Başkan ve Hoca farkı mı?..

A -
A +

Fenerbahçe’nin “bitmeyen transfer atakları ile kurulan” kadrosuna bir bakalım, bir de “sezon başında Sergen Hoca’ya imalı açıklamalar yaptıran, ‘eksiklikler’ kadrosu” ile lige başlayıp devam eden Beşiktaş’a!..
Neden, sezon başı “ligin açık ara şampiyonu gibi görünen” ve de TV’lerde, spor sayfalarında “öyle yorumlanan” sarı lacivertli takım, ligin ilk yarısı biterken, “yokluklar” kadrosundan çıkan siyah beyazlı takımın elinden bir türlü liderliği alamıyor?..
Kırk yıllık arkadaşım bir “Fenerbahçeli” dostumla sohbet ediyorduk, bu soruyu ona sordum, bana cevabı, “kısa” ve “net” oldu; “Başkan ve Hoca farkından!..”
“Başkan” kulübü, “Hoca” takımı ifade ediyordu ve Fenerbahçeli dostum, “Bu gidişle bu farkın kapanması zor, eğer Beşiktaş’ta olumsuz bir şeyler olmazsa. Sadece ‘2,5 yılda dokuz stoper transfer eden bir yönetim ve o yönetimin getirip gönderdiği teknik adamlarla karşı karşıyayız’ dersem, problemi anlatmış olmaz mıyım?..”
Anlaşılıyor ki, Ali Koç Başkan ile Erol Bulut Hoca, “böyle bir farkın olup olmadığı” konusunda düşünmeliler. “Farkların ne olduğunu” da anlattı, Fenerbahçeli dostum ama “o detaylar, onun görüşü”, benim yazımın konusu değil. Eğer gerçekten varsa Fenerbahçe Başkanı ve Fenerbahçe’nin hocası aynaya bakıp, kendileri bulmalılar ve gereğini yapmalılar.
Hele hele, Mesut Özil transferinden sonra da “puan farkı kapanmaz” ve “Fenerbahçe liderliğe yükselemezse”, sarı laciverti camiada nelerin olabileceğini tahmin güç değil!..
Mesut Özil, elbette milyonlarca Fenerbahçeliyi “mesut eden” büyük bir transfer ama, Ali Koç için de, Erol Bulut için de “işte bu riski” beraberinde getiriyor; “bunca transferin ardından” takımın başına bir de “Mesut gibi bir komutan” geliyorsa, “şampiyonluk hedefi şaştığında”, elbette hesabını verecek olan sorumlular bellidir!..
“Onca başarıdan sonra” gelen “birazcık” başarısızlık Barcelona Başkanı’nı götürdü, “onca başarıdan sonra” gelen “iki kupadan 2’nci, 3’üncü lig takımlarına eleniş” Real Madrid’de Zidane’nın koltuğunu sallıyor. Kulüplerde, hele hele “Büyük kulüplerde” dram budur.
Koç Başkan’a ve de Erol Hoca’ya bir de mesaj var; ya bu Beşiktaş’a bir de Hulk gelirse!..”

Sıkıntı ciro edildi!..
Fatih Hoca istedi; Onyekuru tamam, İrfan Can Kahveci de gelebilir. Halil Dervişoğlu geliyormuş. Diyelim ki geldiler.
Kulüpte “mali sıkıntı” büyüktü, öyle veya böyle yönetim sorunu çözdü…
Çözdü de, “sıkıntıyı” Fatih Hoca’ya ciro etmiş olmadı mı?
Şimdi, “ilk 11’den” kimler kesilecek? Terim’in bugüne kadar “vazgeçmediği” oyuncular içinden az ikisinin “kulübede oturması” gerekmeyecek mi?
Böyle sıkıntı “dostlar” başına mı acaba?..

