Bir müdahale aracı olarak muhalefetin manipülasyonu

A -
A +
Rusya’nın Amerikan seçimlerini manipüle ettiği iddiası ABD’de çok ciddiye alınıyor ve Trump’ın başını daha da ağrıtacak gibi görünüyor. Benzer şekilde, Putin’in siber ordusunun Avrupa’daki seçimleri de olumsuz bir şekilde etkileyeceği korkusu söz konusuydu. Eylülde seçimlere gidecek olan Almanya’da bu endişe hâlen devam ediyor.
ABD gibi dünyanın ekonomik, askerî ve teknolojik açıdan en güçlü ülkesindeki demokratik süreçlere başka bir ülke tarafından müdahale edildiğinin ciddi şekilde tartışılması, güç skalasında daha gerilerde yer alan ülkelerin ne tür manipülasyonlara maruz kalmış olabilecekleri konusunda önemli ipuçları veriyor.
Teknolojinin her geçen gün daha da gelişmesi bu tür manipülasyonları kolaylaştırıyor. Özellikle iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler, yazılı, görsel ve sosyal medyayı müdahalecilerin hizmetine sunuyor. Çarpıtma ve yalan haberlerle sanal gerçeklikler üretiliyor ve seçilen hedeflere bu araçlarla saldırılıyor.
Artık siber ordular en az düzenli ordular kadar önemli hâle geldi. Bu orduları en iyi kullananlar da doğal olarak teknolojik açıdan en güçlü olan küresel aktörler. Türkiye gibi ülkeler ise, küresel güç olma hedefleri yüzünden en fazla saldırıya maruz kalan hedefler arasında yer alıyor. Bu saldırılara da, tıpkı düzenli hava, kara ve deniz ordularından gelecek saldırılara karşı olduğu gibi hazırlıklı olunması gerekiyor.
Türkiye gibi ülkeler, birçok kurumları ve kesimleriyle bu tür saldırıların hedefi olabiliyorlar. Bazen doğrudan halk medya manipülasyonlarının hedefi olabiliyorken, bazen askerî ve sivil bürokratik kurumların ele geçirilmeye çalışılmasına şahit olunuyor. Bazen ise hepsinin aynı anda saldırıların hedefi olduğu görülüyor.
15 Temmuz öncesinde olduğu gibi…
Hem ordu, polis ve MİT gibi güvenlik kurumları hem TÜBİTAK ve TİB gibi stratejik kurumlar hem de HSYK, Danıştay ve Yargıtay gibi yargı kurumlarına sızan FETÖ aracılığıyla Türkiye’nin kilit noktaları ele geçirilmeye çalışılmış, bir yandan da 17-25 Aralık ve sonrasında yürütülen karalama kampanyasıyla halkın hükûmetin arkasındaki desteğini çekmesi amaçlanmıştı. Bu şekilde, yoğun baskı altına alınan hükûmetin devrilmesi ve yerine Washington ve Avrupa başkentleriyle daha uyumlu çalışacak bir kadronun geçmesi arzulanmıştı.
Türkiye’ye yönelik saldırıların önemli bir ayağını da muhalefete yönelik manipülasyon çabaları oluşturmuştur. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP’nin yedi genel başkan yardımcısı ile genel sekreterini istifaya zorlayan kaset skandallarını bu saldırıların zirve noktası olarak görmek gerekir. Kontrolünü ele geçirdikleri FETÖ aracılığıyla Türkiye’nin iki büyük muhalefet partisini ele geçirmeye yönelik bu girişimler, bürokrasinin yanında siyaset ayağı üzerinden de Erdoğan yönetiminin kuşatılması amacına hizmet ediyordu.
Bir başka muhalefet partisi olan Büyük Birlik Partisi’nin dış müdahaleler konusunda çok hassas olan ve bu tür müdahalelere karşı hükûmete destek veren çizgideki lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun şaibeli bir helikopter kazası sonucu hayatını kaybetmesi ise muhalefet partilerini ele geçirme operasyonlarının hangi boyutlara uzanabileceğini gösterdi.
CHP ve MHP üst kadrolarına yönelik kaset operasyonları ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne yönelik davaların çok yakından takip edilmesi, FETÖ ya da benzer örgütler üzerinden Türkiye’deki muhalefet partilerini hedef alan saldırıların açığa kavuşturulması ve tekrarlarının önlenmesi açısından çok önemlidir.
Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin şantajlara boyun eğmemesi sonucu söz konusu kasetlerin piyasaya sürüldüğü düşünüldüğünde, benzer şantaj saldırısına hedef olan daha ne kadar siyasetçinin kendilerinden isteneni yapmış olma ihtimalinin araştırılması da Türk siyasal sisteminin sağlıklı işleyebilmesi için zorunludur.
Muhalefet partilerinin sağlıklı şekilde çalışıp görevlerini yapmaları demokrasinin en önemli gereklerinden biridir. Bu yüzden Türkiye’nin istikrarının ve demokratik düzeninin devam edebilmesi için muhalefet partilerini hedef alan manipülasyonların ve diğer saldırıların önlenmesi bu parti yönetimlerinin olduğu kadar ülke güvenliğinden sorumlu olan iktidarların da görevidir.
Zira dışarıdan muhalefet partilerini hedef alan saldırılar aynı zamanda iktidar partisini ve Türkiye’nin istikrarını hedef alıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.