PKK ne yapmak istiyor? Biz ne yapmalıyız?

PKK’lı hainler bir hafta ara ile canımızı acıtan iki alçak ve korkak saldırıyı peş peşe gerçekleştirdiler. Birini İstanbul’un göbeğinde Beşiktaş’ta polisimizi hedef alarak yaptılar. Doğu ve Güneydoğu halkının desteğini tamamen kaybeden PKK şehirlerde barınamadı. Kırsalda ağır kış şartlarına rağmen darbe üstüne darbe yiyor ve güçleri kar-kış tanımadan operasyonlarını ısrarla ve aralıksız yürütüyorlar. Eleman devşirmekte zorlanan-halktan destek alma problemi yaşayan PKK, asker ve polisle çatışmaya girecek gücünü kaybediyor. Son bir yılda güvenlik güçlerinin akıllıca ve başarılı operasyonlarında büyük kayıplar veren PKK, “Ben tükenmedim, ben bitmedim, ayaktayım ve istersem İstanbul’un göbeğinde eylem yaparım” mesajı ile kendi elemanlarına, tabanına ve kendisine desteği kesen yöre halkına mesaj vermeye çalışıyor. Amacı, örgütün dağılmasını engellemek, örgütten kaçmaların önüne geçmek, halka umutsuzluk ve korku salmak. Bu alçak hainler evvelsi gün de terörle mücadelenin ve Fırat Kalkanı Harekâtının göz bebeği komandoların tugayını hedef aldılar. 20 yaşında sivil elbise ile çarşı iznine çıkan savunmasız insanları canlı bomba ile katletmek ancak PKK gibi alçak, DAEŞ’ten bir farkı olmayan PKK’ya yaraşır.

PKK terör örgütü bu intihar saldırılarını neden yapıyor ve neyi hedefliyor? Eylül aylarında terörist başı Karayılan, şehirlerde sözde öz yönetim ilanı ve hendek kepazeliğinde halktan destek görmemeleri, güvenlik güçlerinden müthiş darbeler yiyip başarısız olmaları ve nihayet kırsalda da başlarını kaldıramamaları nedeniyle bir mesaj verdi köpeklerine. Onlara çatışmaları şehirlere taşımalarını ve inisiyatif kullanıp bağımsız eylem yapabileceklerini söyledi. İşte köşeye sıkışan kedi misali bu serseri mayınlar kendilerini patlatmaya başladılar. Yabancı servislerin kullanabileceği bu taşeronlar gördükleri lojistik ve istihbari destekle bu eylemleri yapıyorlar.

Bu intihar saldırılarının hedefi nedir? Neyi amaçlıyor örgüt? İlk amacı örgütün dağılmasını engellemek, örgütü bir arada tutmak için moral vermek. Halka korku salmak, umutsuzluğa sokmak. İkinci amaçları, Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki gelişmelere müdahale etmesini engellemek, Fırat Kalkanı operasyonunun Menbiç’e, Afrin’e yönelmesine mani olmak. Irak’ın kuzeyine benzer bir operasyonun yapılmasını engellemek. Bu maksatla Türkiye içinde intihar saldırıları ile infial oluşturup Türkiye’nin Suriye ve Irak’ı bırakıp içine kapanmasını, iç dertleri ile uğraşmasını temin etmek. YPG-PYD’ye nefes aldırmak, TSK’nın YPG’ye yönelmesini engellemek ve YPG’nin ele geçirdiği alanları muhafaza etmesi ve hatta arttırmasını temin etmek. Kobani-Cizire ve Afrin kantonlarının birleşmesine katkı vermek. Bunu engelleyen Türkiye’yi içine dönmeye zorlamak.

PKK’nın bir diğer amacı da PKK’ya yardım ve yataklık yaparak suç işleyen ve bu sebeple hukukun yakasına yapıştığı HDP’li sözde siyasetçilere ve belediye başkalarına mesaj vermek, onlara moral vermek, dağılıp ötmelerini engellemek. Örgütün bu saldırılardaki amaçlarından biri de Rusya ve İsrail ile anlaşarak bölgedeki en önemli karar verici ve etkili aktör hâline gelen Türkiye’nin gücünü sınırlamak, terörle Türkiye’yi hizaya getirmek.

