Bu kaçıncı örnek?..

A -
A +

“Avcının şaşkını, kurşunu ayağına sıkar”; işte Galatasaray yönetiminin yaptığı da bu ve kaçıncı defa yaptığı bu!..
“250 bin TL mi, avro mu” ceza vermişsin, eee ne oluyor, tam da “ocak ayı transferine girerken ve de lig arası hazırlık kampı başlarken” Yasin’i “süresiz kadro dışı” bırakmak?..
Kadronda kalacaksa, “kampa ve ikinci yarı hazırlık antrenmanlarına katılması” gerekmiyor mu?..
Yok, “kiralayacak ve satacaksan”, fiyatı kadroda ve idmandayken mi daha yüksek olur, yoksa “İstanbul gece kulüplerinde antrenman yaparken” ve de “gözden çıkarılmış algısı” yerleşirken mi?..
Eğer “gözden çıkardıysanız” ve hele Garry Rodrigues’i alacaksanız, mesela, “süresiz kadro dışı” kararı alma yerine, Trabzonspor’a “Ver Mehmet Ekinci’yi, al şu kadar gollü, bu kadar asistli Yasin’i” önerisini yapmak aklınıza gelmez mi?..
Galatasaray’ın kiralayıcı ve de satıcıları, nedendir bilinmez, “mallarını kötülemek için” ellerinden geleni yapar ve hatta “üstüne para vererek satar ve kiralarken, rakipleri “en kötüleri bile değerlendiriyor” ve de “okkalı kira ya da satış paralarını” kasalarına koyuyorlar; yıllardır yaşanan bu!..
Kuzum, sizler, hiç mi Aziz Yıldırım’dan, Mahmut Uslu’dan ders almazsınız?..

Vicdanlarınız rahat mı?..

Önümde devletin resmi belgelerinin fotokopileri duruyor, devletin müfettişlerinin verdiği raporların fotokopileri…
Derneği daha fazla yıpratmamak ve olay mahkemeye intikal ettiği için, konuyu daha fazla dallandırıp, budaklandırmamak için, “özet bir durum tespiti” yapacağım.
Devletin müfettişleri ve yetkili makamları, “Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin ‘biri yarıda kalan, öteki yapılan’ olağanüstü ve seçimli genel kurulları öncesi, “Zamanın yönetim kurulunun Dernekler Kanununa ve Dernek Tüzüğüne aykırı 541 üye yaptığını tespit etmişler” ve derneğe bildirmişlerdir.
Bu ne demektir; bu, “541 kişi genel kurul esami listesinden çıkarılacak ve oy kullanmayacak” demektir.
Ama, genel kurulda “bu 541 kişiden yarısının oy kullandığına dair zabıtlar tutulmuş” ve “genel kurulun iptali için açılan davanın dosyasına konulmuştur!..”
Dahası, “Dernek Genel Başkanına, genel kurul öncesi dernek tüzüğüne göre yapılması gereken bazı işlemlerin yapılmaması sebebiyle 880 TL idari para cezası verilmesi gerektiği” de müfettiş raporlarında yer almıştır.
Kararı, mahkeme verecektir; peki, eğer genel kurulun iptali kararı çıkarsa ne olacaktır; seçilen yönetimin yaptığı icraatın, harcadığı paraların hesabı nasıl verilecektir?..
Mesela, “muhalefeti baskı altına almak için” yayınlanan “kesin ihraç tehditli” bildirinin hesabı nasıl görülecektir?..
Dahası, “kesin ihraç talebi ile Disiplin Kurulu’na sevk edilen” Ankara Şube Başkanı’nı hakkında, kurulun verdiği “kesin ihraç kararını”, genel kurul iptal edilirse, “batıl” ve düşecek olan yönetimin “oy birliği ile onama ve yürütme kararı” ne olacaktır?..
Dernek “kısa zamanda bu duruma düşürülürken”, sessiz kalan ve seyreden eski genel başkanlara, yaşayan kurucu üyelere, dernek üyesi olan anlı ve de şanlı meslek duayenlerine bir sorum var; geceleri vicdanlarınız rahat uyuyabiliyor musunuz?..

Artık Yalman kalkanı yok!..

Alp Yalman’ın “futbolun yönetimi” konusunda, Galatasaray triomvirası (Dursun Özbek / Mehmet Özbek / Levent Nazifoğlu) tarafından tam anlamı ile arkasından hançerlendiğini ve nihayet “Pes, benden paso” dediğini, sevgili kardeşim Hıncal Uluç’un sütununda okuyunca ve de daha sonra bu dörtlüden “ses seda çıkmayınca”, gülmeyle karşılık düşündüm; kim kazançlı çıktı bu “eğreti” ortaklıktan?..
“Zaman kazandığı için” Dursun Özbek, “kendilerine kalkan bulan” Mehmet Özbek ve Levent Nazifoğlu, elbette kazançlı çıktılar!..
Kaybeden Alp Yalman ve de “asıl” Galatasaray oldu; Alp Yalman, kariyerine “kötü” bir sayfa ekledi ve karizmasını çizdirdi.
Galatasaray ise, “planlamasız, çaresiz, şaşkın” bir şekilde ve de “Riekerink” ile, ocak ayına ve transferine girdi; bakalım şubata nasıl çıkacak?!.

Utanın!..

Evet, utanın, hem de çok utanın; hadi “vicdansızca” demeyeyim, ama izansızca ve insafsızca “Hamit Altıntop, Tuzlaspor maçında golle sonuçlanan hataları bilerek yaptı, zira o kulübün yöneticisiydi” imalarını tribünlere, sayfalara ve ekranlara getirenleredir, bu sözlerim!..
Ortaya çıktı ki, “Hamit, Tuzlaspor yönetiminde değil, hatta kulüple de ilgisi yok”; olsa zaten “Ben bu maçta oynamam” derdi!..
Hamit “tertemiz bir insandır, tertemiz bir sporcudur”, Milli Takım’da, Bayern Münih’te, Real Madrid’de “ülkesini ve ay-yıldızını”, daha sonra geldiği Galatasaray’da formasını ve armasını “onurla” temsil etmiş bir futbolcudur!..
Ona atılmak istenen çamur, hiç şüpheniz olmasın ki, atanların vicdanına yapışacaktır!..

Kaçı?..

Hakem tayinlerinin neredeyse kendi onayından geçmesini sağlayacak bir genel ve ana yöntem geliştirdi, bitmedi; haftalık maç programlarının “takımı lehine” tanzim edilmesini sağladı, yetmedi; şimdi de “başka takımların maçlarındaki olaylarda atlanmış olanların, ikazı ile Disiplin Kuruluna gönderilmesinin ve cezalandırılmalarının” yolunu açtı.
Düşünüyorum da, “Acaba, kaç kulüp başkanı bir Aziz Yıldırım ediyor” sorusuna cevap bulamıyorum; 3 mü, 5 mi, yoksa 15 mi?!.

Şaka!..
Yakında Galatasaray seyircisi tribünlerden “Sen oyna Ergin, sen oyna” diye tezahürata başlarsa, hiç şaşmam.
Ama, o seyirciye duyurmam lazım ki, “Ergin Ataman oynayamaz”; zira yıllardır transfer aylarında, “oynamayan” o kadar çok oyuncu aldırdı ki takımına, kendisi de oynamayı unutmuştur!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.