasyonuna katılması tartışıldı. Geldiğimiz noktada Türkiye bu grupları Centcom komutasına girmeye razı etmiş durumda. Ancak ABD yönetimi Musul operasyonu için sadece Irak merkezî güçlerini kullanırsa; Türkiye’nin eğittiği grupları Şii ağırlıklı Irak merkezî güçlerinin komutasına sokmak zor görünüyor. ABD, Türkiye’nin yardımı ile bu sorunu da aşarsa Irak merkezî güçleri, Haşdi Vatani ve diğer unsurlarla birlikte Musul harekâtını yapabilir.

Irak Başbakanı; eski başbakan Maliki’nin ve İran’daki dinî liderlerden Ali Hamaney’in telkini ile Musul operasyonuna Sünni gruplar yerine Devrim Muhafızlarının ve Şii Haşdi Şabi milislerinin, Irak merkezî kuvvetleri ile birlikte katılmasını istiyor. Irak Başbakanı’nın birdenbire, durup dururken Türkiye’nin Irak topraklarını terk etmesini istemesinin ardındaki gerçek bu. Irak Hükümeti, Musul’u DAEŞ’ten kim temizlerse o yapının Musul’un sahibi olacağını düşünüyor. Musul daha çok Sünni Araplardan ve Türkmenlerden oluşan bir yer. Irak Başbakanı; "Türkiye’nin Musul’u alacağı kara propagandası" ile kendi niyetini örtmeye; Musullu milislerin kentin DAEŞ’ten alınmasında etkin olmasını engellemeye çalışıyor. Irak Başbakanı, yıllardır DAEŞ’in elinde olan Musul’u geri almak için Irak ordusu-Irak yerel milis güçlerinden ziyade İran Devrim Muhafızlarına ve Şii milislere güveniyor. Ancak ABD’liler de çok iyi biliyor ki; böyle mezhep eksenli bir yapıyla Musul’u DAEŞ’ten alsanız bile elinizde tutamazsınız. Musul’un demografik ve dinî yapısına-mezhepsel özelliklerine aykırı bir yapı ile Musul elde tutulamaz. DAEŞ’in ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.
ABD’nin Musul için Türkiye’ye ‘PKK güvencesi’ verdiği söyleniyor. Kaynaklar bu bilgiyi teyit ediyor. Ama aynı sözleri ABD, Münbiç için de vermişti. YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesine izin vermeyeceklerini, geçenlerin de Fırat’ın doğusuna geri döndürüleceğini garanti etmişti. Ama manzara ortada. Münbiç’te hâlâ en az 200 civarında YPG militanı var. Musul harekâtına PKK-YPG ve onların bölgedeki uzantılarının katılmayacağını garanti etmişler, bakıp görelim.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; “Kuzey Irak’ta koalisyon güçleri bizim Cerablus’ta yaptığımız gibi buradaki yerel güçlere destek verebilir, onları kuvvetlendirebilir, danışmanlık verebilir. Musul operasyonunu Musul’daki yerel güçler yapmalı. Mezhepçilik anlayışıyla dışarıdan Şii milislerin operasyonuna dahil edilmesi, Şii milislerin Musul’da kalıcı olması Musul’a barış ve huzur getirmez” demiş. Irak Başbakanı, İran Hükûmetinden çok İran’daki sertlik yanlısı dinî liderlerin Musul’u Şiilerin kontrolüne geçirme planına çanak tutuyor. Tüm bu tartışma ve belirsizlikler yüzünden ABD’nin DAEŞ’e karşı ekim sonlarına doğru başlatmayı düşündüğü Musul harekâtı tehlikeye girmiş durumda. Şimdilik ciddi bir belirsizliğe girildi. Mezhepsel saiklerle hareket etmenin meyvelerini DAEŞ topluyor. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.