Suriye'ye müdahale etmeden önce okuyunuz

A -
A +

1917-1920 yılları arasında Fransa Başbakanlığı yapmış olan Georges Clemenceau'nun çok bilinen bir cümlesi vardır: "Savaş askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir."

Şüphesiz bu söz askerî gücün ve cephede başarılı olmak için sahip olunması gereken stratejik ve taktik kapasitenin önemini küçümsemek için söylenmiş değildir. Aksine, ister realist ister idealist ekole mensup olsunlar tüm uluslararası ilişkiler uzmanları askerî gücün bir devletin uluslararası alandaki konumu ve etkinliği açısından taşıdığı önemin altını çizmişlerdir. Clemenceau'nun cümlesine sıklıkla atıf yapanlar, savaşların siyasi karakterinin altını çizerek, bir devletin silahlı operasyona girişmesinde siyasi otoritenin alacağı kararların ne denli önem taşıdığını ve tüm sorumluluğun da siyasi otoritede olduğunu vurgulamaya çalışırlar.

Son dört yıldır Suriye'yi konuşuyoruz. Türkiye-Suriye sınırında bir tampon bölge/güvenli bölge tesis edilmesi konusu en az üç yıldır Türkiye'nin gündeminde yer alıyor. Ankara, Suriye muhaliflerini ABD ile birlikte eğitip donatıyor. Suriye'de çatışan taraflara -Kobani'de olduğu gibi- lojistik destek sağlıyor. Bugün de, Türkiye'nin Suriye'ye bir askerî müdahalede bulunmasının an meselesi olduğu söyleniyor. Askere 'gereken her türlü tedbirin alınması' için yazılı talimat verildiği, askerin harekât planlarını olgunlaştırdığı, sınıra yoğun askerî sevkiyat yapıldığı haber bültenlerinde yer alıyor.

İster Suriye'de olsun, isterse başka bir yerde, şayet Türkiye toprakları dışında silahlı kuvvetlerin devreye sokulacağı bir eylem gerçekleştirilecekse evvela şu yedi hususun açıklığa kavuşturulması gerekir:

1- Harekâtın siyasi hedefi nedir?

2- Söz konusu siyasi hedefe ne kadar sürede ulaşılması hedeflenmektedir?

3- Harekât alanının sınırları neresidir?

4- Harekât kararı anayasaya uygun mudur?

5- Yapılacak eylem uluslararası hukuka uygun mudur?

6- Harekâtın ekonomik maliyet analizi yapılmış mıdır? Aşağı yukarı ne kadar harcama öngörülmektedir? Bu giderin hangi kaynaklardan karşılanması öngörülmektedir?

7- İşlerin planlandığı gibi gitmemesi durumunda bir 'B Planı' var mıdır?

Yetkililerin açıklamalarına rağmen bu soruların hiçbirine somut bir cevap alamadığımı samimiyetle itiraf etmek zorundayım.

Suriye'ye, 'ülkemize yeni misafirler gelmesin' diye mi; 'Bayırbucak Türkleri etnik temizliğe maruz kalmasınlar' diye mi; 'PYD devlet kurmasın' diye mi; 'Esad'ı devirmek için' mi; 'IŞİD'i durdurmak için' mi yoksa bu hedeflerin birkaçına birden ulaşmak için mi girilmesi planlanıyor, anlayabilmiş değilim. Bunu anlayamadığım için, muhtemel harekâtın nerede ve ne süreyle yapılacağını da kestiremiyorum.

Anayasa'ya uygunluk konusu ise apayrı bir sorun. Zira savaş halini ve  yurt dışına silahlı kuvvet gönderilmesini düzenleyen 92. Madde 'Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde' ibaresiyle başlıyor. Böyle olunca da, uluslararası hukuka uygun olmayan herhangi bir askerî harekâtın, bizim iç hukukumuz açısından da tartışmalı olacağı gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Suriye topraklarında herhangi bir devletin veya uluslararası örgütün operasyon yapmasına imkan sağlayan bir BM Güvenlik Konseyi kararı henüz alınmadığına göre, Türkiye eğer Suriye topraklarına girerse, bunu uluslararası alanda kabul görecek meşru bir zemine oturtmak için çok çaba göstermek zorunda kalabilir. Harekât -eğer varsa- stratejik hedefine ulaşmadan sona erdirilebilir. 1990'larda Irak'a düzenlenen ve her seferinde dış baskılar sebebiyle yarım bırakılan operasyonları hatırlayalım.

Ekonomik maliyet konusu ise bizde genellikle 'ayıp' telakki edilen hususlardandır. Nedense ABD'nin dış operasyonlarının maliyetini bütün dünya gibi biz de bol bol konuşuruz da, hükümetlerimizin 'milli menfaatlerimiz için zorunlu olduğunu' söylediği bazı eylemlerin kaça mal olacağını sormak aklımızın ucuna dahi gelmez. Çünkü bize ilkokuldan itibaren 'milli menfaatin parayla ölçülemeyeceği' öğretilmiştir. Neden sonra bir devlet büyüğümüz, 'Kıbrıs bize ne kadara mal oldu biliyor musunuz?' dediğinde afallarız. Halbuki, çok iyi planlanmamış, hangi 'milli menfaate' hizmet edeceği tanımlanmamış, hukuksal açıdan sorunlu, B planı içermeyen her türlü eylem için, 'bunun için devlet bütçesinden ne kadar para gidecek?' diye sormak her vatandaşın sadece hakkı değil, ödevidir de.

Clemenceau'nun sözüyle başladık, Henry Kissinger'in Vietnam Savaşı sırasında 1969'da sarf ettiği cümlelerle bitirelim:
"Biz askerî bir savaş yürüttük, düşmanlarımız ise siyasi. Biz onları fiziki olarak yıpratmak peşindeydik, onlar ise bizi siyasi olarak yıpratmanın peşinde. Süreç devam ederken gerilla savaşının en önemli düsturlarından birini gözden kaçırdık: Gerilla, eğer kaybetmezse kazanır; düzenli ordu eğer kazanamazsa kaybeder."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.