Rezalet

A -
A +

''G.Saray’ı düşürdükleri duruma bakar mısınız? Acaba diyorum bir ‘üst akıl’ G.Saray üzerinden yazdığı senaryoları mı sahneliyor? ''

Son söyleyeceğim sözü, en başta söyleyeceğim; zira artık “Galatasaraylıların tahammül sabrı kalmadı”; çatladı, çatlayacak!..
Anlaşılıyor ki, sadece Riekerink’i değil, Mehmet Özbek ve Levent Nazifoğlu’nu da kapının önüne koymak gerek; zira bu üçlünün Galatasaray değerlerinden, Galatasaray markasından, Galatasaray gurur, onur ve karizmasından haberleri yok, “haberleri varsa” ve de “böyle yapıyorlarsa” daha da kötü; zira o zaman görülüyor ki, umurlarında değil!..
Eğer, “bu acı tabloyu hâlâ idrak edememiş” ise ve de “gereğini yapmamakta ısrar ve inat edecekse” sıraya Başkan Dursun Özbek’in de girmesi gerekiyor; Suudi Arabistan’daki rezaletin başka türlü bir anlamının olmadığı o kadar açık ki!..
Kimsenin ama kimsenin Galatasaray’ı bu duruma düşürmeye hakkı yoktur; bir zamanlar “Müslüman ülkeler” başta, “Batı dünyasının karşısında sporda, futbolda eziklik yaşayan” memleketlerde “İşte bizim takımımız, onları yendi ve Avrupa Kupası’nı, Süper Kupa’yı aldı” diye futbol bayramları yaptıran sarı-kırmızılı ekibin Suudi Arabistan’da düştüğü ve düşürüldüğü durum ortada!..
Riekerink Bey’in, “maç öncesinde İstiklal Marşımızın çalınmasının anlamını bilmesi, hissetmesi” mümkün değil, onun derdi, “takımın başında kalabilmek için kadrodaki Hollandalı kliğine adam üstüne adam katmak”; tamam da, ya Levent ve Mehmet Beyler ne yapıyorlar; hiç mi utanmadılar, yüzleri kızarmadı?..
Takımın “stoper açığı” cascavlak ortada iken (önceki gece de bas bas bağırdı) ve de Brumalı, Yasinli, Sinanlı, hatta gerekirse Sneijderli kanat adamları kadroda iken, PAOK’tan “kanat adamı” bir Hollandalıyı hem de “3. 5 milyon avro bonservis bedeli ödeyerek” almak ne anlama geliyor, bir bilen varsa söylesin!..
“Dünya markasıyız” diye övünülen ve de “yabancı ve tarafsız derecelendirmelerden de bu sonuçlar çıkan” bir kulübün “lokomotif” takımının başına “bir alt yapı hocasının”, onun üstüne de “futbolun gerçeklerinden ve gereklerinden bihaber” iki yöneticinin getirilmesinin ortaya koyduğu bir başka acı gerçek daha var; “Başkan Dursun Özbek, gazetelerde, TV’lerde kendinden öne geçecek bir başka kimseyi istemiyor” anlaşılan!.. 
Galatasaray böyle yönetilmez, yönetilemez, yönetilemediği de ortada; ama ne yazık ki Divan Kurulu mışıl mışıl uykuda, “ne olduğu, ne olacağı meçhul” durumda olan “Riva / Florya satış ninnileri” ile uyumayı da görev sayıyor!..
Hele hele tarafsız yabancı kuruluşun “son 15 yılın hesaplarının incelenmenin sonrasında verdiği raporun gizlenmesi”, hem de “Genel Kurullarda ve Divan Kurullarında verilen sözlere, alınan kararlara rağmen” gizlenmesi, gazetelerde bu konuda çıkan haberlere ve yazılara karşılık “sus pus olunması” kabul görecek, kabul edilecek bir durum değil de nedir?.. 
Bakınız, “Acaba, bir üst akıl, Galatasaray üzerinden yazdığı senaryoları mı sahnelemeye başladı”, bilmiyorum, ama düşündüğümü de yazmamayı, mesleğime ihanet olarak kabul ediyorum. 
“Bu üst aklı arayın” Galatasaraylılar, inşallah yoktur, varsa da, bulursanız, Galatasaray’ı kurtarmış olursunuz!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.