Bir Başkan - Hoca tablosu daha!..
Galatasaray yönetimi, taraftarlar arasında “AslanGibiSponsor” bağış destek kampanyası başlattı, bir de “Eşya Piyangosu” adımı var.
Bu kampanya ile beraber, spor sayfalarında ve TV ekranlarında da bir “polemik yarışı” başladı.
Gazeteciler, Fatih Hoca’ya sormuşlar; “Bağış kampanyası başladı, Başkan açıkladı, sizin bu konuda görüşünüz?..”
Hoca şaşırmış, “Bağış kampanyası mı, ben duymadım. Duymadığım bir konuda da yorum yapmam” demiş.
Şimdi tartışılıyor; “Fatih Hoca’nın nasıl haberi olmaz, böyle iletişim kopukluğu olur mu? Ona haber verilmez mi?”
Ortaya çıkan tablo, elbette insanı düşündürüyor ve de garip; “Verilir” diyenlerin de, “Verilmesi şart mı” diyenlerin de haklı oldukları taraflar var.
Üstelik, artık saklanamayan ve de spor sayfalarının, TV ekranlarının gündeminden düşmeyen “Başkan - Hoca gerginliğinin giderildiğine dair haberler” Galatasaray camiasını rahatlatırken “böyle” bir zamanda böyle “garip” bir tablonun ortaya çıkması, “üzerinde yazılacak” her türlü senaryoyu haklı çıkarmaz mı?..
Mustafa Başkan şikâyet ediyor; “Abdurrahim Albayrak arkadaşımıza çok yükleniliyor, haksızlık ediliyor” diye…
Peki, “sabah akşam futbol takımı ile beraber olan” ve “Galatasaray futbolunun ‘ağabey’ yöneticisi” olarak tanınan Başkan Vekili ne yapar; “böyle” bir kampanyayı da ‘Fatih Hoca’ya duyurma’ gereği duymazsa!..
Ortadaki tabloya “İnsanı düşündürüyor” demiştim; konunun bu tarafı da “düşündürüyor”; haksız mıyım?..

Pinto’nun da, Büyükekşi’nin de işi zor!..
Bugün “Uluçmarket” âdeta “Başkan / Hoca ikilemleri için” yazılmış gibi oldu; işte bir tane daha…
“Sumudica” sorununu “çözmek istemeyen” ama bunu açık açık söyleyemeyen, sonunda tutumu ile “Hoca’nın kendi ayağına kurşun sıkmasını” sağlayan Gaziantep FK Başkanı Mehmet Büyükekşi, aslında “kurşunun kendi ayağına da sıkılacağını” fark etmedi, düşünmedi.
Süper Lig’de “3’üncülüğe kadar yükselen” takım, Sumudica ile beraber gitti; bugünkü acı tablo ortaya çıktı!..
Bakalım, Portekizli Ricardo sa Pinto, Sumudica’nın yerini doldurabilecek mi?..
Yeni Hoca, “futbolcu” olarak da, “teknik adam” olarak da başarılı bir kariyere sahip.
Ligde “üç dört günde bir maç oynama” zorunluluğu ortada iken, Türk futbolunu, Gaziantep FK takımını “tanımak” ve camiayı, taraftarı memnun edecek bir başarıya “tekrar” ulaşmak, doğrusu ya zor gibi görünüyor!..
İnşallah başarır ve Başkan Büyükekşi’yi de kurtarır; hele hele Kulüpler Birliği Başkanlığı için adı geçerken!..

Şaka!..
Galatasaray yönetimi Falcao’yu, Diagne’yi, Belhanda’yı satmak istiyor, ama değil “satmak için düşünülen” parayı, hatta onun “4’te, 5’te birini bile veren” çıkmıyor.
Satılsalar, kulüp “satışlarından gelecek para” bir yana, “yıllık olarak onlara yaptığı 10 milyon avroyu aşan bir  ödemeden” kurtulacak, derin bir “ohhh” çekecek. Ama nerdeee?
Tevekkeli dememişler; “İyi tüccar, malı satarken değil, alırken kâr eder!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.