Başkan ile Hoca ne yapmalılar?..

A -
A +
Büyük Ali (Beratlıgil) Galatasaray’ da “sağ bek” oynuyordu; bu mevkide millî takımda da oynamıştı. 1953 – 54 sezonu idi. Galatasaray’ın “o zamanki” millî ve golcü santrforunun başına “olumsuz ve acı” bir olay gelince ve “kadroda yer almasına imkan kalmayınca”, şampiyonluğa oynayan takım da “santrforsuz” kalmıştı!..
Rahmetli Gündüz Kılıç, Galatasaray antrenörü idi, takımda “bir başka Ali” de olduğundan, lakabıyla “Büyük Ali” diye anılan “sağ bek” için “yeni bir yer” buldu; “santrforluk” ve… B. Ali “yeni yerinde gol kralı bile oldu!..”
Bunu neden yazdım; Fatih Terim, çok zaman “bu denemeleri yapan” ve de “Gene şapkadan tavşan çıkardı” diye alkışlanan bir hocadır!..
İşte bu sezonun “Taylan olayı” da, Hoca’nın bu adımlarının bir başka ve yeni örneğidir!..
Ne var ki, “şapkadan çıkan Taylan gibi”, Galatasaray kadrosunda “yaşlı / genç” birçok oyuncu var; neden “denemeler” devam etmiyor?..
Bu denemeler yapılsa idi, “5 maçta 8 puandan daha fazla mı” puan kaybedilecekti?..
Bilinen bir gerçek var ki; “futbolcu için ilk 11 hakkı”, antrenmanda değil, maçta kazanılır!..
Başkan Mustafa Cengiz, Hoca için “Çağırdığımızda koşa koşa gelir” derken, ne kadar “büyük bir hata yapmış” ise, “Transferde büyük ümitlerle alınan, hem de Hoca’nın isteği ile alınan ‘Gençlerin’ denenmemesini işaret ederken” o ölçüde haklı idi!..
Fatih Hoca, “çok daha ucuza mal olacak ve takıma da faydalı olacağına inandığı forvetleri listesine almış” ve bu listeyi yönetime vermişken, “önce Diagne’nin, sonra Falcao’nun çok büyük paralarla alınmasını” hoş karşılamamıştı. Zaten, daha önce alınan “Belhanda / Feghouli gibi çok yüksek maliyetli futbolcuları” kucağında bulmuşken, bir de “bunların” mâli batakta çırpınan Türk Kulüplerinin başında gelenleri arasında olan Galatasaray için “büyük risk taşıyacağını” iyi biliyordu; “başarılı olunursa” ne âlâ; Drogba / Sneijder dönemi gibi; ama ya başarılı olunamazsa?... İşte bugünler…
Hoca ile yönetim, daha doğrusu “futboldan sorumlu” başkan vekili Abdurrahim Albayrak arasında “kırılma” böyle başladı!..
“Şampiyonluklar” kırılmayı “yen içinde” bıraktı, ama “başarıların devamı gelmeyince”, hem de ne acıdır ki, “basın üzerinden” iğnelemeler başladı.
Tam bir dejavu; Ünal Aysal dönem sonunun “hoş olmayan” tekrarı gibi…
Gelinen noktada “kim hatalı, kim haklı” tartışmasının, hesaplaşmasının zamanı değil!..
Gelinen noktada “baş başa eteklerdeki taşların dökülmesi, karşılıklı istekler konusunda uzlaşılması” ve de el ele verilip, “başarıyı getirecek adımların atılması” zamanı!..
Yoksa, “beraberce yapılandırılan bunca başarılı bir dönemin sonunda” perdeler “hatırlanması bile üzücü” bir tablo ile bitebilir!..
Ve de “Galatasaraylıyım” diyen birilerine “bayram yapma” fırsatı verilebilir; “Cengiz istemezükçüler” ile “Terim istemezükçüler” el ele horon teperler!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.