İki kadın, kısacık bir an sarılıp ayrıldı

A -
A +
Makbule, demir kapının kapanış sesiyle, genç kıza karşı merhamet duyduğunu fark etti.
 
 
Akşam karanlığından sonra Nahit alelacele bir şeyler atıştırıp çıktı.
Hale’nin kalbi küt küt atmaya başladı.
Kadına kaçışını söyleyip söylememekte kararsız kaldı.
Nilüfer tablasında uyuyordu. Uyurken herhangi bir anormallik belirtisi olmadığı için daha bir güzel görünüyordu.
Kadın ise sırf kendisini oyalamak için iş uyduruyordu. Dışarı çıkıp içeri giriyor, orayı burayı düzeltiyordu. Yemek yemiş olmalarına rağmen, sırtını Hale’ye dönerek patates soymaya oturdu sonra.
- Abla, dedi Hale.
Kadın, elinde bıçakla kafasını döndürdü, yine kaşlarını çatmıştı.
- Abla ben gidiyorum.
Kadın bu kez vücuduyla döndü Hale’ye:
- Nereye?
- Köyüme…
- Bu saatte mi?
- Başka şansım yok.
- Nasıl gideceksin?
- İstasyona gideceğim. Ne zaman tren varsa, beklerim.
Kadın Hale’nin suratındaki kararlılığı görünce bıçağı patateslerin bulunduğu naylon kabın içine bıraktı, ayağa kalktı, ellerini belindeki peştamala sildi:
- Evde bulamayınca seni arayacağı ilk yer, istasyon olur.
- Ortada beklemem. Tren gelinceye kadar gerekirse tuvaletten çıkmam.
Hale odaya gitti, çantasını alıp çıktı. Nilüfer’in yanağına uzandı, usulca öptü. Kadına döndü:
- Kusura bakma olur mu? Seni, yani hiç kimseyi üzmek istemezdim. Bilmiyordum. Bir yanlış yaptım, bedelini ödemeye gidiyorum. Adını bile öğrenemedim ama bana dua et. Her şey için özür dilerim.
Kadın:
- Makbule, dedi ve elli dört saat sonra ilk kez yumuşak bir yüzle baktı Hale’ye.
İki kadın kısacık bir an sarılıp ayrıldı. Hale hızla kapıya yöneldi. Ve kendisini yeni bir tehlikeye yolcu eden kapıyı çekti arkasından…
Makbule kalakaldı salonun ortasında. Demir kapının kapanış sesiyle, genç kıza karşı merhamet duyduğunu fark etti.
            ***
Hale gideli yirmi dakika olmuştu olmamıştı, Nahit geldi.
Yani Makbule öyle sandı. Bir yandan temiziyle değiştirdiği kızının kirlenmiş yastığının örtüsünü söküyor, bir yandan Hale’yi düşünüyordu. Sağ salim gidebildi mi, gidebilecek mi diye… Demir kapının kapandığını duydu. Sonra evin kapısı zorlandı. Ve ardından tık tık kapı vuruldu...
On dört yıllık evliliği boyunca yüzlerce gece yalnız kalmaya alışmış bir kadın olarak “Kim o?” bile demeden kapıyı açtı.
Suratı allak bullak Hale ağlayarak perişan bir hâlde düştü içeri… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.