Olmadı hocalar, olmadı!..

A -
A +

Hem Terim hem de Sumudica yaptıkları açıklamalarla resmen bir çuval inciri berbat ettiler…

İki sevdiğim, hocalıklarına saygı duyduğum, alkışladığım teknik adam, üç gün içinde art arda “maç sonu konuşmalarıyla” resmen ve alenen birer çuval inciri berbat ettiler!..
Fatih Terim, “istediği futbolcuları” isimleri ile beraber bir bir açıklayınca Galatasaray yönetiminin, bu oyuncular için oturduğu “pazarlık masanın altına bomba konmuş gibi oldu”, yani fiyatlar Onyekuru’dan, İrfan Can’a, Visca’ya kadar üç misli” yükseldi ve “pazarlık marjı kalmadı”; tam bir darbe ki, ne darbe!..
Fatih Hoca, ekim ayında Erzurumspor maçından sonra “Bilinsin ki, kimsenin ne arkasında ne de yanındayım” açıklamasını yaparken Mustafa Cengiz ve yönetimdeki arkadaşlarına “Galatasaray camiasında lisecilerin ağır eleştirileriyle karşı karşıya oldukları bir dönemde” ağır bir darbe vurmuştu.
Bu açıklama ise “sadece Başkan’ı ve yönetimi değil, doğrudan takımını, kendisini de ilgilendiren ikinci darbe” oldu.
Fatih Terim gibi “ülkenin en tecrübeli” teknik adamının “neden böyle yaptığını” yorumlamak elbette zor!..
Benim “üç-dört gün öncesine kadar” hiç aklımdan geçirmediğim ve “geçirenlere de kızdığım” hem de “çok kızdığım” bir yoruma, çok acıdır ki, inanasım geliyor artık; “Fatih Hoca, kendisine ‘git’ denilmesini istiyor!..”
Zira 2,5 ay ara ile gelen bu iki açıklamanın “mantıklı ve akıl yolu ile izah edilecek” başkaca bir anlamı yok!..
Ne demektir, bir teknik adamın, “doğrudan Başkan’ı işaret ettiği apaçık ortada olan” ve de “sessizlik içinde” geçiştirilen “Ben kimsenin ne arkasında, ne yanındayım” demesi? “Tepesinde ve de önündeyim” demek istemediğine göre…
O olay, Mustafa Başkan’ın “olgunluğu içinde” geçiştirildi, peki ama “bu transfer darbesi?..”
Pazarlık masalarında artık Cengiz Başkan ve yöneticileri ne yapacaklar; devreye Fenerbahçe Başkanı Ali Koç girse idi, ki, “Visca gibi” bazılarında girmiş olabilir; bu kadar ağır tahribat olmazdı!..
Masanın bir tarafında satıcılar var; bir tarafında “Hoca tarafından ‘eli mahkûm’ hâline getirilmiş, ‘harcamaları kısıtlanmış’ ve kasaları zaten boş” alıcılar; nasıl olacak pazarlık ortada değil mi?
Sonra da denilecek ki; “Mustafa Cengiz yönetimi beceremedi; Fatih Hoca şampiyon yapacaktı ama ona verilen transfer sözleri tutulmadı.”
Olmadı Fatih Hoca’m, hiç ama hiç olmadı!..
* * *
Ya Sumudica; tam bir “Yerden göğe küp dizme, sonra da en alttakini çekme” olayı; işte Rumen Hoca’nın yaptığı!..
“En alttakini” Başkan Büyükekşi çekmek üzereyken, sanırım Rumen Hoca “Sana bırakmam, kuleyi ben yaptım, ben yıkarım ve de çeker giderim” dedi ve yıktı!..
Sivasspor maçından sonra basına yaptığı açıklamalar, Gaziantep FK’nın bir maçından sonra kulübün hocası tarafından değil, mahalle çayırındaki bir mahalle maçından sonra “Çakaralmaz Kulübü’nün antrenörü tarafından bile yapılsa” ve de o kulübün başkanı da, o antrenörü elindeki bastonla kovalasa idi; çok haklı olurdu; işte Sumudica kendini bu duruma düşürdü!..
Yazık etti, çünkü “sezon başında Gaziantepliler dâhil kimsenin inanamayacağı bir performansı gerçekleştiren bir takım” meydana getirmişti.
Biraz dilini tutabilse, Başkan Büyükekşi, kurşunu kendi ayağına sıkacak ve Sumudica’nın “kabul etmesi mümkün olmayan bir sözleşme ile” yolları ayıracaktı!..
Zira, “en üstteki hiçbir yönetici” kendisinin personelinin “önüne geçmesini, kamuoyunca alkışlanmasını ve başarının kahramanı gibi gösterilmesini” kolay kolay hazmedemezdi!..
Mesela sporumuzda, Ünal Aysal gibi “Galatasaray camiasında dahi çok az kişinin tanıdığı bir iş adamı” bile, Fatih Terim gibi “Galatasaray’ın anıt adamlarından olan” bir hocayı hazmedebilmiş miydi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.