Terör örgütünün en son amaçlarından biri de Türkiye’nin sistem değişikliği gibi önemli bir değişimi gerçekleştirmesini engellemek. Bu amaçlarla Türkiye’yi içine kapatmak, topluma korku salmak, kaos ve istikrarsızlık oluşturmak, tahrikle iç savaş provaları yapmak ve Türkiye’nin birlik ve beraberliğini zayıflatmak.

Türkiye  terör örgütünün ve onu taşeron olarak kendi emelleri için kullanan bölgesel ve küresel güçlerin bu pis oyunlarını, tezgâhlarını bozmak ve engellemek için ne yapmalı? Türkiye, PKK terör örgütüne silah, mühimmat ve eleman desteği veren YPG’ye baskısını daha da arttırmalı. Fırat Kalkanı Menbiç’e, Afrin’e hatta bombacı eğitimi veren Kobani’ye bile gerekirse uzanmalıdır. Kuzey Irak’ta sınırımıza yakın yerlerdeki PKK kampları için bu bölgeye de Fırat Kalkanı benzeri bir harekât mutlaka yapılmalıdır. PKK ve YPG’nin-DAEŞ’in üstlenip, ordan da sızıp Türkiye’ye zarar verdiği tüm alanlar meşru bir otorite tesis edilinceye kadar kontrol altına alınmalıdır. Türkiye’nin bekası, sınırının öbür tarafından  alınacak tedbirlerle sağlanmalıdır.

Suriye ve Irak’ta ABD ve Rusya ile birlikte DAEŞ’le mücadele etmeli ve ABD’yi YPG’ye muhtaç hâlden kurtarmalıyız. Bunu yapmamıza rağmen ABD, YPG ile iş tutmaya ve silah yardımı yapmaya devam ederse ABD ile oturup açık açık görüşmeliyiz-konuşmalıyız. ABD’nin DAEŞ’le mücadele için YPG'ye aktardığı silah ve mühimmatın PKK tarafından ülkemize karşı kullanıldığını açık-seçik bir biçimde ispatlamalı ve ABD’yi ikna etmeliyiz.

Yurt içinde terörle mücadele ile ilgili sürdürdüğümüz operasyonları artırarak kararlılıkla, kesintisiz devam ettirmeliyiz. Terörle mücadelenin güvenlik boyutu ile ilgili eksik-açık-yöntem sorunlarını ve istihbarat yetersizliklerimizi gidermeliyiz.

Demokrasi ve hukuk içinde kalarak teröre destek veren, himaye eden herkesin yargı yolu ile yakasına yapışmalıyız. Terörle arasına mesafe koymayan hiçbir siyasi harekete hoşgörü ile bakmamalıyız.

Doğu ve Güneydoğu Bölgesi için başlatılan sosyal-ekonomik-istihdam projelerini hızla tamamlamalı ve kırılan kalpleri kazanmalıyız. Diplomasinin gücünü ve imkânlarını seferber ederek PKK’nın dış desteğini minimize etme ve finansal desteğini yok etme çabalarımızı artırmalıyız. Bu konuda bıkmadan-usanmadan ABD ve AB ülkeleri nezdinde baskımızı artırarak devam ettirmeliyiz. Önleyici istihbarat imkânlarını artırmalıyız. İstihbarat koordinasyonu geliştirilmeli. Teröre karşı ortak siyasi bir dil kullanmalıyız. Terörle mücadele siyaset üstü millî bir politika ile yürütülmeli. Siyasi liderlerin bu konudaki ortak söylemi ve kararlılığı çok önemli. Milletimiz de tıpkı 15 Temmuz'dan sonra demokrasi nöbetlerinde yaptığı gibi teröre karşı Kürt’ü-Türk’ü, Çerkez’i-Laz’ı, Sünnisi-Alevisi, sağcısı-solcusu kol kola, gönül gönüle bir millî mücadele ruhu ile hareket etmelidir. Bu ruhu muhafaza edersek her belanın üstesinden geliriz.